04 Ağustos 2015

Kalp akıldan önce gelir

Kanatları vardır kalbin, sevince kanatlanır, sevmeyince göçermiş derler unutmayın!

Yemyeşil bir tepenin zirvesindeki şirin bir köye günün birinde bir seyahat dergisi yazarı gelir ve boynunda fotoğraf makinası, elinde tableti ile köydeki evleri dolaşarak sorular sorar, sohbetler eder, keyif dolu bir çalışmadan sonra beklenen yazısını da oturur yazar.

 ''Bu bölgeye yolunuz düşerse bu el değmemiş köye uğramadan geçmeyin sakın! İçinizde yepyeni duygular uyandıran, gökkuşağı renklerini ayrı ayrı kalbinize dolduran, içinize insani titreşimler yayan muhteşem bir deneyim burada sizleri bekliyor. Kulaklarınızı yerel halkın söylediği folklorik şarkılarının dolduracağı, misafirperverliğin ve derinlemesine sohbetlerin anılarınızda unutulmaz sayfalar açacağı , bu harika destinasyon ve sevgi dolu insanlar sizleri kucaklamak üzere orada sizleri bekliyor olacak!''

O yazıdan sonra köy ziyaretçi akınına uğrar.

Ziyaret etmeyi düşleyen bir kişi bu enteresan köyü ziyaret eden arkadaşına izlenimlerini sorunca ''Kesinlikle zaman kaybı ve hayal kırıklığı! O kadar yol gidip bu yazarın neyi gördüğünü anlayamadım. Benim tek gördüğüm okula gitmek yerine aile gözetiminden uzak başı boş gezinen, ayakkabıları bile olmayan, yaramaz çocuklar... Hepsi ağaçların üzerinde ilgilenen kimse yok. Ebeveynleri nerede anlamadım? Gerçi oradaki kadınlar da bir evden diğer eve bağırarak dedikodu yapan, ortalıkta dolaşıp her yere mikrop saçan, mutfaklara girip çıkan tabakların üzerine basan tavuklara bile aldırmıyorlar. Haliyle çocuklarını düşünmemeleri de normal. Ya erkekler? Çalışan yok gibi bütün gün bir ağacın altında oturup hiç bir zaman çözemeyecekleri dünya meselelerini konuşuyorlar ama köylerindeki sorunlar umurlarında bile değil. Çok kötü bir gündü!'' cevabını alır.

O kişi böyle olumsuz bir cevap almasına rağmen merakı devam eder ve köyü ziyaret eden başka bir arkadaşına daha deneyimini anlatmasını ister. ''İnanılmaz güzel bir köy! Çocukları çok neşeli ve özgür... Gezerken çocukların oyunlarını izlerken içim açıldı adeta... Bizim çocuklarımızın aksine sınıflara kapanıp ezbere bir eğitim almıyorlar. Her şeyi kendi deneyimlerinden ve oyunlarından öğreniyorlar. Ayaklarında ayakkabı bile yok toprakla temaslarını kesmiyorlar. Nasıl cesurlar, nasıl da ağaçlara tırmanıyorlar. Tabii en önemlisi kendilerine güveniyorlar zira etrafındaki yetişkinler onlara güveniyor... Aşırı korumacı bir tavır kimsede yok. Paylaşmak burada doğal bir alışkanlık. Kimsenin köyde özel mülk sahibi olmak gibi endişesi de yok. Tavuklar bile serbestçe dolaşıp istediği yerde yumurtluyor. Kadınlar bedenleriyle çok barışık, sağlıklı, dolgun, evlerinde çalışıyorlar ama tecrit edilmiş ve yalnız değiller tam tersine sürekli komsularıyla pencerelerden şakalaşıp duruyorlar. Şarkılar söylüyorlar. Köylerinde ne olup bittiği konusunda da meraklı ve ilgililer... Erkekler ise tam bir filozof... Bu kadar aklı başında adamları bir arada görmedim. Üç beş kuruş daha fazla kazanma peşinde koşmak yerinde bilerek ve isteyerek kendilerini hayatın kargaşasının dışında tutuyorlar. Eğer onlar gibi daha çok insan sessizce düşünmeye zaman ayırsalardı şimdiye kadar dünya meselelerinin çoğu çözülmüş olurdu. Ne ilham verici bir gündü!'' yorumunu alır.

İki farklı cevap. Birbirine zıt iki söylem. Belki ikisi de haklı olabilir.

Ama büyük resimde doğru olan;

İnsan yalnızca kalbinde taşıdığını görür!

Ne yaptığınız ne söylediğinizden ziyade ne hissettirdiğiniz daha önemlidir...

Kalp bir anlamda insanların ''gönül bahçesi''dir.

Hepimiz toprağı olan bir bahçe ile miras sahibi olarak doğarız.

Bilinçaltı kolektif bilinç altı ile de bağlantılıdır ve sizin seçili toprağınızı oluşturur. Bu toprakta istediğiniz güzellikte ağaçlar ve çiçekler yeşertebilirsiniz. Veya zehirli sarmaşıklar veya yabani otlar da... Bahçıvan sizsiniz, her şey sizin seçiminize bağlıdır.

Çoğu kez akıl huzura, kalp mutluluğa getirir. Huzurlu olduğunuzda hayatınıza dinginlik, mutlu olduğunuzda hayatınıza enerji gelir.

Ruhun güzelliği kalp ile, aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği ise göz ile belli olur derler.

Kalp ile akıl koşturulursa biliniz ki;

Kalp, akıldan önce gelir!

Akıl kalbin emir eridir. Kalp seçer, akıl rasyonalize eder.

Araştırmalar bilinçaltı zihnin, bilinçli zihinden 30 bin kat daha güçlü olduğunu söyler.

Kalp motordur. Beyin ise direksiyon.

Akıl ile kalp birbirlerine zincir ile bağlı gibidir. İki ayrı varlıktır ama her yere beraber gitmek zorundadırlar. Biri hızlı giderse zincir gerilir ötekinin canı yanar. Durup beklemek durumunda kalır. Tekrar yan yana gelince geçer. Çatışma değildir, sadece senkronize olmak zorundadırlar ama yine de kalp akıldan önce gelir.

Kalp söz vermişse, akıl hükmünü yitirmiştir.Kalbin pusulasını takip etmekte her daim yarar vardır. Kalbinizi hiç bir zaman ıskalamayın!

Kanatları vardır kalbin, sevince kanatlanır, sevmeyince göçermiş derler unutmayın!

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kariyer-bitimsiz oyun

İş yaşamı tehlikelere karşı maskelerle dolaşılan, maskeler düştüğünde ise kiminle karşılaşacağını bilemediğiniz “vahşi bir orman”dır. Bu ormanda kiminle karşılaşacağınızı asla bilemezsiniz

Pathos: Kariyerde oyunu sürdürebilmek için...

Muhteşem bir lider olmak istiyorsanız; duygusal zekâ yanında analiz, strateji, disiplin, icra, innovasyon, vizyon ve rezilyans olma yetkinliklerini de kariyer çantanıza eklemeniz gerektiğini belirtelim

Kuş Uçuşu liderlik

Erdemlere dayanmayan hiçbir duruş veya uçuşun kalıcı ve sürdürülebilir olamayacağını ifade ederek, ufku açık, ışığı parlak liderlere, iyi uçuşlar...

"
"