İşsizilk Aralık döneminde de arttı. İşsizlikte yeni yıl kötü başladı da diyebiliriz. Aralık dönemi işgücü piyasası rakamları Kasım-Aralık-Ocak aylarını kapsıyor. Ekim rakamları çıkıyor Ocak rakamları kapsanıyor. Her zamanki gibi önce mevsim etkilerinden arındırılmış rakamları izleyerek işsizlikte gelinen ürkütücü boyutun bir fotoğrafını çekelim. Ardından yıllık değişimleri kullanarak işsizlikte yaşanmakta olan sürekli artışın daha ayrıntılı bir analizini yaparız.
Bu noktada bir parantez açıp medyamızın da kafasını karıştıran çok sayıdaki işgücü rakamları değerlendirilirken nasıl bir yaklaşımın tercih edilmesi gerektiğine dair kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Malum Türkiye ekonomisi, dolayısıyla istihdam ve işsizlik, mevsimsel dalgalanmalara çok açık özellikte. Kışa doğru istihdam azalırken işsizlik artıyor, yaza doğru da aksi oluyor. İşsizlik cephesinde güncel gidişatı daha iyi kavrayabilmek için mevsimsel dalgalanmayı önemli ölçüde bertaraf eden mevsim etkilerdinden arındırılmış istatistikler tercih edilmelidir.
İkinci olarak da tarım dışı kesimi (sanayi-inşaat-hizmetler) dikkate almanın daha doğru olduğunu belirtmek isterim. Tarım kesimi halen toplam istihdamın yüzde 20’sini oluşturuyor. Bu çok yüksek bir oran. Türkiye tarımının yüzde 90’ınından fazlasını aile işletmeleri oluşturduğundan tarımda işsiz yok sayılacak kadar az. Bu nedenle işisizlik oranı yapay şekilde düşük kalıyor. Özellikle tarım istihdamının payının yüzde 3-5 civarına düşütüğü Avrupa ülkeleri ile işşizlik oranımızı karşılaştırılırken tarım dışı oranı dikkate almak daha gerçekçi.
Bu açıklamalardan sonra sadede gelelim. Son sekiz ayda işsizlikte büyük artış kaydedilidi. Mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsiz sayısı Nisan döneminde 3 milyona yakındı. Aralık döneminde 3 milyon 700 bine dayandı. Neredeyse her ay işsizler ordusuna ortalama 90 bin kişi eklendi. Tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,8’den yüzde 14,3’e yükseldi. (mevsim etkilerinden arındırılmamış oran yüzde 14,9). Türkiye Yunanistan ve İspanya’nın ardından Avrupa’da en yüksek işsizlik oranına sahip üalke durumuna geldi. Şu farkla ki bu iki ülkede işsizlik giderek geriliyor biz de ise dolu dizgin yükseliyor.
Sürekli hatırlattığım gibi Aralık dönemine kadar bu yüksek artış işgücü artışı devam ederken zayıflayan ekonomik faaliyetin sonucu istihdamdaki yetersiz artıştan kaynaklanıyordu. Nitekim Nisan döneminde 24 milyon 950 olarak tahmin edilen tarım dışı işgücü Kasım döneminde 25 milyon 665 bine ulaşmıştı; 7 ayda 715 binlik artış. Buna karşılık tarım dışı istihdam artışı bu dönemde 40 binden ibaretti. Aralık döneminde ise işgücü artışı durmuş görünüyor. Hatta 28 binlik küçük bir azalma söz konusu. Buna rağmen işsiz sayısındaki artış istihdamın 75 bin azalmasından kaynaklanmış durumda.
İstihdamda önceki azalış Temmuz-Ağustos dönemlerinde, yani ekonominin küçüldüğü bir zamanda gerçekleşmişti. İşgücü artışı bir ay duraklabilir ama bu uzun sürmez. Buna karşılık istihdamda canlama olmazsa işsizlik artışı önümüzdeki aylarda daha da hızlanacak demektir. Geçen ayki işsizlik yazımda (“Artan işsizilk ve boş umutlar”) açıklamaya çalıştığım gibi alelacele çıkartılan istihdam teşvikinin (ilave işe alımlarda vergi ve sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması) etkili olacağını düşünmüyorum. Yanılıp yanılmadığımı Mart dönemi rakamları Mayıs ayında yayımlandığında göreceğiz. Bu arada Aralık döneminde istihdamda yaşanan düşüşün sanayide 51 bin inşaatta 28 bin olduğunu, istihdam fabrikası hizmetlerde ise 4 binden ibaret olduğunu not edelim.
Son sekiz ayda gerçekleşen yüksek işsizlik artışı farklı boytularıyla ele alındığında toplumsal dengelerin nasıl tehditler altına girdiği daha iyi görülüyor. Öncelikle odaklanmılması gereken boyut genç işsizlik. TÜİK sosyal kategorilerin işgücü istatistiklerini mevsim etkisinden arındırmıyor. Bu nedenle brüt rakamların yıllık değişimlerine bakarak gelişmeleri takip etmek durumdayız. 2015 Aralık döneminde 15-24 yaş grubunda işsizlik oranı yüzde 19,2 tarım dışı işsizilk oranı da yüzde 12,7 idi. 2016 Aralık döneminde bu oranlar sırasıyla yüzde 24’e ve 14,9’a yükseldi. Genel işsizlik artışındaki yüksek artışın önemli ölçüde gençlerden kaynaklandığı açıkça görülüyor. Cinsiyet ayrımına gelince tablo daha da vahim. Genç erkeklerde işsizlik oranı 3 puan artarken genç kadınlarda 8 puan artmış. Hem genç hem de kadın olmanın iş bulmayı ne kadar zorlaştırdığını varın siz düşünün.
Çığ gibi büyüyen genç işsiz sayısı eğitim düzeyleri itibariyle kurcalandığında bir başka çarpıcı gelişmeyle karşılaşıyoruz. Bir yılda yüksek öğretim diplomalı işgücü 663 bin artmış. İstihdam artışı 344 bin. İstihdam artışının işgücü artışına oranı yüzde 55. İşsiz sayısındak 668 binlik yıllık artışın da yüzde 42’si yüksek öğretimli. Büyük çoğunluğunun gençlerden oluştuğunu tahmin etmek zor değil. Yüksek öğrenimli erkeklerde istihdam artışının işgücü artışına oranı yüzde 64 iken bu oran kadınlarda yüzde 45 ile sınırlı. Yani iş bulma zorluğu konusunda genç kadınları yüksek diploması fazla işe yaramıyor.