10 Temmuz 2022

Ben üç, sen kaç doktor öldürdün?

AK Parti'nin iktidara geldikten sonra en fazla övündüğü konu, sağlık sisteminin yeniden yapılandırılmasıydı. Gıcır gıcır yeni yapılmış hastaneler, bal dök yala, tertemiz koridorlar, danışma masaları…  Doktor mu, orası biraz sıkıntı

Devlet iyi, doktor kötü!

Doktor düşmanlığına aşinayız, taaa ünlü darbeci, büyük lider, süper düşünür Orgeneral Kenan Evren'den beri. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, Gülhane Askeri Tıp Akademisi mezuniyet töreninde, "Önce asker, sonra hekimsiniz" minvalindeki konuşmasına Türk Tabipleri Birliği'nden (TTB), "yok, o iş öyle değil," cevabı gelmesinden sonra uzun süre doktorları hedefine oturtmuştu. Tutuklu ve hükümlülere yapılan işkenceleri raporlayan doktorlar da vatan hainiydi zaten. TTB'nin kapatılmasını iştahla istemiş, kamuda çalışan doktorların TTB'ye üye olma zorunluluğunu kaldırdıktan sonra frene basmıştı. Gerçi TTB'nin kapatılmasını isteyen güruh hâlâ varlığını sürdürüyor.

Malum, iktidar dediğin muhalefet, hele hele itiraz hiç sevmez ancak, "Mecburi hizmete gelen doktorları ağaca bağlayın, kaçmasınlar. Askerden fazla para alıyorlar," diyen Evren'den bugüne doktor nefretinde bariz bir değişiklik var. TTB, 1980'lerden bu yana mesleklerini yaparken öldürülen on üç doktoru listelemiş. 1988'de öldürülen Dr. Edip Uğurcan Kürklü dışındaki tüm doktorlar, sonu Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile biten AK Parti hükümetleri döneminde öldürülmüş. AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana beş sağlık bakanı değişikliği oldu. Doktor cinayetleri sıralamasında, görev dönemleri itibarıyla, iki kez sağlık bakanlığı görevini üstlenen Prof. Dr. Recep Akdağ, altı cinayetle birinci sırada. Akdağ'ı üç doktor cinayeti ile şimdiki Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca izliyor.

AK Parti döneminde 12 doktor görevleri başında cinayete kurban gitti, son on yılda 110 bin sağlıkta şiddet vakası yaşandı. (Fotoğraf: Şengün Kılıç)

10 yılda 110 bin saldırı

Sadece doktor cinayetleri de değil, yine AK Parti döneminde sağlıkta şiddet vakalarında da çok ciddi bir artış söz konusu. Beyaz kod uygulamasının başladığı 2013 yılından bu yana sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakaları istatistikleri gerçekten ürkütücü. Beyaz Kod bildirim sayısı 2020'de 11 bin 942 iken, 2021'de 29 bin 826'ya yükselmiş. Son on yılda kayda geçen toplam vaka sayısı ise 110 bin. TTB'nin açıklamalarına göre ise, doktorların yüzde 84'ü meslek hayatlarında en az bir kez fiziksel veya sözel şiddete uğrasa da sadece yarısı yaşadıklarını ihbar ediyor. Yani gerçek sayı 110 binin çok çok üzerinde.

Bu arada bir de işin "fıtratı" gereği hayatını kaybeden sağlık emekçileri var. Fıtrat mıtrat ama sağlık bakanlığı Covid-19'un başlangıcında maske gerekli mi tartışmalarını yapıyordu o sıralarda. Gerekli olduğuna karar verdikten sonra da, "maskeyi sadece biz dağıtırız, kimse dağıtamaz," inadında ısrar ediyordu. TTB verilerine göre, Covid-19 nedeniyle 17 Mart 2020-16 Mart 2022 arasında 173'ü doktor, 510 aktif sağlık çalışanı hayatını kaybetti. 510 kişinin ölümünün ne kadarının çalışma şartlarından kaynaklandığını ise bilmiyoruz. Şartların ne kadar beter olduğunu nereden mi biliyorum? Pandeminin başlangıcında, uzman hekim olan kardeşim ve yardımcı personeli bir kaymakamlığın girişine yerleştirilen bir büro masasının ve basit bir cerrahi maskenin koruyuculuğunda iki buçuk ay çiftçilerin COVID kontrollerini yaptı da oradan.

Merkeze gelme de

Tamam, "Savaş bir halk sağlığı sorunudur," diyen doktoru iktidar tabii ki sevmez ama sanki faşist Evren'in doktor sevmemesinden daha farklı bir nefret var bu iktidarda. Belki nefret de değil, popülizmin ihtiyacı olan en kolay aparat olduğu için sağlıkçılar hedefe bu kadar kolay konabiliyor. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Doktor Efendi dönemi bitti!" sözü resmi startı verdi. Yoksa hangi cesaretle Konya'da bir imam, meslektaşlarının öldürülmesini protesto için greve giden doktorların dövülebileceğini, hatta öldürülebileceğini söyler? Devlete hıncınız mı var, en ulaşılabilir, en savunmasız, en kıskanılan (en çok para kazananlar onlar ya hani) devlet görevlisini, doktoru dövün, vurun, parçalayın. Adaletten hıncını en savunmasız halkayı, avukatı döverek ya da öldürerek almaya çalışan vatandaş gibi… Merkeze yaklaşılmadıkça uçlardaki herkes harcanabilir.

AK Parti dönemi sağlık bakanları

Prof. Dr. Recep Akdağ - 19 Kasım 2002-24 Ocak 2013

Dr. Mehmet Müezzinoğlu - 24 Ocak 2013-24 Mayıs 2016

Prof. Dr. Recep Akdağ - 24 Mayıs 2016-19 Temmuz 2017

Dr. Ahmet Demircan - 19 Temmuz 2017-10 Temmuz 2018

Dr. Fahrettin Koca - 10 Temmuz 2018-(Görevde)

 

Şiddet sonucu yaşamını yitiren hekimler

  1. Dr. Edip Uğurcan Kürklü 21.07.1988
  2. Dr. Göksel Kalaycı 11.11.2005
  3. Dr. Ali Menekşe 04.02.2008
  4. Dr. Ersin Aslan 17.04.2012
  5. Dr. Melike Erdem 30.11.2012
  6. Dr. Kamil Furtun 29.05.2015
  7. Dr. Abdullah Biroğul 31.08.2015
  8. Dr. Aynur Dağdemir 19.11.2015
  9. Dr. Hüseyin Ağır 29.03.2017
  10. Dr. Said Berilgen 24.05.2017
  11. Dr. Fikret Hacıosman 02.10.2018
  12. Dr. Kaan Erol 11.10.2019
  13. Dr. Ekrem Karakaya 06.07.2022

Kaynak: TTB Basın Bürosu

 

Şengün Kılıç kimdir?

Şengün Kılıç, Gazi Üniversitesi, Maliye Fakültesi’nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalı’na devam etti.

1986 yılında gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü yaptı. 

Biz ve Onlar/Türkiye’de Etnik Ayrımcılık (1992, Metis Yayınları), Beyaz Bir Düş (2004, Epsilon Yayınları), Sinemada Ulusal Tavır/Halit Refiğ Kitabı (2006, İş Kültür Yayınları), Erozyon Dede, Hayrettin Karaca Kitabı (2008, İş Kültür Yayınları), CHP’li Yıllar 1946-1992 (2010, İş Kültür Yayınları), Hayatım Mücadeleyle Geçti/Kemal Kurdaş Kitabı (2010, İş Kültür Yayınları), Çayın 90 Yılı (2014, Kesişim Yayınları), Haberde Yargı/Yargı Haberciliği Elkitabı (2019, bianet), Kadehlerdeki Dudak İzleri (2002, Overteam,) adlı kitapları yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

Çayı sev, Rize’yi koru!

CHP’nin Rize’de miting düzenlemesi değil, Rize’de çayla ilgili böyle büyük bir eylemin yapılıyor olması ilginç. İktidarda kim olursa olsun Rize’de çayla ilgili her şey beka meselesi

Otomobil uçar gider

1960’larda dede Turan Feyzioğlu’nun makam aracı en az yirmi yaşındaki Chevrolet SW iken, 2000’lerde torun Metin Feyzioğlu’nunki sıfır yaşında Volkswagen 2.0 TDI idi. Türkiye’nin makam aracı itibarı tam çözülmüşken nereden çıktı bu tasarruf tartışmaları

Dağlılar’dan Yaylacılar’a

Muhalefet zor, parti içi muhalefet daha zor, lidere karşı çıkmak ise çok çok zor ve de bir kişinin ne kadar keskin muhalefet yaptığı bir ölçü değil… Örneğin; bir bakanlık kaptı mı, partisinin en önde savunucusu olabilir!

"
"