14 Ocak 2021

İşgücü piyasası adeta dondu, yüksek işsizlikle yola devam

Bu insanların hayatlarını nasıl idame ettirebildiklerine dair şimdilik çok az istatistiki bilgiye sahibiz. Ama medyaya yansıyan, çevremizde anlatılan son derece dramatik öykülerden biliyoruz ki büyük travmalar yaşanıyor

Pazartesi günü açıklanan ve Eylül-Ekim-Kasım aylarını kapsayan Ekim dönemi istatistikleri Türkiye işgücü piyasasının adeta donduğunu gösteriyor. Tarım dışı istihdam (MEA) 5 bin kadar azalırken işsiz sayısında 30 binlik bir artış var. Dolayısıyla tarım dışı işgücü de 25 bin artarken tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 14,8'dan 14,9'a yükselmiş durumda.

Korona salgınının indirdiği ani ve sert darbe sonucu salt aktif olarak iş arayanlar ile fiilen değil de resmen istihdamda kabul edilenler hesaba katıldığında, tarım dışı işsizlik oranı Haziran döneminde yüzde 16,4'e kadar tırmanmıştı. Bu dönemden itibaren ise işsizlik oranı düşüşe geçerek Eylül döneminde yüzde 14,8'e kadar gerilemişti. Nedenini biliyorsunuz: Ekonomik faaliyetler üzerindeki kısıtlamalar kalkınca istihdam ve işgücü kayıplarının aşağı yukarı yarısı geri kazanılmış, istihdam artışı da bu süre içinde işgücü artışından daha yüksek seyrettiği için işsizlik oranları inişe geçmişti.

İşgücü piyasası nasıl dondu?

Önce "donma" metaforuyla neyi kast ettiğimi kısaca açıklayayım. Geçen ayki işsizlik yazımda istihdam artış temposunun yarıya düştüğüne dikkat çekmiştim. Sadece istihdamın değil işgücünün de artış temposu düşüyordu. Ekim döneminde de tempoda düşüş devam edince ortaya adeta donmuş bir işgücü piyasası manzarası çıktı.

Genelde okurları fazla rakama boğmamaya gayret gösteriyorum ama bu sefer hazirandan ekime tarım dışı istihdam ve işgücünde dönemden döneme meydana gelen değişimleri aktarmak gerekiyor: Hazirandan Temmuza tarım dışı istihdam önce 571 bin arttı, ardından bu artışlar sırasıyla 262 bin ve 259 bin oldu. Ekim döneminde ise birden durdu ve eylülden ekime tarım dış istihdamda 5 bin azalma görüldü. İşgücü artışı ise 465 bin ile başladı, 186 bin, 150 bin ile devam etti ve sonunda artış 25 bine geriledi. İşsiz sayısı da bu değişimlerin sonucunda giderek azaldı ama bu azalış Ekim döneminde yerini 30 binlik artışa bıraktı. Düşüşte olan işsizlik oranı da yönünü yukarı çevirerek yüzde 14,8'den 14,9'a yükseldi.

Gelinen noktada Korona arifesine kıyasla hala büyük kayıplar söz konusu. Ocak 2020'ye kıyasla Ekim 2020'de tarım dışı istihdamda 680 bin, işgücünde de 770 bin kayıp var. İşgücü piyasasının Ekim fotoğrafına biraz daha yakından, özellikle sektörler ayrıntısında bakıldığında bu kayıpların kolay kolay telafi edilemeyeceği açıkça görülüyor.

Hizmet sektöründe alarm zilleri

Sanayi sektöründe istihdam Eylülden Ekime 67 bin arttı. Artış temposunda belirgin bir yavaşlama yok. İstihdam hemen hemen Ocak 2020 düzeyini yakalamış durumda; istihdam kaybı 70 bine kadar geriledi. Bu bardağın dolu tarafı sayılır.

Bardağın boş tarafında en başta büyük istihdam deposu hizmetler sektörünün durumu bulunuyor. Bu sektörde alarm zilleri ne yazık ki yeniden çalmaya başladı. Hizmetlerde Temmuzda istihdam 400 bin artmış, ardından da 147 ve 188 binlik artışlar gerçekleşmişti. Oysa eylülden ekime istihdam 70 bin azaldı. Ocak 2020'ye kıyasla hizmetlerde halen 700 binin üzerinde istihdam kaybı var. Ekim-Kasım-Aralık aylarını kapsayacak olan Kasım dönemi rakamları açıklandığında bu sektörde istihdam kayıplarının artarak devam edeceğini kolaylıkla tahmin edebiliriz. Böyle bir iddiada bulunabilmek için sanırım uzun boylu açıklamalara gerek yok.

İnşatta da durum parlak değil. Bu sektörde düşük faizli konut kredilerinin patlamasının yarattığı canlanmanın sonucu olarak Mayıs döneminden itibaren güçlü bir istihdam artışı gözlemleniyordu. Dönemden döneme artış 100 binin üzerindeydi. Ancak ağustos ve eylül dönelerinde bu artışın 10 bin civarına gerilediği görülmüştü. Ekimde inşaat istihdamı 2 bin azaldı. Belli ki yakın gelecekte bu sektörden istihdama ciddi katkı beklemek için bayağı iyimser olmak gerekir.

İşsizlik buzdağının suyun altında kalan kısmı genişlemeye başladı  

Buraya kadar işsizlik buzdağının suyun üzerinde görünen kısmına odaklandık. Biliyorsunuz bir de suyun altında kalan devasa bir kısım var. Aylık işsizlik yazılarımda bu doğrudan görünmeyen kısmın da fotoğrafını çekmeye çalışıyorum.

Çalışmak istediğini belirten ama iş aramayan, dolayısıyla işsiz olarak kayda geçmeyen vatandaşların sayısı Ocak 2020'de yaklaşık 2 milyon 600 bindi. İşgücündeki büyük kayıplara paralel olarak bu sayı hızla artışa geçerek Mayısta 4 milyon 700 bine yükselmiş, istihdamdaki artışlarla da ağustosta 4 milyon 260 bine kadar gerilemişti. Çok sınırlı da olsa bir iyileşme vardı. Ne yazık ki fiilen işsiz sayısı Eylülden itibaren artışa geçmiş bulunuyor. Bu sayı Ekim itibariyle 4 milyon 600 bini geçmiş durumda. Farklı söylersek, Ocak 2020'ye kıyasla çalışmayı arzulayan ama iş aramayan vatandaş kitlesine 2 milyon kişi eklenmiş durumda.

Bu insanların hayatlarını nasıl idame ettirebildiklerine dair şimdilik çok az istatistiki bilgiye sahibiz. Ama medyaya yansıyan, çevremizde anlatılan son derece dramatik öykülerden biliyoruz ki büyük travmalar yaşanıyor.  

Malûmu ilam etmek gibi olacak ama hakikati usanmadan tekrarlamaktan vazgeçemeyiz: Üç yıla yakın bir süredir Türkiye toplumu yüksek işsizlikte yaşıyor ve yoksulluk hızla artıyor ve daha uzunca bir süre bu ıstırabı çekmeye ne yazık ki devam edecek gibi görünüyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum