10 Nisan 2016

Merkez Bankası’na cesur başkan aranıyor

Malum Merkez Bankası Erdem Başçı’nın görev süresi yakında doluyor...

Bu hafta Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında “Merkez Bankasının, iş adamının önünü açmak için faiz oranlarını radikal bir şekilde düşürerek, dünyada yaşanan olumsuzluğu  fırsata çevirmesinin tam zamanıdır" demiş ve eklemiş: "Merkez Bankası yeni yönetiminden cesaret bekliyoruz.”

Bakan Elitaş’ın bu açıklamasının ilk cümlesinde yeni bir şey yok. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son bir yıldır ısrarla ve şiddetle dile getirdiği para politikasında değişiklik beklentisini veciz bir şekilde tekrarlıyor. Ama Merkez Bankası yönetimlerinin “cesaret” sahibi olmaları gerektiğini şahsen ilk defa duyuyorum.

Merkez Bankası başkanlarından cesaret değil kılı kırk yaran bir temkinlilik beklenir. Para politikası zor iştir. Faiz politikası değişiminde fazla erken ya da geç davranırsanız bedeli ağır olur. Bu bir lapsus mu ya da yeni başkana “para kuramının gereklerini o kadar takmayın” talimatı mı, yoksa ikisi birden mi tam kestiremedim. Ama üzerinde durulmaya değer bir çıkış olduğu kesin.

Malum Merkez Bankası Erdem Başçı’nın görev süresi yakında doluyor. Göreve devam mı edecek yoksa yeni bir başkan mı tayin edilecek, yeni bir başkan gelecekse ne yapacak, ekonomi kulislerinin en popüler muhabbeti haline geldi. Bu bir kişi tercihinden çok politika tercihi olacak. Bu tercihi de davulu sırtında taşıyan Başbakan değil tokmağı elinde tutan Cumhurbaşkanı yapacak.

Bana sorarsanız yoğun siyasal baskı altında olduğu son bir yıl hariç Erdem Başçı başarısız olmadı. Merkez Bankası’nın resmi yüzde 5’lik hedefi tutturamadığı, dahası bu hedefe yakın ilan ettiği enflasyon tahminlerini de sürekli ıskaladığı doğrudur. Ama öte yandan para politikasını çeşitlendirerek çalkantılı bir dönemde kurda dolayısıyla enflasyonda ipin ucunun kaçmasını engellediği de doğrudur. Ayrıca yapısal olarak katılaşan milli enflasyonumuzu kalıcı olarak aşağıya çekecek olan ve Merkez Bankası’nın ısrarla talep ettiği yapısal reformları AKP iktidarının sürekli ertelediği de tartışılmaz bir olgudur.

Başbakan’ın mevcut para politikası çerçevesi ile devam edilmesini tercih ettiği zımnen anlaşılıyor. Halen enflasyon düşüş eğilimine girdi. İşler sıkı tutulur enflasyon düşmeye devam ederse Merkez Bankası da faizleri adım adım indirecek.  Ancak nihai karar verici Cumhurbaşkanı. Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikası uygulayarak yatırımların önünü kestiğine, dahası faizi büyük çapta düşürdüğünde enflasyonun da düşen faizi takip edeceğine yürekten inanıyor.  Bir türlü söz dinlemeyen Başçı’nın göreve devam etmesini onaylayacağını sanmıyorum.

Ekonomi Bakanı Elitaş’ın “cesur” başkan beklentisi de bu bağlamda değerlendirilmeli. Elitaş’ın ardından Cumhurbaşkanı’nın ekonomi danışmanlarından Cemil Ertem de TRT Haber’de “Türkiye'nin yeni bir para ve maliye politikası çerçevesine ihtiyaç duyduğunu ve ekonomi politikalarında köklü değişikliklere hazır olunması gerektiğini” söylemiş. Erdem Başçı yanlışlığına inandığı “yeni” bir para politikasını cesarete gelip uygulamayacağına göre bu görev belli ki bir başkasına verilecek.

Cumhurbaşkanı ve yakın ekonomi çevresi tarafından savunulan faizleri köklü bir şekilde indirerek hem ekonomiyi canlandırma hem de enflasyonu aşağıya çekme iddiasını tam anlamıyla risklerle dolu maceracı bir para politikasının ilk adımı olarak gördüğümü belirtmeliyim. Standart gerekçeleri geçen aylarda pek çok kez yazılı sözlü ifade ettim. Doğrusu aynı şeyleri tekrarlamaktan bıkkınlık da gelmedi değil. Yine de kısaca birkaç kritik noktayı vurgulayayım.

Bir kere nominal faiz ile reel faizi (nominal faiz – enflasyon) birbirine karıştırmamak gerekir. Devlet tahvilinin reel faizi halen yüzde 2 civarında ve Türkiye gibi tasarruf fukarası bir ülke için düşük bile sayılabilir. Merkez Bankası fonlama faizini esaslı ölçüde düşürürse reel faiz negatif olur. Herkes krediye hücum eder. Merkez Bankası piyasaya para yetiştirmekten bunalır. Makro dengeler bozulmaya başlar. Kur ve enflasyon beklentileri yükselir. Sonuçta önce kur ardından enflasyonda ipin ucu kaçar. Bu hengamede yatırımların canlanacağı da çok şüphelidir.

Ama nafile. Merkez Bankası’na böyle düşünmeyen, Cumhurbaşkanı’nın para politikasını uygulayacak cesur bir başkan getirilsin. Yeni Türkiye’ye yakışan yeni para politikası uygulansın. Sonucu hep birlikte izleyelim.             

 

    

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum

"
"