04 Kasım 2024

Ey Yare Man

İran müziği, eski dostun vuslatı gibi kulaklarımızda… Dinleyici, makamdan makama gezinirken Tebriz’in rüzgârı, Şiraz’ın gül kokuları, İsfahan’ın bahçelerinin miskleri nağmelerle içimize sızar…

Gecenin içinde yankılanan sesler… Derya misali dertlere dalan, gönlün gam denizinde salındığı o tınılar… İran müziği değil midir ki, binbir gecenin hülyasıyla bezeli bir seyr u sefere çıkarır bizleri? Ezgiler, minberden yankılanırcasına gönülleri titretir; aşka müptela olan ruh, her nağmede bir vuslat arar, her makamda yitirilmiş bir aşkın izini sürer. Bu musikîde, baharın zarif rayihası, çölün suskun hüznü ve Fars diyarının kadim hikâyeleri gizlidir.

Şairlerin diyarıdır İran; Mevlana’nın aşk narası, Hafız’ın bahtını soran gazelleri, Sadi’nin saf duruluğuyla dolup taşan mısraları… Hepsi bir nefes olup, ruhumuzun derinliklerinde yankılanır. Kubbe-i mecruh ve minare-i ihtişam arasında yükselen nağmeler, gökyüzüne doğru bir dua misali süzülür. Her çini, her renk sanki âlemlerin bir hatırasıdır; mâziyi hâle döker, dinleyenin gönlünde nazenin bir sevda iklimi açar. Abbas Kiyarüstemi’nin vizöründen yansıyan sahnelerde zamanın yitişi, mekânın sadeliği görünmeyen sırları fısıldarmış gibi…

İran müziği, eski dostun vuslatı gibi kulaklarımızda… Dinleyici, makamdan makama gezinirken Tebriz’in rüzgârı, Şiraz’ın gül kokuları, İsfahan’ın bahçelerinin miskleri nağmelerle içimize sızar…

9 Kasım Cumartesi akşamı İranlı iki usta müzisyen Homayoun Shajarian ve Anoushiravan Rohani Epifoni organizasyonuyla Ülker Sports Arena'da müzikseverlerle buluşacak. İran'ın kadim nağmelerinin günümüze ulaşırken geçirdiği serüvene şahitlik edeceğimiz konser öncesi sanatçılardan bahsetmek istedim.

Farklı seslere meraklı olanlar Farsça’nın nağmelerinde kendini Binbir Gece Masalları içinde dolanıyor zannedenler Homayoun Shajarian ismini mutlaka bilir. Onu, İran vokal geleneğine ismini altın harflerle yazdırmış olan babası Mohammad-Reza Shajarian’ın oğlu olarak bildik. Ama o tüm bunların ötesinde Homayoun Shajarian’dı.

Shajarian ile, 2018 yılında Türkiye’deki ilk konseri esnasında, Cemal Reşit Rey Konser Salonu kulislerinde mesaim oldu. Eğer sanatın farklı sektörlerinde çalışıyorsanız bu söyleyeceğimi çok iyi bilirsiniz. Bazen sanatını sevdiğiniz bir sanatçı ile tanışmak istemezsiniz. O gözünüzde farklı bir yerdedir, karşınızda etten kemikten, günlük dertleri, asabiyeti ve kaprisleriyle gördüğünüzde, poofff o büyü bozuluverir. Bozulunca da isteseniz de istemeseniz de o kişi her ne icra ediyorsa artık size samimi gelmez, sanatından da uzaklaşırsınız.

Her ne kadar olumsuz örnekler varsa da olumlular da var elbet… Kişiliğinden, duruşundan etkilenip sanatına daha çok tutulduklarımız da olur. Homayoun Shajarian benim için bunlardan biri.

Homayoun Shajarian, sadece büyük bir ustanın oğlu değil; aynı zamanda İran müziğinde yeni bir sesi, modern bir yorumu temsil eden sanatçı. Babası, Mohammad-Reza Shajarian, İran'da derin saygıyla anılan bir isim; bir usta, bir simge… Oğluna bıraktığı miras, Homayoun'un sesiyle, yorumu ve sahnedeki duruşuyla daha da derinleşiyor. Ancak Homayoun, babasının izinden giden bir sanatçının ötesinde, kendi çizgisini, kendine has tarzını oluşturan biri. "Nasim-e Vasl" ve "Ey Jan-e Jan" gibi albümleri, İran'da müzikal mirasın modern bir yorumla sunulması olarak kabul ediliyor. Klasik vokal geleneğine bağlı kalırken yenilikçi yorumlarıyla kendi yolunu çizen Homayoun, uluslarası basında "İran'ın modern sesi" olarak anılıyor.

Homayoun, sesini incelikle kullanarak yüksek notalara zarif geçişler yapabilirken, alçak tonlarda da; şerbet kıvamındaki ağdalı duyguları muhteşem biçimde aktarıyor. İran'ın geleneksel gırtlak tekniği olan "tahrir"i ustaca icra eden sanatçı, sesin titretildiği bu geleneksel teknik sayesinde İran müziğinde duygusal yoğunluk yaratarak dinleyenlerin önce kulaklarını ardından ise kalplerini titretmeyi başarır.

Buraya “Homayoun’un seslendirdiği bazı eserlere de kısaca bakalım” diyeceğim bir paragraf eklemek niyetinde idim. Başlarsam sonunu getiremeyeceğimi biliyorum. Sadece onunla mesaimin geçtiği yıl en çok dinlediğim parçasını buraya bırakıyorum. Ba man sanama. İran'ın en sevilen geleneksel şarkılarından biri "Morgh-e Sahar" (Sabah Kuşu) ‘ı da eklemeden geçemeyeceğim.

Homayoun 9 Kasım’daki konserinde sahneyi Anoushiravan Rohani ile paylaşacak. Homayoun Shajarian 9 Kasım'daki konserinde sahneyi Anoushiravan Rohani ile paylaşacak. Rohani, klasik İran müziğiyle batı müziğini ustalıkla birleştiren bir piyanist ve besteci olarak tanınıyor. Eserlerinde klasik Fars melodilerini batı armonisiyle harmanlayan Rohani, geleneksel İran müziğinin piyanoya uyarlanmış modern yorumunu sunuyor. Onun müziğini, İran müziğinin piyanoya uyarlanmış modern yorumu veya İran'ın zengin kültürünün küresel çerçevede yeniden anlatımı olarak tanımlayabiliriz.

Homayoun Shajarian ve Anoushiravan Rohani uzun soluklu bir dünya turnesi kapsamında ülkemizde olacaklar. İkili, dünyanın dört bir yanındaki sahnelerde büyük ilgiyle karşılanıyor. Avrupa'dan Amerika'ya birçok ülkedeki müzik eleştirmenleri, bu iki sanatçının uyumunu, kültürel derinliği ve sundukları zengin müzikal deneyimden övgüyle bahsediyorlar. Londra'da "Doğu ve batının sesi" olarak anılan ikili hakkında New Yorklu dinleyiciler, "Sınırları aşan müziğin gücünü hissettirdiler" yorumlarını yapıyor.

İran ve Türk müziği... Coğrafyalar aynı mı farklı mı başka bir tartışmanın konusu; kesin olan aynı duygusal derinlikte buluşuyor olmaları. Anadolu'nun bir türküsündeki makama, İran'ın lirik şiirlerinde rastlamak... Hangisi ilk uygulayandı? Önemi var mı? Bu iki kültür, tarihin farklı dönemlerinde birbirinden etkilenmiş, bu etkileşimle zenginleşmiş.

Komşu ülkenin, geçmişten bugüne uzanan müzikal zenginliğine kulak ve gönül kabartmak için 9 Kasım’da görüşmek üzere…

O zamana kadar: Homayoun Shajarian & Anoushiravan Rohani

Ey Yare Man

ای یار من ای یار من

Ey dostum, ey dostum

ای دلبر و دلدار من

Ey sevgili ve can dostum

ای محرم و غمخوار من

Ey sırdaşım ve kederlerime kefilim

ای دین و ای ایمان من

Ey dinim ve inancım

خوش می‌روی در جان من

Canımda ne kadar hoş gidiyorsun

ای درد تو درمان من

Ey senin acın benim ilacım

چون می‌روی بی من مرو

Gittiğinde benimle gitme

ای جان جان بی تن مرو

Ey canımın canı, bedenimsiz gitme

هفت آسما

Yedi Cennet

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir mumun alevinde ‘an’larda yolculuk: "Işık. Gölge. Sahneler"

Çağatay Odabaş: Mum çok etkileyici hatta yaşayan bir obje. Yani, tıpkı insanlar gibi bir döngüyü tamamlıyor. Bu sergi konseptini oluştururken mumun bu zamansız özelliği beni çok etkiledi. Bu filmin oyuncuları da mumlar oldu

Pavarotti’nin mirasçısı Pati: Mevlâna’nın “Gel, kim olursan ol yine gel” çağrısının, disiplinli bir Katolik metni olan Requiem ile birleştirilmesi cesur bir ifade!

"Her dilin kendine has renkleri ve şarkı söyleme tarzı var. Köprü kurmaya gerek yok. Asıl güzellik, dillerin kendine özgü yönlerini tanımakta. Her dilin kendine özgü lezzetlerini anlamak..."

Günümüzün en iyi gitaristlerinden Al Di Meola ile ‘Elektrikli Buluşma’

Al Di Meola, yıllara meydan okuyarak hâlâ dünya turnelerine çıkıyor ve sahneye yeni heyecanlar taşımaya devam ediyor. Ancak pandemide geçirdiği kalp krizi ve el ameliyatı, müziğini bir dönüm noktasına taşıdı. Son albümü Twentyfour da bu yaşadıkları ve pandemi dönemi yalnızlığında derinleşmiş müzikal vizyonun bir ürünü

"
"