19 Mart 2023

Düğme baştan yanlış iliklenince

Her siyasi partinin yönetime gelir gelmez ya da yeni seçimlere giderken el atmaktan kendini alıkoyamadığı KİT'lerden geriye özelleştirmeler nedeniyle pek bir şey kalmayınca sıra mecburen dernek ve vakıflara geldi.

Uzun yıllardır herkesin malumu birden fazla yerden maaş alan bürokratlar konusu depremle birlikte yeniden gündeme geldi. Bir kez daha bu çok maaşlıgillerin oğlu, kızı, eşi, damadı, gelini, kızın kankası, oğlanın okul arkadaşı, eltisigilin komşusu, bacanağın ağabeyi de ortaya döküldü. Bu akraba-i taallukat holdingleriyle birlikte konu döndü dolaştı ve "arpalık" meselesine geldi.

Tamam, çeyrek yüzyıla yaklaşan AK Parti yönetiminde arpalık meselesinin iyice cılkı çıktı. Çıktı ama mesele hiç de yeni değil. Meclis arşivine girip şöyle hızlı bir tarama yapıldığında arpalık müessesesinin başlangıcının çok partili döneme kadar gittiği görülüyor. (Galiba tek partili hayatın tek güzelliği elbirliğiyle yapıldığı için, kimsenin kimseyi bu tür faaliyetlerle suçlayamaması.)

Demokrat Parti'den seçilip sonra Türkiye Köylü Partisi'ne geçen Dr. Cezmi Türk, Basın İlan Kurumu bütçesi görüşülürken hem CHP'ye hem de DP'ye ciddi suçlamalarda bulunur. Türk,

19 Şubat 1953'de yaptığı konuşmada şöyle der:

"(CHP) resmî ilânlar yolunda değil eline geçirdiği diğer mütaaddit vesikalarla gazetelerin muharrirlerine ve hattâ memleket münevverlerine daha da ileri giderek memlekette intişar eden mecmualara birer arpalık haline getirmeye çalışmış olduğu da bir hakikattir. Bunun en başta gelen misali ülkü ve onun tevabiinden olarak, halkevlerinin çıkardıkları mecmualardır. Ve hattâ küçük ücretlerle memleket münevverleri bu mecmualar etrafında peykleştirilmek istenmiştir. (…) Fakat bunların cezasını toptan çekti, 1950 seçimleriyle millet ona cezasını verdi. Halk iradesiyle kurulan yeni iktidarın bundan ders alması lâzımdır. Yeni iktidar ilk Bakanlar Kurulu kararı ile ilânların Ankara'da çıkanlarının hepsini, hem de isini tasrih ile, Zafer Gazetesine havale etti. 67 gün, kadar süren bu rejimden sonra kararname değiştirildi. Ona göre Bakanlar Kurulundan kararname çıkarıldığı görülür."

Yani arpalığı mazisi uzun yıllar öncesine dayanıyor.

1939, Erzincan Depremi

Her dönemin konusu

TBMM'te muhalefetin en çok kullandığı sözcük olan arpalığın en az kullanıldığı dönemler ise askeri darbe dönemleri. Tabii darbe dönemlerinde devletin arpalık olarak kullanılmadığından değil. Hatta 12 Eylül 1980 darbecileri de geleneğe uyarak, kendi dönemlerinde Kamu İktisadi Teşekküllerinin yönetiminde istihdam etmeyi tercih ettikleri adamlarının statülerini yönetimi ellerine aldıktan bir hafta sonra ivedilikle görüşürler:

"Milli Komite ve Kutlama Koordinasyon Kurulunun emrinde Bakanlıklar ve diğer kamu kuruluşları personeli geçici olarak görevlendirilebileceği gibi, ücretleri fondan ödenmek üzere 657 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi hükümleri uyarınca sözleşmeli personel de çalıştırılabilir. Sözleşmeli personel için gerekli kadrolar ve bunlara ödenecek ücretin üst sınırı, Bakanlar Kurulunca belli edilir."

Millî Saraylar Daire Başkanlığı da yapan Doğru Yol Partisi Milletvekili Orhan Şendağ'ın Aralık 1988'de, DYP-ANAP (Anavatan Partisi) koalisyonu sırasında durumu en iyi ortaya koyan konuşmayı yapar bence:

"Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınarak, önemli bir iki konu. Her yıl geometrik bir diziyle artan ve rakamları büyük meblağlara varan bir bütçe var; Millî Saraylar Daire Başkanlığı bütçesi. Burada neler oluyor, neler yapılıyor? Her yıl yüzlerce işçi emanet usulüyle geçici olarak çalıştırılıyor, yüksek meblağlarda para harcanıyor; ne üretiliyor burada? Bu ünitemizin, her yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından bir arpalık gibi kullanılması durumundan kurtarılması gerekmektedir."

Her siyasi partinin yönetime gelir gelmez ya da yeni seçimlere giderken el atmaktan kendini alıkoyamadığı KİT'lerden geriye özelleştirmeler nedeniyle pek bir şey kalmayınca sıra mecburen dernek ve vakıflara geldi. Gömlek düğmeleri baştan yanlış iliklenince gömleğin etekleri de terelelli oluyor mecburen.

Şengün Kılıç kimdir?

Şengün Kılıç, Gazi Üniversitesi, Maliye Fakültesi'nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalı'na devam etti.

1986 yılında gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü yaptı. 

Biz ve Onlar/Türkiye'de Etnik Ayrımcılık (1992, Metis Yayınları), Beyaz Bir Düş (2004, Epsilon Yayınları), Sinemada Ulusal Tavır/Halit Refiğ Kitabı (2006, İş Kültür Yayınları), Erozyon Dede, Hayrettin Karaca Kitabı (2008, İş Kültür Yayınları), CHP'li Yıllar 1946-1992 (2010, İş Kültür Yayınları), Hayatım Mücadeleyle Geçti/Kemal Kurdaş Kitabı (2010, İş Kültür Yayınları), Çayın 90 Yılı (2014, Kesişim Yayınları), Haberde Yargı/Yargı Haberciliği Elkitabı (2019, bianet), Kadehlerdeki Dudak İzleri (2002, Overteam,) adlı kitapları yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

Çayı sev, Rize’yi koru!

CHP’nin Rize’de miting düzenlemesi değil, Rize’de çayla ilgili böyle büyük bir eylemin yapılıyor olması ilginç. İktidarda kim olursa olsun Rize’de çayla ilgili her şey beka meselesi

Otomobil uçar gider

1960’larda dede Turan Feyzioğlu’nun makam aracı en az yirmi yaşındaki Chevrolet SW iken, 2000’lerde torun Metin Feyzioğlu’nunki sıfır yaşında Volkswagen 2.0 TDI idi. Türkiye’nin makam aracı itibarı tam çözülmüşken nereden çıktı bu tasarruf tartışmaları

Dağlılar’dan Yaylacılar’a

Muhalefet zor, parti içi muhalefet daha zor, lidere karşı çıkmak ise çok çok zor ve de bir kişinin ne kadar keskin muhalefet yaptığı bir ölçü değil… Örneğin; bir bakanlık kaptı mı, partisinin en önde savunucusu olabilir!

"
"