26 Mayıs 2019

İnternet kitaba şifa yazara gıdadır!

İnternet kitlelerin yaratıcı işlerle karşılaşabileceği yolların sayısını artırarak iletişimin imkânlarını genişletti. Yaratıcı işlerle uğraşanlar bugün çok daha geniş, çok daha çeşitli, çok daha farklı ve çok daha özgür aracılarla çalışma imkânına sahip

İnternet ve diğer dijital teknolojilerin gelişmesinin gazete, dergi, kitap gibi basılı yayınların değerini kaybetmesine neden olacağı ve yazarların belki daha geniş kitleye ulaşabilmesine rağmen artık kitap satışından para kazanamayacakları düşünülüyordu. Fakat bu alandaki gelişmeler pek tahmin edildiği gibi olmadı. Nesne olarak gazete ve derginin sonu gelirken nesne olarak kitap hala değerini koruyor ve bir yazar için kitap bastırmak hala ünlü olmanın ve para kazanmanın en tercih edilen yolu. Tabii ki kitabı çok satıldığı takdirde… E-kitap ise yayıncılığın henüz bir yan ürünü olarak duruyor.

Yine de kitap satışından para kazanan bir yazar olmak istisnai bir durum. Yayınevleri her yıl binlerce yeni yazarın kitabını yayınlıyor ama bunların çoğu kitabevlerinin raflarına bile gelmeden depolarda kalıyor. Çünkü yayınevleri satışından emin olmadıkları yeni bir yazarın kitabının basımıyla ilgili risklerin bedelini büyük ölçüde yazara ödetiyor. Böyle olunca kitabın dağıtımıyla pek ilgilenmiyorlar.

Kitabevlerine ulaşan kitapların ise ortalama satışı yayın masrafını karşılayabildiyse ne ala. Yazarlıktan para kazanmaya kitabınız belli bir kitleye ulaştıktan ve bu sayede adınız bilinir ve söyleyecekleriniz merak edilir hale geldikten sonra yeni kapılar açılınca başlayabiliyorsunuz. Bu duruma internetin keşfiyle gelinmiş değil, matbaa kapitalizminin gün ortasında da böyleydi. Tıpkı bundan yaklaşık yüz elli yıl önce, Charles Dickens’ın kitaplarının telif hakları ABD’de geçerli değilken olduğu gibi.

“Yazarın ölümü”, güncelliğini koruyor!

Dickens ABD’de geniş kitlelerce okunuyordu ama hiç para kazanamıyordu. O da ABD’de turneye çıkıp tiyatro ve gösteri salonlarında kitaplarını okudu. Böylece kitaplarının satışından kazanamadığı parayı bilet satışlarından kazandı ve ABD’yi gezdi. Bugün de yazarlar, kitaplarından daha çok, performatif etkinliklerinden para kazanıyorlar. Dolayısıyla yazarlığın doğası değişiyor ve gelecekte nasıl bir şekil alacağı merak konusu. 1960’ların sonunda Barthes ve Foucault’nun tartıştıkları “yazarın ölümü” ve “yazarın işlevi” konuları güncelliğini koruyor.

Gelecekte yazarın münzevi kimliği ile yaşamasının pek mümkün olamayacağını ve gösteriye katılması gerektiğini söyleyebilirim.  Her ne kadar birçok yazarın yazmayı tercih etmesinin nedeni topluluk önünde konuşmayı sevmemesi ve sahneye çıkmaktan kaçınması olsa da Dickens’ınki gibi bir zorunluluk böyle bir tercihte bulunmayı kaçınılmaz kılacaktır.

Diğer taraftan başka yaratıcı işler gibi yazarlık da asla size eninde sonunda uğruna harcadığınız emeğin karşılığını vermeyi taahhüt etmez. Aşk ilişkilerinde olduğu gibi kur yaptığınız her kimsenin gönlünü çelemezsiniz. Ama yine de aşk oyununun kendisi güzeldir. Sürekli iletişim ve ilişki kurma becerinizi geliştirmeye zorlar. Sonuçta bir aşk ilişkisinin kurulmasında yalnızca güzellik ya da yakışıklılık yeterli değildir, ama genellikle kalbe giden yol gözlerden geçer.

Benzer şekilde, yazarlık gibi yaratıcı işlerde ünlü olmak her zaman beraberinde zengin olmayı getirmez ama ünlü olmadan da zengin olamazsınız. Şu bir gerçek ki sanat alanında zengin olmaya çalışan neredeyse herkes başarısız olur. Büyük yapım ve yayın şirketleri bunu bildikleri için telif haklarından aldıkları payı yüksek tutarlar. Sonuçta büyük bir başarı elde etmek için bir sürü başarısızlığa yatırım yapmaları gerekir. Bu yüzden yatırım maliyetini büyük oranda sanatçıya ya da yazara yüklerler.

İnternet, kulaktan kulağa lâf taşır

İnternet yaratıcı işlerde yapımcı ve yayıncılar gibi aracılara olan bağlılığı kaldırdı ya da azalttı. İnternet sadece bir anda ünlü olmayı sağlayan bir mecra değil, aynı zamanda ürününüzü kitleye ulaştırmak için gereken yatırım maliyetini azaltan da bir araç. Örneğin internet, bir yazarın kendi kitabını reklam, halkla ilişkiler ve pazarlamaya öyle büyük bütçeler ayırmadan okur kitlesine doğrudan ulaşmasını sağlayabilir.

Sanat alanında bir üne sahip olmanın farklı yolları vardır. En bilindik yol müstehcenliktir. Uygunsuz içerikler paylaşmak genelde çok ilgi çeker, çünkü görmemelerini gerektirecek kadar mahrem olan şeyin ne olduğunu herkes öğrenmek ister. Ama yazarlık alanında bu pek tercih edilen bir yöntem değil. Bu alanda en etkili yol güvenilir insanların tavsiyesidir.

Bu bakımdan internet kitlelerin yaratıcı işlerle karşılaşabileceği yolların sayısını artırarak iletişimin imkânlarını genişletti. Yaratıcı işlerle uğraşanlar bugün çok daha geniş, çok daha çeşitli, çok daha farklı ve çok daha özgür aracılarla çalışma imkânına sahip. Youtube, Twitter, Instagram, Facebook, Wordpress, Tumblr ve daha nice platform sanatçı ve yazarların ürettikleriyle kitleleri doğrudan karşılaştırıyor.

Bir zamanlar bir kitap için önemli tanıtım yolları ya bir kitabevinin vitrininde ya bir billboard’daki ilanda ya da bir marketin rafında görünmesini sağlamaktı. Bugün yaratıcı işlerin tanıtımı için en etkili yol artık internettir. Kulaktan kulağa yayılma her zaman için en iyi reklam olmuştur. Kişisel olarak güvenilen kaynaklardan gelen öneriler bir ürünü satmanın en iyi yoludur. Bir kitabevi çalışanı için bir kitabın satacağını gösteren en açık gösterge, iki arkadaştan birinin raftan bir kitap alıp diğerine göstererek “Bunu mutlaka okumalısın” demesidir.  İşte internetin işlevi neredeyse tamamen kulaktan kulağa laf taşımaktan ibarettir. İnternette içeriğin pek önemi yoktur, asıl olan iletişimdir.

Sosyal ilişkiler, İnternette kurulmakta

İnsanlar interneti genel olarak kendileri için önemli olan şeyler konusunda başkalarıyla iletişime geçmek için kullanmaktadır. İnternette içerik kanallarının pek bir geçerliliği yoktur. İnternette belli bir içerik hakkında konuşmak üzere düzenlenmiş ortamlarda bile insanlar bir süre sonra her şey üzerine konuşmaya başlar. Belirli bir uzmanlık isteyen teknik bir konuya yönelik kurulmuş forumlar bile bir süre sonra magazin, kişisel düşünceler ve boş muhabbetlerle dolu bir yer haline gelebilir.

Zaten bu durum internetin doğasında vardır. İnternet ABD’de ilkin bilgi paylaşımı için askeri ve bilimsel bir ağ olarak kurulmuştu ama kullanıcılar hemen ağı Uzay Yolu filmi üzerine bir tartışma forumuna dönüştürmüştü. O zamandan beri internette her bir aracı önce sosyal bir sohbetin, sonra herhangi bir konuda özel bir tartışma forumunun aracıdır. Bu sayede artık yeni sosyal ilişkiler internette kurulmaktadır, çünkü kentsel alanda yitirilen kamusallığı internet siber alanda üretmektedir.

İletişimi sağlayan araçlar ve sohbeti üreten alanlar sözü çoğaltır. Bu bakımdan internet kitabın zehri olmak şöyle dursun bilakis şifasıdır. Sözden, sohbetten, olaylar nakleden hikâyelerden, topiklerden beslenen yazarın da gıdasıdır. Gösteri çağında imgelerin hızlı akışına alışmış izleyicisi için internet yazarı sürekli yeni şeyler söylemeye ama sözü de fazla uzatmadan söylemeye zorlamaktadır. Sözün birkaç yüzlük karakterle ifadeye zorlanması düşünceyi sınırlayıcı olmaktan çok özgürleştirici olabilir.

Nitekim felsefe tarihinden de biliyoruz ki Herakleitos’tan Nietzsche’ye kadar birçok düşünür düşüncelerini fragmanlar halinde söylemiştir.

Yazarın Diğer Yazıları

Plastik mutlak

Varoluşçuluk bakımından insanın kendini gerçekleştirebileceği en mümkün alanlardan biri sanattır. Varoluşçuluk için insanın kendini tasarlaması ve özgürleşmesi en iyi sanatla sağlanabilir. Çünkü sanatçı bir yandan varlığını tasarlarken diğer yandan kendini keşfeder, kendinin bilincine varır

Distopyadır bu yolda her ütopya

Yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi oluşturmak için tasarlanan ve inşa edilen mega projeler, ne beklenen ekonomik geliri sağlamakta ne de toplumsal fayda sağlamaktadır

Böyle söyledi Nietzsche

Nietzsche'nin Yunan tragedyalarında karşılaştığı iki tanrı, Apollon ve Dionysos insanın iki ayrı yönünü temsil eder. Apollon, düzen, denge, uyum tanrısı olarak akılsal olanın kurucusudur. Dionysos ise coşkunluk ve sarhoşluk tanrısı olarak eğlence, zevk, çılgınlık ve taşkınlığı temsil eder