17 Mart 2025
Dün Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda İstanbul Tabip Odası’nın geleneksel hizmet plaketi ve ödül töreni vardı. Daha önce bu sayfalarda duyurulduğu üzere bana da “Diyabetli çocuklar ve ailelerine sunduğumuz kapsamlı hizmetler ve toplumsal düzeyde yürüttüğümüz hal savunuculuğu” çalışmalarımız nedeniyle “İstanbul Tabip Odası Dr. Türkan Saylan Tıp Hizmet Ödülü” verildi. Ödül almak insanı iyi hissettiren, kendisinin bildiği yolculuğuna, çocukken/gençken kurduğu düşlere sadık olup olmadığına başkalarınca değer biçilmesi gibi yanları olan güzel bir şey.
Tabi bu ödülü bizim açımızdan anlamlı kılan, birçok insanda heyecan dalgası uyandıran özellik, Türkan Saylan’ın ismini ve onun bizlere bıraktığı güçlü mirasın enerjisini taşıması. Buna benzer duyguları “diyabetli çocuklara ve ailelerine eğitim verme konusunda tutkulu bir Fransız pediatrik diyabet uzmanı” olarak anlatılan Dr. Henri Lestradet adına verilen ISPAD (Uluslararası Çocuk ve Adolesan Diyabet Birliği) Lestradet Eğitim ve Savunuculuk Ödülü’nü 2023’te aldığımda da hissetmiş ve kendime bir “yoldaş” bulduğumu düşünmüştüm. Şimdi ise Türkan Saylan’ın zihinlerimizdeki, kalplerimizdeki yeri nedeniyle çok daha güçlü duygular hissediyorum ve bugün törende söylediğim gibi “Tip 1 diyabetli çocuklar ve aileleri için verdiğimiz emeklerin Türkan Hocanın adı ile taçlanmasından onur duyduğumu” tekrarlamak istiyorum.
Türkan Saylan ismi ülkemizin değişik dönemlerinde ama esas “yargı terörü” diyebileceğimiz, düzmece davalar ve şimdilerdeki gibi gürültülü baskınlar ile insanların linç edildiği, sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi geride bırakıldığı o “kötücül” zamanlarda oldu. Çok uzun süre önce tedavi edilen kanserinin tekrarladığı, kemoterapiden yorgun düşmüş günlerinde maruz kaldığı zulüm ve gösterdiği direnç hepimizin hafızalarına kazındı. Bu aslında “dava insanı” olma özelliğinden geliyordu ve onu “dava insanı” yapan ise, siyasetin çok uzağındaki bir sorunla, ülkemizdeki Lepra(cüzzam) hastalığının tedavisine, hastaların her türlü sorununun çözümüne hayatını adamasıydı. Onun cüzzamla mücadelesi, ülkemizdeki bulaşıcı hastalıklar mücadele tarihinin en son büyük hamlesiydi ve herkesin görünce kaçtığı bu insanlara gösterdiği ilgi sanırım insancıl tıpbın en yüksek doruklarından olarak kabul edilebilir. Bunun bir örneğini Che Guevara’nın bir arkadaşı ile çıktığı motosiklet yolculuğunu anlatan filmde, onun cüzzamlıların yaşadığı adada onların elini sıkması, onlarla futbol oynması sırasında ortaya çıkan büyük değişim sekanslarında görebilirsiniz.
Türkan Hoca problem çözmeye odaklı bir hekim ve insandı. Uzmanlığını hayatı boyunca çok sayıda insanı, özellikle de normalde iyi hizmete ulaşamayacakları desteklemek için kullandı. Onun mirasının bilimsel hekimlik ile toplumsal hizmeti ayrılmaz bir bütün olarak görmesi ve bu amaç için adanmışlıkla, yılmadan, baş koyarak çalışması olduğunu düşünüyorum. Tabi ülkemizi ele geçirmeye çalışan karanlığa karşı verdiği kararlı mücadele, kız çocuklarına verdiği büyük destek çoktan tarihte yerini aldı. Bizim diyetisyenimiz Tuğba Gökçe ve tip 1 diyabetli bir çocuğumuzun annesi (Meltem Karakaya) de ÇYDD bursu ile Üniversitede okumuşlar. Bu açıdan bakıldığında bize verilen ödülün etkileyici bir tesadüf olduğunu düşünüyorum.
Tip 1 diyabet aniden ortaya çıktığı için, aileler ve çocuklar önce büyük bir üzüntü yaşamakta, daha sonra ise var güçleri ile gerekenleri yapmaya odaklanarak yollarına devam etmektedirler. Çocuklarda diyabet, seyrek görüldüğü için az bilinir; öte yandan ise yaşam boyu sürdüğü için de başka bir bakışa ihtiyaç vardır.
Biz Koç Üniversitesi Çocuk Diyabet Ekibi olarak, Haziran 2016’dan beri Koç Üniversitesi Hastanesi bünyesinde çalışıyoruz ve şimdiye kadar 2200 civarında tip 1 diyabetli çocuğun tedavisinde katkıda bulunduk. Bize gelenlerin % 30’u İstanbul dışından geliyor ve takip ettiğimiz diyabetli çocukların % 65’i sensör, %21’i ise insülin pompası kullanıyor.
Ekip olarak gelişmiş ülke standartlarında bir klinik hizmet vermenin yanı sıra, tip 1 diyabetli çocukların ve ailelerinin bütün sorunlarını kuşatan etkin programlar yürütüyoruz. Bunların arasında https://www.arkadasimdiyabet.com/ sitesini, düzenlediğimiz kampları, yayınladığımız çok sayıda kitabı, Okulda Diyabet Programını, Arkadaşım Diyabet Karbonhidrat-Bolus Hesaplayıcı uygulamayı, ülke çapında güncel ve pratik önerilerin yaygınlaştırılması çalışmalarını, sensörlerin geri ödeme kapsamına alınması mücadelesini sayabiliriz. Bütün bunların arasında 2018’den beri düzenlediğimiz «Arkadaşım Diyabet Aile Kampı», yaptığımız en iyi işlerden birisidir. Her yıl iki dönem olarak yaptığımız kampa 154 çocuk dahil, aile üyeleri ile 480 kişi katılıyor ve en az 30 diyabetli çocuk ve ailesinin ücretsiz katılımını sağlıyoruz.
Ekip olarak, duvarsız klinik bakış açısıyla, çocukların en yüksek yararını gözeterek, onları sarıp sarmalayarak, “saatlerimizi çocuklara kurarak”, kariyer veya çıkar odaklı değil, misyon odaklı bir hekimlik/bilim insanlığı anlayışı ile çalıştığımızı ve kendimizi bu açılardan Türkan Saylan ile akraba saydığımızı söyleyebilirim.
Teşekkür
Hepimiz hayatımızda pek çok şey yaparız, ancak yaptığımız işe tutkuyla bağlanmak kişiliğimizle olduğu kadar yaptığımız işin insanların hayatındaki önemiyle de ilgilidir. Yaklaşık 30 yıldır diyabetli çocukların sağlığı için çalışan bir hekim olarak, işimi her zaman bir armağan olarak gördüm.
Bu ödülü beraber çalıştığım ekip arkadaşlarımı (Dr. Gül Yeşiltepe Mutlu, Uzm. Diyetisyen Tuğba Gökçe, Uzm. Hemşire Ecem Can, Hemşire Merve Karagözoğlu, bizim bölümde yetişen Uzm. Dr. Eviz, yan dal asistanımız Dr. Neslihan Gülsen, şimdi uzaklarda ABD’de diyabet çalışan kendisi de tip1 diaybetli Dr. Kağan Ege Karakuş) sahneye çağırarak aldım, çünkü yaptıklarımız ancak ortak bir emekle yapılabilirdi. Öncelikle onlara teşekkkür ederim.
Daha sonra Türkan Hoca adına bu ödülü akıl edip düzenleyenlere, her zaman sağlam duran İstanbul Tabip Odası yönetimine, bizi ödül için öneren Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’na ve özellikle de çalışmalarımıza değer biçen ödül jürisine çok teşekkür ederim. Son olarak ödül töreninde yanımızda olan sevgili arkadaşlarıma ve tebrik mesajlarını ileten herkese teşekkür ederim.
Bizler bundan sonra da bu ödülle mirasına ortak olduğumuz Dr. Türkan Saylan’ın yolunu izleyerek, daha iyi bir hayat, özgür ve adil bir ülke ve diyabetli çocuklar için emek vermeye devam edeceğiz.
Prof. Dr. Şükrü Hatun kimdir?Prof. Dr. Şükrü Hatun, 1959 yılında Kütahya Domaniç'te doğdu. Tıp eğitimini 1983 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara, Türkiye'de tamamladı. Mezuniyet sonrası Adıyaman'da mecburi hizmetini yerine getirdi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimini Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesinde 1990'da, Çocuk Endokrinoloji Yan Dal Uzmanlık Eğitimini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1993'de tamamladı. 1994 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu. 1995-2016 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda çalıştı. Kocaeli Üniversitesi'nde Pediatrik Endokrinoloji programını kurdu. İki dönem anabilim dalı başkanlığı, 2012-2015 yılları arasında tıp fakültesi dekanlığı yaptı. 2015 yılında bir süre North Carolina Üniversitesi Çocuk Endokrinoloji Bölümü'nde ziyaretçi profesör olarak bulundu. 2016 yılından beri İstanbul'da Koç Üniversitesi'nde Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Şükrü Hatun ve ekibi 1996 yılından bu yana diyabetli çocukların tedavisi, eğitimi, hakları, toplumun bilinçlendirilmesi ve diyabetle barışık yaşamaya odaklanan "Arkadaşım Diyabet Programı"nı yürütüyor. Dr. Hatun, https://www.arkadasimdiyabet.com/ web sitesini kurdu ve 1997'den beri "Arkadaşım Diyabet İznik Kampı"nı yürütüyor, 2018'den beri de "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı"nı düzenleyen ekibe liderlik ediyor. Ekibinin de katkılarıyla diyabetli çocuklar, aileleri ve diyabet ekipleri için çok sayıda kitap yazdı veya çevirdi. Türkiye'de uzun süre "Pediatrik Diyabet Grubu"na liderlik eden Dr. Hatun, arkadaşları ile "Pediatrik Diyabet Ekip Üyeleri Eğitim Kursları"nı başlattı, "Ulusal Çocukluk Çağı Diyabet Programı"nı hazırladı ve az gelişmiş bölgeler için diyabet kampları düzenledi. Dr. Hatun'un diyabetli çocukların yaşamına yaptığı önemli katkılardan biri de "Okulda Diyabet Programı"nı başlatması. Bu program, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği ile iş birliği içinde geliştirildi. Bu proje ile çok sayıda öğretmen okulda diyabet bakımı konusunda eğitildi ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından "Okullarda Diyabetli Öğrencilerin Bakımı ve Desteklenmesine İlişkin Yönerge" yayımlandı. 1993 yılından itibaren Dr. Hatun ve arkadaşları tarafından diyabetli çocukların hakları ile ilgili savunuculuk çalışmaları başlatıldı ve bu çalışmalar sonucunda 1996 yılında glukometre stripleri geri ödeme kapsamına alındı. Dr. Hatun ve ekibinin başlattığı yeni bir kampanya ise "Sensörler için parmağını kaldır" sloganıyla sensörlerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geri ödenmesine odaklanmıştır. 2014 yılında "Diyabetli Çocuklar Vakfı"nı kuran Dr. Hatun, çalışma arkadaşlarıyla birlikte çeşitli illerde "Arkadaşım Diyabet Buluşmaları" adlı eğitim toplantıları düzenliyor. Dr. Hatun ayrıca, diyabetin evdeki yükünü paylaşmaya odaklanan "Diyabet İçin HeForShe Programı" ile, "Diyabetli Çocukların Tedavisi ve Esenliği İçin On Temel Öneri" adlı bir program başlattı (2021). Şubat 2023'te Türkiye'de yaşanan deprem felaketinin ardından Hatun, felaket bölgesinde yaşayan diyabetli çocuklar ve aileleri için bir destek ve dayanışma programı başlattı. Bu kapsamda ücretsiz kan şekeri ölçüm stripi desteği sağlandı. Ayıca deprem bölgesinden 51 diyabetli çocuk ve ailesi "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı 2023"e ücretsiz katıldı. İletişim Yayınlarından çıkan "Hekim Kendisini Tedavinin Bir Parçası Olarak Sunar" ve " İnsancıl Bir Tıp İçin Yazılar" isimli kitapları vardır. |
Selim Abili, Füsun Ablalı yıllarımız sadece eylem yılları değildi; sürekli tıp eğitiminden hasta haklarına, uzmanlık derneklerinin TTB çatısı altında bir araya gelmesinden güçlü bir barış inisiyatifi oluşturmaya uzanan bir çizgide de etkili işler yapmıştık
Ülkemizdeki çocukla ilgili programların entegre edilmesi, bu konuya kapsamlı bir şekilde eğilinmesi için en iyi çözüm bir “Çocuk Bakanlığı” kurulmasıdır ki, bu ülkemiz için gerçek bir yenilik ve reform olur
Şimdi, hepimizin görevi, “ateşin düştüğü yerdeki” ailelere eşlik etmek, onların adalette teselli bulma mücadelesine destek olmak ve kendimizi çocuklara daha çok adamak
© Tüm hakları saklıdır.