21 Kasım 2021

Her yayın yönetmeninin rüyası

Cumayı cumartesiye bağlayan gece Resmî Gazete'nin internet sitesi yoğun giriş nedeniyle çöküp, bir saat on dakika devre dışı kaldı. Demek ki, Resmî Gazete ilk çıktığı günlere, 1830'lardaki haline dönse, bırakın Türkiye'nin, dünyanın en çok satan gazetesi olma potansiyeline sahip

Her genel yayın yönetmenin, sahip olmayı dileyeceği bir okur vardı o gece. Hangi ülkeye giderseniz gidin, dünyanın en sevimsiz gazete türünün böyle bir okur kitlesine kavuşacağını kimse tahmin edemezdi. 19 Kasım'ı 20 Kasım'a bağlayan dakikalarda Resmî Gazete'nin internet sitesine öyle bir giriş oldu ki, gazete bir anda Twitter'da gündem oldu ve böyle bir talebi karşılayamayarak çöktü. Eski Merkez Bankası başkanlarından Durmuş Yılmaz'ın, ne dediği net olmayan, imalarla dolu tek tweeti yetti bu popülerliğe.

Geçmişte yoğunlukla bürokratların, hukukçuların, belli bir büyüklüğün üzerindeki şirketlerin, mali müşavirlerin ve gazetecilerin izlediği Resmî Gazete, başkanlık sistemine geçildikten sonra, bir gecede kimin işsiz kalacağına, kimin makbul, kimin istenmeyen vatandaş olacağının ilan edildiği kanun hükmünde kararnameler nedeniyle, en sağdan en sola her meşrepten okurun ilgi alanına girdi. Gazete olarak basılırken en fazla 35 bin civarında okuru olan gazetenin internet üzerinden yayınlanmaya başladıktan sonra okurunun milyonun üzerine çıkması, bırakın gazete ve internet sitelerini, takipçi açısından Sedat Peker'i bile kıskandıracak cinsten artık.

Takvim-i Vekâyi

Okuru her geçen gün rekordan rekora koşan bizim Resmî Gazete'nin ilk versiyonu olan Takvîm-i Vekâyi dün olduğu gibi bugünün Sarayı'nın da ihtiyaçlarını karşılayacak cinsten: Hem taraflı haber hem popülerlik hem de okuyucu garantisi. Üstelik çalışanların sarı basın kartı -gerçi artık rengi turkuaz oldu- hakkı da yok, bundan iyisi Şam'da kaysı!

Takvîm-i Vekâyi, Sultan II. Mahmut döneminde, tarihçi Esat Efendi'nin yönetiminde 11 Kasım 1831'de yayın hayatına girer. İmparatorluğun hızla toprak kaybettiği bu dönemde hem yorum hem haber hem de duyuruların yayınlandığı gazete, devletin resmi görüşünün hem kamuoyuna hem de Batı ülkelerine anlatma aracı olarak düşünülür.

Gazete çıkarma kararının ardından hazırlık çalışmalarına hızla girişilir. Tab'hâne civarında eski bir konak satın alınarak matbaaya dönüştürülür. Gazetenin ilk sayısı, 1 Kasım 1831'de yayımlanır. İlk sayının çıkışından beş gün sonra gazeteyi Amerikalı tıp doktoru ve doğa bilimci James Ellsworth De Kay ziyaret eder. İstanbul'daki kolera salgını ve tedavisiyle ilgili gözlemleri ve 1830 tarihli Osmanlı-Amerikan anlaşmasının imzası için yapılan girişimleri daha sonra günlüğünde yayınlayan De Kay'in gazete ile ilgili gözlemleri şöyle:

"Serasker Paşa'nın sarayının yakınlarında ve şu an kullanılma amacına uygun olarak inşa edilmiş. Geniş bir tesis ve her açıdan eksiksiz ve kullanışlı olması için hiçbir masraftan kaçınılmadığı görülüyor. Ana girişte görev yapan nöbetçi, yazılı izne sahip olmayanların geçmesine izin vermiyor; en azından biz kapıda göstermek için böyle bir geçiş izni aldık. Fransızca ve Türkçe baskı odaları ayrıydı ve genellikle Türk dizgiciler çalıştırılıyordu…"

İç haberler, dış haberler, askeri işler, bilim, din adamları atamaları, ticaret ve fiyatlar başlıkları altında, altı ana bölümden oluşan gazete başlangıçta dört sayfa, ilerleyen yıllar içinde otuz iki sayfaya olarak yayımlanır. Gazete, Türkçe'nin yanı sıra Avrupa kamuoyuna yönelik olarak Fransızca (Le Moniteur Otoman) sonraki yıllarda sırayla Ermenice (Liro-Kir), Rumca, Arapça ve Farsça olarak da yayınlanır.

Memur muhabirler

Bu ayın başında, A Haber Elâzığ Bölge Müdürü ve muhabiri Fırat Öztürk'ün aynı zamanda Millî Eğitim Bakanlığı'nın memuru olduğu ortaya çıkınca ortalık bir miktar karışmıştı. Gerçi iktidar konuyla pek muhatap olmamıştı ama yine de durum pek hoş olmamıştı. Bizim Takvîm-i Vekâyi'de ise çalışanın memur olması ön koşuldu.

Gazetenin içeriği, İstanbul'daki görevliler başta olmak üzere taşradaki devlet memurları tarafından derlenerek Takvimhâne-i Âmire Nezâreti'ne gönderilen bilgi ve belgeler arasından seçiliyordu. Gazete basılmadan önce saraya ulaştırıldığından can sıkıcı hiçbir haber gazeteye girmiyor, saklanamayacak kadar büyük bir olay varsa da üzerinde küçük kalem oynatmaları yapılarak dört başı mamur bir gazete çıkartılıyordu.

Gazetenin finansman modeli de ağız sulandırıcı. Bir yandan haber üretiminde çalışan memurlar bir yandan da gazetenin okuyucularıydı. Abone kayıt defterine göre, Takvîm-i Vekâyi i, önceleri arzu eden tüccar, esnaf ve halktan kişiler yanında belirli düzeydeki devlet memurlarına yıllık 120 kuruşluk zorunlu abone kaydıyla satılmış. Şaka değil, 1830'ların şartlarında üç bin abone… Gerçi 1878'de memurlar "Yetti be, kendi yazdığımı niye parayla okuyayım," deyip ufak yollu homurdanmaya başlayınca bu zorunluluk kaldırılmış ama bu süper finansman modeli 1891'de tekrar uygulamaya konulmuş. Bugün kamuda çalışan kişi sayısı son verilere göre, memur, işçi ve sözleşmeli personel dahil toplam, 4 milyon 834 bin 208 kişi. Medyada bugüne kadar denenmemiş bu finansman modeliyle devletin cebinden bir kuruş çıkmadığı gibi, bu işten kâr bile edebilir. Kaderini belirleyecek kanun hükmündeki kararnameleri bekleyenlerden gelecek okur da cabası.

Sıkıştın mı çıkarma

Normal gazete görünümündeki bu tip resmî gazetelerin bir avantajı da sıkışık zamanların getirdiği gazete çıkarmama avantajı! Buna keyfimin kahyası mısın avantajı da denebilir.

Takvîm-i Vekâyi'nin yayımına ara verilen zamanlar olmuş. Yaklaşık kırk yedi yıl süreyle aralıksız yayımlandıktan sonra gazeteye, Rus savaşı, yaşanan bozgun ve ağır toprak kayıpları nedeniyle 1878'de on üç yıl ara verilir. 1891'de yeniden yayınlanmaya başlayan gazete, 1892'de tekrar durdurulur, 1908'de yeniden yayınlanır, 1922'de İstanbul hükümetinin ortadan kalkışıyla da kapanır. Takvîm-i Vekâyi, ilk Meclis'in Ankara'da 7 Ekim 1920'de aldığı kararla, Cerîde-i Resmiyye ismiyle ve sadece resmi kararların (uluslararası anlaşmalar, kanunlar, nizamnameler, temyiz mahkemesi kararları, vb.) duyurulması amacıyla yeniden yayımlanmaya başlar.

Önce de sözünü ettiğim gibi -Cumhuriyet döneminde- sadece ilgilisinin izlediği bu sevimsiz gazete hazır böyle bir izlenirlik kazanmışken iktidar, medya krizini fırsata dönüştürebilir, tirajları yerlerde sürünen havuz medyası yerine, yeni, çok satan ve ucuz bir gazeteye sahip olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Otomobil uçar gider

1960’larda dede Turan Feyzioğlu’nun makam aracı en az yirmi yaşındaki Chevrolet SW iken, 2000’lerde torun Metin Feyzioğlu’nunki sıfır yaşında Volkswagen 2.0 TDI idi. Türkiye’nin makam aracı itibarı tam çözülmüşken nereden çıktı bu tasarruf tartışmaları

Dağlılar’dan Yaylacılar’a

Muhalefet zor, parti içi muhalefet daha zor, lidere karşı çıkmak ise çok çok zor ve de bir kişinin ne kadar keskin muhalefet yaptığı bir ölçü değil… Örneğin; bir bakanlık kaptı mı, partisinin en önde savunucusu olabilir!

Diyarbakır ilçe, Van belde olsun

Bir yerde seçim mi kaybettin, eskiden olsa illiğini elinden alır, rütbesini ilçeliğe indirirdin! Neyse ki Türkiye büyük bir gelişme kaydetti de sadece seçilenin mazbatasını vermeyerek iş hallediliyor. Peki fatura kime kesilecek? Onun da kolayı var: Sarol Formülü!