20 Kasım 2022

Kesintisiz Milliyetçi Cephe

Eski başbakan ve cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel I. Milli Cephe Hükümeti'ni kurarken Demokratik Parti'den eskiden kavgalı olduğu dokuz milletvekilini transfer edince epey eleştirilmişti. Ne demişti Demirel? "Mazide kalmış bütün kırgınlıklarımızı unutalım!"

Hiç kimse İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener kadar "geri dön" çağrısı almamıştır herhalde. En son AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Bali Zirvesi dönüşü uçak gazetecilerinin sorularını yanıtlarken yeniden gel dedi Akşener'e. Bu çağrı 1975'te Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı Süleyman Demirel'in liderliğinde kurulan I. Milliyetçi Cephe Hükümeti'nin (MC) kuruluşunu çağrıştırıyor. Gerçi kısa araları saymazsak Türkiye her zaman ortakları değişen MC iktidarları tarafından yönetildi ama o başlangıç çağrısı, köklü dönüşümlerin de başlangıcı olması açısından ayrı bir öneme sahip.

I. Milliyetçi Cephe Hükümeti (soldan sağa) Turhan Feyzioğlu, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan.

Demirel, Milli Selamet Partisi (MSP), Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile oluşturduğu Milliyetçi Cephe'nin güvenoyu alabilmesi için gereken son dokuz oyu Demokratik Parti'den (DP) kendilerine katılmaya çağırdığı dokuz milletvekili yardımıyla sağlamıştı. Bu arada not düşmekte fayda var, siyasi tarihimize bu transferler "Dokuzlar vakası" olarak geçse de, güvenoyu almaya vekil sayısı yetmeyen pek çok partinin sonrasında bu tür transfer vakaları mevcut: "Yediler," "On birler" …

Tabii bu transfer başta AP'den kavga gürültüyle ayrılarak DP'yi kuranları, ardından da erken seçim umuduyla MSP ile koalisyonu bozan CHP'yi rahatsız etmişti. I. Milliyetçi Cephe Hükümet Programı'nın okunduğu 9 Nisan 1975 günü TBMM'de de tabii ki konu gündeme gelir. Başbakan Süleyman Demirel her zamanki "dün dürdür, bugün bugündür" rahatlığı içerisinde eleştirileri cevaplandırır:

"Biz kimseye el falan atmış değiliz, sadece bir çağrıda bulunduk: Geliniz, memleketin durumu şudur, memleket büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Milliyetçilik fikrini savunup gelen değerli arkadaşlarımıza, tümüne bir çağrıda bulunduk: Mazide kalmış bütün kırgınlıklarımızı unutalım, herkes eteğindeki taşı döksün, gelin memleketin içinde bulunduğu bu noktada bir araya gelelim ve memleketi bu bunalımdan kurtaralım dedik. Bunda yanlış ne var? Bunda kusur ne var? Bu çağrıda her isteyen bulunabilir. Çağrıya icabet edip etmemek herkesin kendi bileceği iştir. Sadece bu yoldan gittik, bunun dışında hiçbir yola tevessül etmedik. Kimse bunun aksini iddia edemez. Kimse bunu delilleyemez."

Aradan geçen 47 yıla rağmen Erdoğan'ın, "Burada özellikle muhalefetin içinde, CHP'yi bir kenara koyalım, Altılı Masa'nın hepsini söylememe gerek yok, ama İP'in bunlarla aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Onlar niye bunlarla aynı masaya düşüyor veyahut aynı konuma geliyor? Bu tabii düşündürücüdür. Hele hele böyle bir dönemde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir," çağrısı, Demirel ve Milliyetçi Cephe söylemiyle birebir örtüşüyor.

Tabii ki, AP'den kavgalı ayrılıp DP'ye geçen sonra da bir şekilde ikna olup, partilerinden ayrılarak AP'ye destek vermeye karar veren dokuz milletvekiliyle İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener arasında bir benzerlik kurarak yazmıyorum bunları. Benzerlik, çoğu siyasi partinin iktidara gelebilmek ya da iktidarda kalabilmek için kendi cephesine transferde sınırları muğlak bir alanda yapabileceği her şeyi yapmayı mubah görmesi. Solun sağa, sağın sola benzediği tuhaf günlerden geçiyoruz.

Şengün Kılıç kimdir?

Şengün Kılıç, Gazi Üniversitesi, Maliye Fakültesi'nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalı'na devam etti.

1986 yılında gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü yaptı. 

Biz ve Onlar/Türkiye'de Etnik Ayrımcılık (1992, Metis Yayınları), Beyaz Bir Düş (2004, Epsilon Yayınları), Sinemada Ulusal Tavır/Halit Refiğ Kitabı (2006, İş Kültür Yayınları), Erozyon Dede, Hayrettin Karaca Kitabı (2008, İş Kültür Yayınları), CHP'li Yıllar 1946-1992 (2010, İş Kültür Yayınları), Hayatım Mücadeleyle Geçti/Kemal Kurdaş Kitabı (2010, İş Kültür Yayınları), Çayın 90 Yılı (2014, Kesişim Yayınları), Haberde Yargı/Yargı Haberciliği Elkitabı (2019, bianet), Kadehlerdeki Dudak İzleri (2002, Overteam,) adlı kitapları yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

Çayı sev, Rize’yi koru!

CHP’nin Rize’de miting düzenlemesi değil, Rize’de çayla ilgili böyle büyük bir eylemin yapılıyor olması ilginç. İktidarda kim olursa olsun Rize’de çayla ilgili her şey beka meselesi

Otomobil uçar gider

1960’larda dede Turan Feyzioğlu’nun makam aracı en az yirmi yaşındaki Chevrolet SW iken, 2000’lerde torun Metin Feyzioğlu’nunki sıfır yaşında Volkswagen 2.0 TDI idi. Türkiye’nin makam aracı itibarı tam çözülmüşken nereden çıktı bu tasarruf tartışmaları

Dağlılar’dan Yaylacılar’a

Muhalefet zor, parti içi muhalefet daha zor, lidere karşı çıkmak ise çok çok zor ve de bir kişinin ne kadar keskin muhalefet yaptığı bir ölçü değil… Örneğin; bir bakanlık kaptı mı, partisinin en önde savunucusu olabilir!

"
"