İktidar cephesinde Ne Oluyor? diye bakmak, mart ayındaki yerel seçimlerin kilit şehirlerinden İzmir’deki havayı koklamak için eski Ekonomi Bakanı ve şimdi Ak Parti’nin İzmir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci’nin “Mega projelerini” anlattığı toplantısına katıldım.
AKP Binali Yıldırım’la denediği İzmir’i bu sefer, alt yapı projeleri hazırlayarak seçim çalışmalarına başlayan, 7 yıl Denizli Belediye Başkanlığı yapmış, “Ege”li Nihat Zeybekci ile kazanmayı hedefliyor.
Zeybekci ile sohbetimizde, adaylık teklifi geldiği an Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Danışma Kurulu’ndaki görevinden hemen istifa ettiğini ve bunu da siyasi ahlak meselesi olarak gördüğünü söyledi .
Zeybekci dersine iyi çalıştığını, İzmir’i iyi incelediğini ve tanıdığını söylüyor. Liberal yaklaşımı, ve belediyecilikteki tecrübesi nedeniyle rahat olduğunu vurguluyor.
CHP-İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi’nin adayları ile yaptığım röportajlarda muhalefet, adalet ve hukuk arayışını ,“halkın katılımıyla şeffaf” belediyeciliği, yolsuzlukla, rantla mücadeleyi ve yoksullara, işsizlere önceliği, demokrasi mücadelesini içeren söylemi tercih ettiler. Yerele yönelik vaatleri değil mevcut siyasi ortamın değişmesine dair mesajları öne çıkardılar.
Siyasi dengeler, gerginlik, kutuplaşma, İzmir’in CHP’nin yıkılmaz kalesi olması, İzmir’deki Kürt seçmenlerin oylarının belirleyiciliği AKP’nin İzmir’i kazanmasını zor hale getiriyor. Bu nedenle Zeybekci siyasi mesajlara hiç girmeyip alt yapı ve ekonomiyi canlandırma projelerine ağırlığını vermiş. Mega projelerle kaleyi fethetmeyi hedeflediği anlaşılıyor.
Nihat Zeybekci’nin iki saate varan tanıtım toplantısında sık sık vurguladığı “İzmir ve çevresi için yeni bir anayasa yazalım” sloganı, dev projelerle yazmayı istediği bir anayasa... Seçilirse merkezin desteğini almayı planlayarak hazırladığı projeler; otoyollar, hızlı tren, tramvay , metro, kanalizasyon, marinalar, Aliaağa’ya lojistik limanı, e-ticaret için İzmir Limanı’nın yeniden düzenlenmesi, İzmir’in dış mahallelerine üç yeni şehir kurma projesi, arkeoloji müzesi, kentsel dönüşüm (bu arada Nihat Zeybekci imar barışına başından beri karşı olduğunu imar barışı ile değil yeni bir anlayışla ve üzerine kafa yorulmuş projelerle çarpık yapılaşmanın giderilmesini ve yeni imar planlarının yapılması gerektiğini savunduğunu söyledi), çirkin binaların boyanması, gençler için kent enstitülerini içeriyor . Yani sil baştan bir İzmir kurma hayali var Zeybekci’nin. “Finansman nasıl sağlanacak, para nasıl bulanacak bu ekonomik durumda, yabancı yatırımcı yok ortada?” soruma “Finansman sorun olmaz , yabancı yatırım ve finansman da gerekirse buluruz” yanıtı verdi. O kadar kolay mı? Zeybekçi’ye göre kolay ve yolları var ama aynı soruyu sorduğum ve nabız tuttuğum İzmirli iş çevrelerinin bazı temsilcilerine göre ise genel ekonomik durum nedeniyle desteği bulması zor.
Gelelim İzmir’in çevresine. Urla, Karaburun, Çeşme... Nihat Zeybekci seçilirse Çeşme’yi büyük turizm yatırımlarına açmayı planlıyor. Özel havacılık için ( özel uçaklar) Ekrem Pakdemirli Havaalanı’nı Çeşme’ye yapıp kendi deyimiyle “varlıklı olanları” bu bölgeye çekmeyi amaçlıyor.
“Ne gereği var? Adnan Menderes - Çeşme arası sadece 45 dakika” diye sorduğumda Çeşme’yi özel turizm alanı yapmak istediklerini söyledi. İlk ismi ile hitap ettiği otel yatırımcılarının da tanıtım toplantısında olduğuna bakılacak olursa, Çeşme’ye büyük otel ve alışveriş merkezleri gibi projeler üzerinde çalışılıyor. Peki neydi bu projeler; Urla- Karaburun arasına bilim ve teknoloji yerleşkesi, film sektörü için platolar, Şifne - Çeşme ve çevresine alışveriş ve konut projelerini de kapsayan altı marina...
Çeşme’nin, betonlaşmış Antalya, Kuşadası, Marmaris’e dönebileceğine ilişkin kaygıları, bu kadar beton projeyle tarım alanları ve çiftçinin nasıl korunağına ilişkin sorularıma verdiği cevapları röportajda izleyebilirsiniz.
Zeybekci, “İzmir’i Türkiye’nin en büyük ve önü açık kenti yapmayı” vaadediyor, CHP‘nin adayı Tunç Soyer ise (T24’ten Hakan Aksay’a verdiği röportaj) “Rejim değişti, artık nefes alınacak tek yer yerel yönetimler”i savunuyor. Soyer’in “hak, hukuk, adalet” gibi üst siyaseti de içine alan bu söylemi ile “projeler” siyaseti şimdi karşı karşıya...