Kırım Savaşı'ndan (1853-56) önceki savaşlarda gazeteler olanı, biteni önyargısız iletmek diye bir derdi olmayan rütbeliler tarafından gönderilmiş bilgileri aktarmakla yetinirlerdi.(1)
O zamanın şairleri de bu savaşların en görkemli felaketlerini bile kutsallaştırırlardı. Tennyson’un Kırım Savaşındaki "Hafif Süvari Alayı’nın Hücümu" konulu şiirinde şu bölümler yer alır:
"Sağlarında toplar / sollarında toplar / arkalarında toplar patladı… Öyle güzel savaştılar ki... atlar ve kahramanlar yiterken... Nasıl unutulur ?.. Şan olsun akınlarına / o hafif süvari alayına / o soylu altıyüz atlıya…"
Şiir güzeldi ama çok sayıda topuyla hazır beklemekte olan Rus mevzilerine doğru böyle bir saldırıya kalkmak, hataların en büyüğü idi ve o saldırıda altıyüz atlının tümü yitirilmişti.
İlk gerçek savaş muhabiri olarak bilinen William H.Russell, Kırım Savaşını Times gazetesi adına izlemişti: Onun, savaş boyunca hükümeti ve komutanları eleştirmekten çekinmemesi, adının kara listelere yazılmasına ve birliklerin güvenliklerine zarar vermekle suçlanmasına yol açmıştı.
Birinci Dünya Savaşı'nda milyonlarca insan ölmüş ve sakatlanmıştı. Oysa "O zaman tarihin hiç bir çağında görülmemiş boyutta yalanlar -bile bile- üretilmiş ve devletin çarkları gerçekleri bastırmak için çalışmıştı.(2)
İkinci Dünya Savaşında muhabirlerin ve şairlerin çoğu savaşları gerçek nitelikleriyle anlatmaya başladılar.
Mesela, Keith Douglas (1920-44) şiirlerinde bu savaşın yürekleri parçalayan yönlerini yansıtmıştır:
" İşte çukurunda bir makinelinin... kız arkadaşının resmiyle yatıyor… o kız bunu görse ağlardı / üzerinde nasıl kara sineklerin uçtuğunu / kağıtlaşmış gözünün üzerindeki toprağı / bir mağara gibi açılmış karnını" (Çeviren: Erdal Ceyhan)
Demek ki Kırım’a kadar savaşlarla ilgili haberler, kayıplar saklanarak, mağlubiyetler başarı olarak gösterilerek yansıtılırmış. Birinci, sonra ikinci dünya Savaşları derken tutumlar değişmiş. Bu gün eksikler, yanlışlar, ayıplar artık öyle kolay kolay saklanamıyor.
Peki ya biz? Biz neredeyiz?
Biz hâlâ Kırımdayız: Halimiz, ekonomi, siyaset, her yanımız perişan olsa bile sorumlu olanlara koçaklama yazan, güzelleme döşeyen hiç de az değil!
…Ama bizim de William Russel’lerimiz var. Biliyoruz: Bu maskaralık er geç sona erdiğinde biz bu karanlık zamanın uzun sürecek utancını, çok ağır koşullarda doğruları yansıtmış olan muhabirlerimizi anımsayarak ve kutsayarak hafifletmeye çalışacağız.