21 Mart 2021

MICE: Casuslar nasıl seçilir; iş hayatında da geçerli çarpıcı istihdam hikâyeleri

"İmanı, inancı yara almış, aşağılık kompleksinden muzdarip, güç ve etki peşinde olan ama aradığını bulamamış çirkin insanların peşinden gidin…"

Oleg Gordievsky, solmuş yeşil pantolonunun üstüne yeşil kazağını geçirdi. Kimyasal kokulara karşı eğitilmiş köpeklerin herhangi bir radyoaktif madde veya kimyasal kokusu alamayacağından emin olduğu yeni ayakkabılarını ayağına giydi ve yanına hiçbir anı, eşya almadan Leningrad trenine binmek üzere Moskova'daki evinden çıktı.

Gece treni 17.30'da hareket ettiğinde, annesini ve kız kardeşini bir daha görüp görmeyeceği meçhuldü. O sırada Azerbaycan'da olan karısı ve çocuklarının başına gelebileceklerin korkusu, trenin gürültüsüne karıştı.

SSCB'de ve Finlandiya'da konuşlanmış İngiliz diplomatların yardımıyla bir aracın bagajında, Demirperde'den batıya kaçışın ilk adımıydı bu. SSCB-Finlandiya sınırında bulunan ve kaçışlar için yaygın olarak kullanılan Vyborg-SSCB, Vaaliman-Finlandiya hattı, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği halkı için özgürlüğe en kolay açılan kapıydı.

PIMLICO olarak bilinen bu operasyonla 19 Temmuz 1985'te Batı'ya kaçırılan Oleg Gordievsky, KGB'nin Londra İstasyon Şefliği'ne kadar yükselmiş ve Batı adına casusluk faaliyetleri yürüten en yüksek rütbeli Sovyet vatandaşıydı.

Oleg Gordievsky'nin, Hollywood'un sentetik casuslarına taş çıkartacak gerçek yaşam öyküsünü, Ben Macintyre'nin "Spy and Traitor" adlı kitabında ya da Oleg Gordievsky'nin kendi biyografisini yazdığı "Next Stop Execution" adlı kitapta nefes nefese okumak mümkün. İki kitap da henüz Türkçeye çevrilmedi.

Peki bireyleri casusluk faaliyetlerine iten faktörler nelerdir? Kişi, neden kendisinin ve ailesinin güvenliğini, hatta yaşamını tehlikeye atarak maceralarla dolu güvensiz bir hayat yaşamayı ve ülkesine ihanet etmeyi göze alır?

Farklı motivasyonlarla casusluk yapan kişilere tarihin karanlık koridorlarında rastlamak mümkün. İdeolojik sebepler, finansal ödüller, politik bakış açısı, vatanseverlik, bireysel kızgınlıklar, tehditler, şantajlar ve gönül maceraları nereye açıldığı belli olmayan bir kapıyı aralayan sebepler.

Stalin'in casus bulmakla ve yetiştirmekle ünlenmiş ustası Pavel Sudoplatov, Batı'da casusluk yapacak kişileri bulmaya çalışan yetkililere şu öğütleri veriyordu: "İmanı, inancı yara almış, aşağılık kompleksinden muzdarip, güç ve etki peşinde olan ama aradığını bulamamış çirkin insanların peşinden gidin."

Değerli bilgilere ve/veya teknolojiye erişimi olan kişilerin tespit edilmesiyle başlayan süreç, doğru kişiye karar kılındıktan sonra ikna veya zorlamayla devam ediyordu.

Yaklaşımı somutlaştırmak adına KGB yıllarca MICE akronimini (kısaltma) kullandı.

M – Money, I – Ideology, C – Coercion, E – Ego.

Yani para, ideoloji, tehdit ve ego.

Oleg Gordievsky'nin Batı'nın maddi imkânlarına özenmesine rağmen gerçek motivasyonun ideolojik olduğunu biliyoruz. İnsanların fikirlerini özgür olarak dile getirebildiği bir dünyanın hayalini kuran Gordievsky, Berlin Duvar'ının inşası ve Prag Baharı'nın bastırılmasıyla birlikte içinde yaşadığı ülkeye yabancılaşmıştı. Dini ritüellerini gizlemek zorunda kalan bir büyükanne, KGB hizmetinde iken 39 yaşında öldürülen asker ağabeyi, onu ülkesine ve sadık bir KGB çalışanı olan babasına karşı isyankârlaştırdı.

En az Oleg Gordievsky kadar önemli bir casusluk kariyerine sahip olan Cambridge eğitimli, MI6 çalışanı Kim Philby de, KGB lehine ideolojik sebeplerle casusluk yapan kişi olarak tarihe geçti. Daha eşitlikçi bir dünya özlemi, onun gözünü kırpmadan maceralara atılmasına sebep oldu.

Tehdit yöntemi ise iki farklı yaklaşımla casusları istihdam etmek için tüm tarih boyunca işe yaradı. Bunlardan bir grup, zimmetine para geçiren, kamu kaynaklarını bireysel konforu için kullanmayı tercih eden devlet çalışanları, bazen ölüm cezalarına kadar gidebilecek ağır cezalarla karşılaşmamak için casus avcılarına boyun eğerken, diğer bir grup cinsel yönelimlerinin kurbanı oluyordu. Farklı cinsel yönelimleri olan bireyler fotoğraflanmışsa kolay bir aday haline geliyordu. Cinsel yönelimlerinden emin olmadıkları adayların ise 'eşcinsel ilişki tuzaklarına düşürülmesi' ve fotoğraflanması yaygın bir yöntem olarak kullanıldı. Fotoğrafların, tutucu değerlere sahip bir topluluk içinde tehdit, şantaj unsuruna dönüşmesi kolaydı.

SSCB'ye bilgi satmaktan hüküm giyen FBI ajanı Earl Edwin Pitts'in motivasyon kaynağının, para ve FBI görevinde kötü muamele görmekten zedelenmiş egosu olduğu biliniyor. Pozisyonlarından ve görevlerinden memnun olmayan, kendilerine karşı nankörlük yapıldığını düşünen bireylerin egoları casusluk faaliyetleri için her zaman verimli bir toprak yaratıyor. Çabalarının karşılığını terfi ve saygı olarak alamadığı düşünen istihbarat çalışanlarının bu ego zedelenmesi ile karşı tarafa geçmeleri yaygın. Sevgisinin karşılığını bulamamış bir âşığın kızgınlığı ile hareket etmeleri "ya benimsin ya toprağın" yolunu açıyor.

SSCB lehine casusluk yapan ünlü FBI ajanı Aldrich Ames'in; önce karısı, sonra sevgilileriyle birlikte yaşadığı geliriyle orantısız "güzel hayatı" casusluk faaliyetleri ile finanse ettiği ortaya çıktı. 1994 yılında casusluk faaliyetleri için Sovyet Rusya'dan 2,5 milyon Dolar (bugünkü değeri 4,5 milyon Dolar) aldığı sorgu kayıtlarında.

Gönül ilişkileri sebebiyle karşı tarafı seçen ya da tuzağa düşürülen kişi ise Nâzım Hikmet'in "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" adlı destansı şiirinde karşımıza çıkar. 'İngiliz Mis'i ile ilişkiye giren ve sevgilisinin ihanetiyle Hindistan bağımsızlık direnişinin önemli belgelerini İngiliz istihbaratına kaptıran Benerci'ye önce sevgilisini, sonra kendisini öldürmekten başka çare kalmaz.

Amerikan dış politikası üzerine çalışmaları ile bilinen Brigham Young Üniversitesi'nden Stan Taylor casusların motivasyon kaynakları üzerine yaptığı araştırmada, ideoloji, kızgınlık, aşk gibi dürtülerin geri planda kaldığını, parasal sebeplerin zamanla ön plana çıktığını söylüyor.

Casuslar için geçerli olan motivasyon kaynaklarının, iş hayatında var olmaya çalışan tüm bireyler için de geçerli olduğunu düşünerek can alıcı soruyu soralım: Peki siz ne için çalışıyorsunuz?

Genellikle 25 yaşında iş hayatına başlayıp, 65 yaşında iş hayatından çekildiğimizi varsayarsak 40 yıl hangi motivasyonla çalışacaksınız?

Para ve paranın sağladıkları mı, idealleriniz, hayat amaçlarınız mı, mesleğinize duyduğunuz aşk mı, kişisel egoların tatmini mi, yoksa hayata dair korkulardan kaynaklanan dürtüler mi itici bir güç?

Bu sorunun tez zamanda verilmiş doğru cevabı mutlu ve başarılı bir iş hayatının şifresi olabilir.

"Gelin inanın Nâzım'a Amerikan filmlerinden fazla…" 

Yazarın Diğer Yazıları

İş dünyasının içi fazlaca boşaltılmış kavramlarından bir tanesi; vizyon

45 yıllık bir kariyer hayatının planlanması kolay ve önemsiz değildir. Kendi geleceğini kimseye emanet etme

Cesaretin var mı kariyerini değiştirmeye?

Kariyer değişikliği yapmak isteyen kişi neler yapmalı?

Nefret edilen bir yönetici ile nasıl çalışırsınız?

Nefret edilen, zor kişi, kusurlu yönetici hangi tanımı kullandığımıza bakmadan bu kişiyle çalışmanın yollarını geliştirmek ve çözümler üretmek mümkün. Bu kötü durumu iyileştirme gücünün kendimizde olduğunu anlamak ve sistematik olarak tasarlanmış bazı yöntemleri kullanmak işe yarayabilir