12 Kasım 2020

İşsizliğin dayanılmaz ağırlığı nispeten hafifledi ama geleceği belirsiz

Normal zamanlarda işsiz sayısında da aşağı yukarı bu kadar artış, farklı söylersek işini kaybedenlerin yeni bir iş bakmaya başlamasını beklersiniz, öyle değil mi? Ama öyle olmadı. Bu dönemde işsiz sayısı sadece 108 bin arttı. Geriye kalan 1 milyon 820 bin fiili işsiz hane halkı anketlerinden buharlaşamayacaklarına göre nereye gittiler?

Salı günü açıklanan ağustos dönemi mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü istatistikleri işsiz sayısında 76 binlik sınırlı bir azalma ile birlikte tarım dışı işsizlik oranın temmuz dönemine kıyasla 0,4 yüzde puanlık bir düşüş yaşandığını gösterdi. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15,8’den 15,4’e gerilerken, işsiz sayısı da yaklaşık 4 milyon 200 binden 4 milyona indi.

Bu düşüşün nedeni tarım dışı istihdamda gerçekleşsen 258 binlik artış. Tanım icabı işsiz sayısı ile istihdam sayısının toplamından ibaret olan işgücü de 182 bin arttı. Kısacası haziran döneminde karantina kısıtlamalarının kaldırılmasıyla başlayan istihdam artışına (412 bin) paralel olarak işsiz sayısında da artış meydana gelmişti. Sonuçta işgücü istihdam artışını geçmiş tarım dışı işsizlik oranı da (MEA) yüzde 16,2’den 16,4’e yükselmişti.

Temmuzda güçlü istihdam artışı (564 bin) ağustos döneminde yavaşlayarak devam etti (258 bin) ama bu kez işsiz sayısı az da olsa azaldı; TÜİK HİA istatistikleri hem temmuz hem ağustos dönemlerinde işsiz sayısında 76 binlik azalmalar olduğunu söylüyor. Böylece işgücü artışı istihdamın gerisinde kalınca işsizlik oranı da yüzde 16,4’ten 15,4’e düşmüş oldu.

Sorun işsiz sayısında

İşsizlik oranında iki dönemlik bir sürede 1 yüzde puanlık düşüş elbette iyi bir haber ama işsizliğin bu hızla azalmaya devam edeceği son derece şüpheli. Sorun, Korona salgınının yıkıcı darbeleri sonucu fiilen işsiz olanlar ile resmen işsiz olarak kayda geçenler (aktif olarak iş arayanlar) arasında oluşan büyük farkta.

Aylık işsizlik yazılarımda bu sorunu kâh sis perdesi kâh buzdağı metaforlarıyla tarif etmeye ve oluşturduğu tehdidi vurgulamaya çalıştım. Sorunun özünü bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

TÜİK son rakamları itibariyle Şubat döneminde işsiz sayısı 4 milyon 19 bin, tarım dışı işsizlik oranı de (MEA) yüzde 14,7 seviyesindeydi. Ondan sonra bildiğiniz gibi korona belası yüzünden küçük çapta bir kıyamet koptu. Mart, nisan ve mayıs dönemlerinde tarım dışı istihdamda yaklaşık 2 milyon (tam olarak 1 milyon 928 bin) kayıp yaşandı.

Normal zamanlarda işsiz sayısında da aşağı yukarı bu kadar artış, farklı söylersek işini kaybedenlerin yeni bir iş bakmaya başlamasını beklersiniz, öyle değil mi? Ama öyle olmadı. Bu dönemde işsiz sayısı sadece 108 bin arttı. Geriye kalan 1 milyon 820 bin fiili işsiz hane halkı anketlerinden buharlaşamayacaklarına göre nereye gittiler?

Bu sorunun doyurucu bir yanıtı şimdilik yok. 2020 HİA mikro verileri yayınlandığında iş aramayan işsizlerin kimler olduğu, neden böyle davrandıkları hakkında bir miktar bilgi edinmeyi umabiliriz. Ama şimdilik şunu kesinlikle biliyoruz: Bu fiili işsizlerin önemli bir bölümü "iş bulma ümidi olmadığı için iş aramayanlara" katıldılar. Nitekim mart-nisan-mayıs dönemlerinde bu ümitsizlerin sayısı 1 milyon 25 binden 1 milyon 455 olağan dışı bir artış sergileyerek tam 430 bin arttı. Bir kısmı da muhtemelen TÜİK’in "çalışma arzusunda olup ama iş aramayanlar" olarak nitelendirdiği kesime intikal etti çünkü bu kesimin sayısında da olağan dışı artış var: Bu vatandaşların sayısı Şubat döneminde yaklaşık 2 milyon iken mayıs döneminde 3 milyon 400 bine yükseldi. Fiili işsizlerin bir kısmının da, özellikle işinden olan kadınların, eve kapandıkları anlaşılıyor.

İşsizliğin daha gerçekçi bir yaklaşımla sorgulanması gerekiyor

Önce neden kısaca "gerçek işsizlik" başlığı yerine böyle bir uzun ve de "alengirli" bir başlığı yeğlediğimi açıklamalıyım. "Gerçek" sözcüğü bana fazlasıyla iddialı geliyor. Tam olarak ne olup bittiğine dair yeterli bilgiye sahip değiliz.

Ayrıca işini kaybedenlerin yanı sıra ücretsiz izne çıkarılanların işten atma yasağı kalktığında ne kadarının sonuçta işinden olacağını da bilmiyoruz. Ayda 1.176 TL’ye talim eden bu zoraki ücretsiz izinlilerin, keza ücretlerinin ancak yüzde 60’ını devletten alan kısa çalışmaya tabi vatandaşların ciddi ölçüde yoksullaşmakta oldukları tartışılmaz. Bu vahim bir sorun ama bu durumun işsizlik soruna katılması bana doğru gelmiyor.

Öte yandan sayılarında sıra dışı büyük bir artış yaşanan fiili işsizleri de görmezden gelemeyiz. Önerim şubattan bu yana işsizliği daha gerçekçi ama aynı zamanda temkinli bir yaklaşımla irdelemek. İş bulma ümidi olmadığı için iş aramayanlar ile çalışma arzusunda olup çeşitli nedenlerle iş aramayanları işsizlere ekleyip işsiz sayılarını ve işsizlik oranlarını yeniden hesaplayabiliriz.

Bu hesapla şubatta yaklaşık 7 milyon işsiz vardı. Tarım dışı işsizlik oranı da bu durumda yüzde 23,3 çıkıyor. Mayısta işsiz sayısı 8 milyon 900 bine ulaşırken işsizlik oranı da yüzde 29,8’e yükseliyor. Ağustosta ise işsizlikte gelinen nokta şöyle: İşsiz sayısı 8 milyon 130 bin, işsizlik oranı da yüzde 26,8.

Kısacası, işsizliğin dayanılmaz ağırlığı nispeten hafiflemiş durumda. Ama işsizliği şubat dönemindeki yüksek seviyesine dahi getirebilmek için istihdamın en az 800 bin daha artması, işsizliği daha makul seviyelere çekebilmek için de güçlü bir tempoyla artmaya devam ederek işgücüne katılım oranını ağustostaki yüzde 49,5’den bir yıl önceki yüzde 53 seviyesine yeniden çıkarması gerekiyor.

Can alıcı soru şu: Bu nasıl olacak?

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum