26 Eylül 2019

Başkan zorda

2020 Amerikan seçim kampanyaları belli ki hayli şenlikli geçecek

Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi siyasi bir aileden geliyor. Babası Thomas D’Alesandro Jr. Sekiz yıllık Temsilciler Meclisi üyeliğinden sonra 12 yıl da Baltimore kentinin belediye başkanlığını yapmış. Kısacası Pelosi siyaset derslerini neredeyse ana kucağındayken almaya başlamış birisi. California eyaletinden 32 senedir Temsilciler Meclisi üyesi ve Trump’ın 2016’da Başkan seçilmesinin ardından Demokrat Partiyi toparlayarak 2018 ara seçimlerinden zaferle çıkmasının da mimarı kabul ediliyor.  

Bunca tecrübe 78 yaşındaki Pelosi’yi adımlarını çok ihtiyatlı atan bir siyasetçi yapmış. Demokrat Parti’deki Trump’ı “azletme” (impeachment) heyecanını başından beri dizginleyen O. Bu nedenle Demokrat Parti grubundaki genç ve radikal üyelerle atışmayı dahi göze aldı. Amerikan kamuoyunda azil sürecine yönelik derin antipatinin 2020 seçimlerinde partisine çok ağır bir fatura ödeteceğinden korktuğu için bu konudaki hamlelerin önünü kesti. Grup içindeki daha mülayim üyelerin de desteğini alarak azil meselesini gündemin ön sıralarından indirmeyi başardı.

Tam da bu nedenle, Nancy Pelosi’nin Pazartesi günü Başkan Trump hakkında azil soruşturması başlatmak üzere 6 komisyona görev vermesi Amerikan siyasetinde bir kırılma noktası, 2020 seçimlerinin kaderini belirleyebilecek bir adım olarak görülüyor. Bir bakıma Pelosi zaten sürmekte olan soruşturmaların önünü açmış oldu. Ancak kararını açıklarken yaptığı konuşma ve ABD’nin. Kurucu babalarından Benjamin Franklin’e atıfta bulunarak “Amerikan Cumhuriyeti”ni korumaktan dem vurması attığı adımın olası tüm sonuçlarını hesap ettiğini de gösteriyordu. Pelosi’ye göre Ukrayna devlet Başkanı ile yaptığı konuşmada Trump’ın gündeme getirdikleri, bu konuşmadan önce Kongre’nin Ukrayna ordusuna verilmesini karara bağladığı yaklaşık 400 milyon dolarlık malzemenin sevkiyatını dondurması vahim işlerdi`: “Başkan’ın bugüne kadar yapmış oldukları Anayasayı ciddi şekilde ihlal etmiştir…Başkan’ın hesap vermesi gerekir. Kimse kanunların üzerinde değildir.”

Pelosi’nin bu çıkışı Trump gibi demokrasiden pek hazzetmeyen bir demagog olan Boris Johnson’un, Brexit’i zorlamak amacıyla Parlamentoyu kapatmasının Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi tarafından yasalara aykırı ve dolayısıyla yok hükmünde bulunmasıyla aynı güne gelmesi ise tarihin güzel tesadüflerinden biriydi. 

Amerikan siyasetini sarsacak bu gelişmenin yaşanmasına sebep olan olayların akışı kısaca şöyleydi: 18 Temmuz günü Amerikan Dışişleri ve Savunma bakanlıklarına başkanlıktan gelen bir emirle, çiçeği burnunda Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski hükümetine gönderilecek 400 milyon dolarlık yardım paketinin sevkiyatı durdurulmuştu. Trump hakkında Rusya bağlantısı ve yargıya müdahale edip etmediği hakkındaki soruşturmayı yürüten Robert Müller’in Kongre’de verdiği ifadede hiçbir şey söylememesinden bir gün sonra Trump Ukrayna başkanını aramıştı. Dün özet halindeki tutanağı yayınlanan bu telefon konuşmasında, gelecek seneki seçimlerde hasmı olabilecek eski Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın oğlunun yolsuzluklara bulaşıp bulaşmadığıyla ilgili soruşturma başlatmasını istemiş. Üstelik Ukrayna Başkanının şahsi avukatı ve Amerikan `adalet Bakanıyla da konuşabileceğini belirtmiş.

Oğul Hunter Biden Ukrayna’nın en büyük doğal gaz şirketinin yönetim kurulunda beş yıl görev almış, şirket yolsuzluk soruşturmasına uğramasına rağmen kendisine yönelik bir suçlama yapılmamış veya suç bulunmamış. Trump, bu sonucun o zaman Başkan yardımcısı olan Joe Biden’in müdahalesiyle gerçekleştiğini iddia ederek, böyle bir bilgi elde ederse muhtemel rakibine çamur atmayı amaçlıyor. O nedenle de Ukrayna devlet başkanından kendi siyasi mücadelesi için yardım istiyor. Konuşmada açıkça söylenmese de yardımın, ancak bu bilgiler istendiği şekilde çıktığı taktirde serbest bırakılacağı da satir aralarından anlaşılıyor. 12 Ağustos’ta istihbarat servislerinde çalışan bir kişi Trump ile Zelensky arasındaki konuşmanın içeriğinden dolayı resmi bir şikâyette bulunmuş. Yasa gereği bu şikâyeti Kongre ile paylaşmak zorunda olan istihbarat ancak 9 Eylül’de gerekeni yapmış. Kongre de bunun üzerine şikâyetin içeriğinin açıklanmasını istemiş ve ancak tüm bu gelişmelerin ardından Ukrayna’ya gidecek askeri yardım paketi sevkedilebilmiş.

Burada Trump’ın işlediği iddia edilen suç, resmi görevini şahsi ve siyasi çıkarları için kullanmak, Ukrayna’ya gitmesi gereken ve Amerikan ulusal güvenliği nedeniyle kararı çıkarılmış yardımı yapmayarak Amerikan güvenliğini tehlikeye atmak ve Amerikan siyasetini ikinci devletlerin rahatlıkla şantaj yapabilecekleri bir konuma getirmek. Pelosi bu durumu bardağı taşıran son damla olarak görerek azil sürecinin önünü de açacak açıklamasını yapmış.

Teknik detayların ötesine bakıldığında Demokratların bu hamlesi izledikleri siyasette ciddi bir radikalleşmeye gidecekleri anlamına geliyor. Bugüne dek genelde savunmada kalan Demokratlar hem ekonomik konularda daha sola yatkın önerilerle kampanyalarını sürdürüyorlar hem de bu son hamleyle Trump ve Cumhuriyetçi Parti ile artık daha sert mücadele edeceklerinin işaretini veriyorlar. Ciddi bir risk aldıklarına kuşku yok. Ne var ki Trump’ın Amerikan demokrasisi, anayasal düzeni ve geleneklerini sürekli ihlal etmesine; medyaya savaş açmasına; Amerikan milliyetçiliğini artan dozda beyaz ırkçı bir içerikle tarif etmesine; ülkeyi dünyadan koparmasına; Başkanlığı kişisel kazanç kapısı olarak da kullanmasına; yargıya ve genelde kuvvetler ayrılığı ile hukukun üstünlüğüne yönelik saldırganlığına karşı bir mücadele bayrağı açmak gerektiği de giderek daha belirginleşiyor. 

Trump’ın kendisine yönelik bu salvodan çok rahatsız olmaması hatta bunu istemiş olması mümkün. Öncelikle azil kararı Temsilciler `Meclisi’nden çıksa bile Senato’dan geçmesi ihtimali çok zayıf hatta yok. Demokratların hamlesi ruhunu farklı nedenlerle Trump’a ve onun antidemokratik çürümüşlüğüne satmış Cumhuriyetçi Kongre üyelerini muhtemelen Başkan’ın etrafında birleştirecektir. Demokratların kamuoyunca istenmeyen bir işi yapmaları Trump tarafından sömürülecektir. Dahası Trump’ı destekleyen fanatik ve radikal kesim iyice bilenecektir. Bu süreçte söylemlerin iyice kabalaşacağı ve sertleşeceği düşünüldüğünde Trump kendisini en rahat ettiği konumda yani sahnede, projektörlerin altında ve belden aşağı vurmanın meşru sayılabileceği bir siyasi ortamda bulacaktır. 

2020 Amerikan seçim kampanyaları belli ki hayli şenlikli geçecektir. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Betül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi

"Bilmiyorum 12 Haziran 2013 gününden sonra başbakan kendi aldığı notları hiç okudu mu. Cumhurbaşkanı olarak Gezi konusunda sanki o toplantıda olan başkasıymış gibi konuşmalarına hep şaşırdım. Eminim ki bizzat o notlar, olayların nasıl başladığının, nasıl geliştiğinin ve hiçbir şekilde ne bir Osman ne bir Mine veya Çiğdem, ne bir Tayfun veya Can tarafından örgütlenmediğinin bir belgesi olabilir. Bizzat o notlar, masada bulunan başta başbakan bütün bakanlar kurulunun Gezi yüzünden mahkûm olanların suçsuzluğunu çok iyi bildiklerinin bir belgesi olabilir. Bilmiyorum o notlar resmi bir deftere mi yoksa özel bir deftere mi yazıldı ama Gezi konusunda hüküm veren herkesin okumasında fayda olduğuna eminim"

İlter Türkmen ve ben: Bir mekteplinin eğitimi

Dünyayı, dış politikayı ve diplomasiyi anlamaya çalışan bir “mektepli” olarak İlter beyden hiçbir okulda alamayacağım eğitimi aldım...

Sami Kohen’in ardından

Hiç birlikte çalışmamış olsak da Sami Bey yaptığı işe olan inancı, tutkusu, ciddiyeti ve işini yaparkenki disiplini, meslek ahlakıyla en derin ilham kaynaklarımdan birisi olmuştu...

"
"