15 Nisan 2021

Görücüyle mi evlenmeli?

Gençler niçin eski kuşak için geçerli olmuş standartlarla seçilmiş ve atanmış insanlarla bağdaşmak zorunda kalsınlar?

Türkiye'de gençlerin çoğu annelerinin, babalarının seçtikleriyle evleniyorlar. Konda şirketi, 2008'de ve 2015'te yapmış olduğu "Hayat Tarzları" araştırmasını 2018'de tekrarlamış ve ülkede, karşılıklı anlaşarak evlenenlerin çoğaldığını, ancak görücü usulüyle evlenenlerin hâlâ çoğunlukta olduklarını (yüzde 51) saptamıştı.

Bunun anlamı üstünde yeterince durulmamaktadır.

Anlatalım:

Sadece insanlar değil insana yakın maymunlar, hatta evrim zincirinin daha da ötesinde yer alan canlıların hem erkekleri, hem de dişileri, cinsel seçimlerinde çok sayıda ve kaliteli yavru üretmeyi amaçlarlar.

Dişiler için seçtiği eşin genetik kalitesi önemlidir: Damat adayı uzun süre yaşayabilir mi? Ona ve çocuklarına yeterince koruma ve destek sağlayabilir mi? Bu nasıl anlaşılır? Boyuna, bosunu, kaslarının gelişmişliğine bakar. Birçok yaratığın dişisi, kendisi için diğer erkeklerle giriştiği dövüşü kazananın gerçekten güçlü, kuvvetli yani sağlıklı olduğuna karar verir.

Erkek yaratıkların elden geldiğince çok sayıda dişiyle ilişkide bulunup genlerini bir sonraki kuşaklara bol bol aktarma dürtüleri, genellikle kaliteli yavru üretme dürtüsünün önüne geçer.

Hayvanlar genellikle böyle davranırlar ama insanoğlu ve kızı bazı başka göstergelere de dikkat ederler: Mesela erkekler evet, dişide çok çocuk doğurabileceğinin belirteçlerine yani genç görünmesine, (bölgeden bölgeye değişen) ideal kalça-bel oranlarına sahip olmasına, memelerinin belirgin olmasına ve yüz güzelliğine dikkat ederler ama bunların yanında, sevecenlik, zeka gibi nitelikleri de hesaba katarlar.

İnsanın dişisi, uzun boylu, kaslı, yapılı yakışıklı erkeği seçer ama bunların yanında adamın onu ve çocuklarını iyi geçindirebilecek imkanlara sahip olmasını, enerjik, zeki ve girişken olmasını da ister.

Adaylarda espiri yapma yeteneğinin güçlü olmasının her iki cinsi olumlu bir şekilde etkilediği de anlaşılmıştır. Adayların yaratıcı insanlar olmaları da tercih sebeplerindendir.* 

İnsanın dişisinde ve erkeğinde eskiden aranan bazı nitelikler zamanla önemli çapta değişmektedir. Mesela iyi yemek yapmasını bilmek artık gelin adayının benimsenmesinde önemsenen bir neden değildir.

Yeni kuşaklar, annelerinin, babalarının gençliklerinde damat ve gelin adayları için geçerli olan birçok özelliği aramamakta, bambaşka özellikleri yeğlemektedir.

Bu gerçeklerin ışığı altında, yeni kuşağın, bu çağ için geçerli olan tercihlere, standartlara uygun eş seçmelerini engellemenin çok yanlış olduğunu kavramanın zamanı gelmiştir. Gençler niçin eski kuşak için geçerli olmuş standartlarla seçilmiş ve atanmış insanlarla bağdaşmak zorunda kalsınlar?

Evlendirileceklerin, özellikle kızların çocuk yaşlarda başgöz edilmeleri konusunda ısrar edenler, insanların çıkarlarını doğru dürüst değerlendiremeyecekleri, istemeseler bile itiraz edemeyecekleri bir evrede eşleştirilmeleri için böyle davranmaktadırlar. Gençlerin yapması engellenen seçimlerde onların değil aslında ebeveynin çıkarları gözetilmektedir: Bunu da anlamalıyız!

Genç vatandaşlarımızın eş seçme ve seçilme haklarının bu şekilde gaspının sürmemesi gerekir. Bir kadının, bir erkeğin yaşamının en önemli kararlarından birini, belki de en önemlisini verme hakkının elinden alınmasına, bunun ülkenin vatandaşlarının çoğu için hâlâ geçerli olmasına seyirci kalarak demokrasinin nesine, neresine ne zaman varabiliriz biz?



* Miller GF (2003) The mating mind. New evidence that human intelligence and creativity evolved through mutual choice as genetic fitness indicators.Colloquim Lecture Presented for the dept pf psychology lecture series (Univ of Arizona)

Yazarın Diğer Yazıları

AKP, CHP'nin gerisinde kaldı; başka bir şey olmadı mı?

İktidarın ikinci plana düşmesi çok önemlidir ama iktidarın dayanağı olan, her fırsatta vurguladığı düşünce ve inanç tarzının etkisini yitirmesi çok daha önemlidir ve kalıcıdır

AKP artık birinci parti değil! Sonra ne olur?

Otoriter bir rejimden demokrasiye geçiş ne zaman sona erer? Bu sorunun cevabını vermek öyle kolay değil; demokrasiye yöneliş ile demokrasinin pekişmesi arasında fark var. Demokrasinin, bir kez varıldığında, sonsuza dek duvarlarındaki muhallebileri yalayacağımız bir cennet olmadığını da unutmamız gerekir; demokrasi daha çok Tokat'ın bazı yörelerinde oynanan omuz halayına benzer, alttakilerin omuzlarına basmış, keyifle oynayan kimseleri taşıyanlar yorulduklarında sona erer

İçen de, üreten de, sunan da mı lanetlik?

Düşüncelerimizin değiştirilmesi için yapılacak girişimlerde başlıca iki yol kullanılabilir: Bilimsel gerekçelerle desteklenen tartışmaya dayalı ikna yolu ya da önyargılar, semboller ve imgeler kullanılarak düşünceyi sınırlayan bir yaklaşım tercih edilebilir. Kişinin davranışını etkilemek için düşünceyi sınırlayan yöntemler değil, bilimsel gerçeklere dayalı ve müzakere ile sürdürülen demokratik bir ikna yolu yeğlenmelidir