Eğin ve Şebinkarahisar çapulalarını tahtından indiren kara lastik, tarihinde hiç bu kadar konuşulmadı her halde. Yukarıda da bahsettiğim gibi kara lastik tartışması Ak Parti Milletvekili Öznur Çalık'ın, ederi 12 bin lira olduğu iddia edilen ayakkabılarıyla politik bir tartışma olarak başlasa da işin geyiğe dönmesi, Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı "Çare Sarıgül"ün aynı gün konuya el atmasıyla oldu. (Bu arada, 1999 yerel seçimleri öncesinde, saat 08.30'da servisten inmiş, İkitelli'deki gazetede, işe yetişmeye çalışırken Mustafa Sarıgül'ün sabahın hangi saatinde gelip de editör masalarına bir sarı gül bıraktığını halâ anlamamışımdır. Malum, o yıllarda bütün gazeteler eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın attığı büyük kazıkla -patronlar da kapattıkları bedava arazilerle durumdan pek memnundu- çoktan İkitelli güzergahına taşınmıştı. Onca gazete editörüne gül dağıtabilmek için sabah 5'te başlıyor olmalıydı mesaisine. Hızına her zaman hayran kalmışımdır!)
Garip bir tesadüf, Öznur Çalık'ın kara lastikle yolları iki ay önce Malatya'ya yaptığı gezi sırasında kesişmişti aslında ama Çalık herhalde Malazgirt'in 950. yıl anma etkinliklerinde giydiği ayakkabılarla böyle bir tartışmanın konusu olacağını hiç düşünmemişti. Çalık Malatya gezisinden sonra Twitter'da yayınladığı mesajında, "Malatya Pütürge ilçemizi ziyaretimizde Pütürge Ziraat Odası Başkanımız Kürşat Ayaydın bizlere 'kara lastik' hediye ettiler. Bize yaşattığı nostalji için Kürşat Başkanıma teşekkür ederim" diyordu. (26 Haziran 2021)
Kahramana haksızlık
Sosyal medyada, zenginlik-fakirlik ve Ak Parti'nin yarattığı ekonomik yıkım üzerinden bir simge olarak gösterilse de kara lastiğin şanlı bir geçmişi var aslında. Rize'de henüz yaygın çay tarımı başlamadan önce, Türkiye tarım ekonomisi konusunda uzman isimlerden Prof. Dr. Reşat Aktan, 1946 yılında Rize'nin durumunu incelemek üzere bir gezi yapar. Bu gezinin sonunda da Rize'de Çay başlıklı bir rapor hazırlar. (Çankaya Matbaası, Ankara, 1946) Aktan, raporunda, 1946'da bölgenin "sıhhi durumu" ile ilgili olarak şunları yazıyor: "Rize hükümet doktorunun ifadesine göre, burada vasati ömür, diğer Anadolu vilâyetlerine nazaran hissedilir derecede kısadır. Rize'de en fazla görülen hastalık veremdir. Veremden dolayı ölüm de nisbi olarak fazladır. Bundan başka en fazla yayılmış hastalık bağırsak kurtlarıdır. Burada bağırsağında kurt taşımayan köylüler ve sürfelerle bulaşmadık yer pek azdır. İçilen su, gıda ve meyvelerle ağızdan alındığı gibi, daha fazla olarak çıplak ayakla dolaşırken, tabandaki çatlaklar vasıtasıyla kurtlar bulaşır." Şimdi bu durumun kara lastikle ne alakası var diyenler olacaktır. Aslında çok ciddi alakası var. Rize'de çay üretimi başlayıp halkın gelir seviyesinin artmasıyla birlikte önce paraziter hastalıklar ve bu hastalıklardan ölümler bıçakla kesilir gibi kesilir. Çünkü çapula almaya parası olmayan halk, kara lastik giymeye başlar.
Kara lastikler ise komşu ilden, Trabzon'dan gelir. Trabzon, Çaykara'nın Soğanlı Köyü'nden çalışmak için Rusya'ya giden köylüler orada ayakkabıcılığı öğrenmiştir. Geri dönenler, köylerinde araba lastiklerinin içindeki şambrelleri kullanarak ayakkabı yapmaya başlarlar. Hem ucuz hem de Karadeniz'in nemli havalarına uygun bu yeni ayakkabılar kısa sürede alıcı bulur. Yeni ayakkabılar bir yandan pahalı çapulaların yerini hızla alırken bir yandan da yeni bir sektörün doğmasına neden olur. Ardı ardına kara lastik atölyeleri açılır. Artık en alt gelir gurubunun ayağında kara lastikler vardır. Zamanla kara lastikler de değişim geçirir, içi kırmızı kumaş kaplı cizlavedler çıkar piyasaya. Kasabalılar ve kentliler de eklenir alıcıların arasına.
Çayın sağladığı gelir kara lastiğin satın alınmasına, kara lastik giymek de paraziter hastalıkların azalmasına neden olur. Ve bu dramatik değişiklik de uzun yıllar tıp fakültelerinin halk sağlığı kürsülerinde örnek vaka olarak okutulur.
1950'lerden 2021'e kara lastik hâlâ en ucuz ve gelir durumundan mı nedir, yaygın kullanılan ayakkabı, politikaya alet etmeyelim lütfen!