Böyle tam havasına girmişken yine bir yol hikâyesine ne dersiniz?
Son yazılarımda Ankara, İzmir derken yeni bir yol hikâyesini bu hafta İstanbul yolunda yazıyorum.
Bu sefer yol arkadaşım, hayat arkadaşım…
Kuş misali uçakla yapıyoruz yolculuğumuzu.
Çocukları epeydir görmedik, bi sarılıp bi kucaklaşıp döneceğiz mavi yurda.
Burcu'yla yan yana, el ele olmak her zaman çok iyi hissettirmiştir ama ya uçakta olmak?
Yine bir yolculuğumuzda uçmak korkusunu atamamış bendenizin daha pistten yeni havalanan uçakta rahat bir nefes alacağı sırada; koluna yapışıp motor durdu (!) dediği anda benim de kalbimin duracak noktasına geldiğini hâlâ unutmuş değilim.
Sonrasında çok güldüğümüz ve hangi refleksle yaptığını hâlâ anlayamadığım bu anı için, sakin ve rahat bir ses tonuyla: "Bir an motorun sesi değişik gelmeye başlamıştı." demeye devam ediyor.
O gün bugündür ne zaman uçağa birlikte binsek, işin komik tarafını aklıma getirip korku tarafından uzak durmaya çalışıyorum.
O yolculuk öncesi İstanbul'dan uçağa binmek için Bodrum'da başlayan yolculuğumuz, Bandırma, Gemlik filan tüm feribot iskelelerini ıskalayarak devam ederken bir dostumuzun: "Ya arkadaş, siz İstanbul'u bulamadınız Almanya'yı nasıl bulacaksınız?" sorusuyla çok manidar bir hale gelmişti oysa.
Benden söylemesi; gideceği yerin hava durumundan demografik yapısına kadar araştıran sevgili karım Burcu ile yola çıktığınızda her an sizi panikletecek uyarılarına aldırmamayı öğreniyor ancak buna rağmen tedirginliği üzerinizden atamıyorsunuz.
Neyse ki o da artık uçakların motorlarıyla ilgilenmeyi bıraktı.
Bu aralar favorisi olduğu konu, TV'den özellikle iktidarın hatiplerine lisanı münasiple yanıtlar vermek.
* * *
İstanbul
Üç senedir, bizim için bir Aralık ayı klasiği oldu İstanbul.
Siyasetten, günlük palavralardan, idealist söylemlerden pragmatist esarete dönüşen güruhtan uzaklaşmak iyi geliyor.
En azından senede bir gün…
Aşk yazayım istedim bu hafta aslında, vazgeçmiş de değilim.
E malum yoldayız ve yolda kısa sayılmaz; nereye, nasıl ve kiminle gideceğinizi biliyor olmanız bir bakıma yolculuğun tadını, lezzetini de artırıyor.
Yolculuğun süresi, mesafesi bir şey ifade etmiyor, bizzat kendisi anlamlaşıyor.
Değerli dost, Zülfü Livaneli ile birkaç gün önceki son buluşmamızda, yolculuğun aslolan olduğunu anlattığı değerli bir hikâye var, onu bu yazıya katık etmek zayi etmek olur, ayrıca yazmak ise çok kıymetli olacak.
Son durak "mavi yurt"a döndüğümüzde sizlerle bu köşede paylaşacağım o yazı için sabırsızlanıyorum.
* * *
Olmaz mı, şöyle bizi alıp götüren bir aşk hikâyesi dinlemek…
Ne dersiniz?
Hangi aşk diğerinden daha küçük ya da büyüktür mesela, desem…
Romeo, Ferhat ve dahası ya da hangisi sizden daha çok sevdi sevdiğini, onu daha az büyüledi, büyülendi?
Aslı ya da Kerem ya da Leyla ve Mecnun gibi; neyi, neleri feda edemezdik ki onlar etti, edebildi mesela!
Bir aşkta en çok sizi ne etkiler, hani kaçıp kovalamak gibidir ya aşk biraz da…
Mesela, ben yolculuklarımda benimle olan gün ve gecenin verdiği hüznün ve mutluluğun aşk olduğu fikrine kapılmış ve aşağıdaki şiiri yazmıştım bir gün.
Sonra gördüm ki; aynı hüzne kapılmış ne çok ehli aşk varmış…
"sonsuz aşk" şiiri.
Güneş ve Ay
ışığını sevdiğim
güneş ve ay
sevgili olabilirler mi?
hani hep kavga eden
ama ayrılamayan
ayrılamayacak olan
sevgili olamazlar mı?
düşünsenize;
sonsuzluğun içinde
bir kavuşuyor
bir ayrılıyorlar…
kavuşmak için
gün boyu bekleyip
kavuşur kavuşmaz
doyamıyor gib
değiller mi?
ozanları, şairleri
yok mu?
güneş'in batışına ayrı
ay'ın doğuşuna ayrı
şarkılar türküler
yakanlar gibi
sahiden
bu ikisi
sevgili olamaz mı?
her ayrılık
her kavuşma
zamanlarında;
bize
gün ve gece olan
zamanı yaratan
zamanı yaşatan
sevgililer…
bir küs bir barışık
bir gayrı bir ayrı
bir tam bir eksik…
karanlık ve aydınlık
gece ve gündüz
güneş ve ay…
ne sıkı
çift ama
ve ne aşk!
Eyvallah.
Serdar Gündoğ kimdir?
Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.
Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.
2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.
Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.
|