ŞEHİR TELLALI
Newyork-Londra-Roma |
FİL YAVAŞ YAVAŞ EŞLEŞİR
Şebnem Şenyener
Seks Şiirleri Antolojisine bakılırsa seksin anahtarı ritimdir. O ritmi tutturmak zordur, hem yapan, hem yazan bilir:”Fil, koca dev hayvan, yavaş yavaş eşleşir; bir dişi bulur, telaş yapmaz, bekler/geniş yürekler utangaç, birbirine ısınıncaya kadar, nehir kıyılarında bir yandan içer bir yandan gezerler, yavaş yavaş sertleşir...” Bu ritim Lady Chatterly’nin Aşığı romanıyla edebiyatta seks sansürünü kıran D.H. Lawrence’ın ritmi “Fil Yavaş Yavaş Eşleşir” adlı şiirinde. “Söyleme,bana zihin zihinle sarmaş dolaş, kalpler kalplerle değiş tokuş, ruhlar ruhlarla karşıkarşıya, rüzğarla rüzğar gibi, Ve malum parçalar birbirine girmiş, işte o vucutlarından olmuş iki öz öpüşebilir ..” Aşk Platonik Değildir şiirinde William Cartwright’ın ritmi. “Ani bir patlama:dev kanatlar çırpınıyor hareketsiz,sersemleyen kızın üzerinde, baldırları okşanırken,karanlık ağlarca, ensesini yakalamış ibiği, çaresiz tutuyor gögsü gögsünde. Nasıl da o kararsız parmaklar korku dolu bastırır, tüylü güzelliğe gevşeyen baldırlardan...” Leda ve Kuğu şiirinde W.B. Yeats’in ritmi de bu. Walt Whitman’ın ritmi “Vücut elektriktir şarkım” diye başlar aynı isimli şiirinde, on sayfalık destanda kadın vücudunun ayrıntılarını çizer. D.H. Lawrence devam eder; “Bir toplumda incir yemenin medeni yolu...” diye. Whitman geri kalmaz, “Bekliyor kadın, beni bekliyor. Herşeyi tam, hiç bir şeyi eksik değil. Ama seks yoksa herşey kayıptır, doğru adamın ıslaklığı gibi.”
Ritimler... o ritimlere genç adamlar danseder, kimlikleri belirsiz, uzuvları sert ... Genç kadınların memeleri diri, dudakları ıslak. Bakışları kurşun gibi ağır ya da kalçaları bakır bakır. Büyük Gözaltı’ında çoğunluk.
Cavafy ritmi vücutlarda yakalar; “vücutlar, ne kadar derinden sevildiklerini unutmaz, hangi yataklara yatırıldıkları gibi, bir de arzuların gözlerde parladığı anı.”
Ve tabii aşk şairi Ovid tutar unutulmaz o ritmi Amores’de:”Sıcak bir öğle sonrası, öğle uykusu vakti. Nefes nefese yorğun, yatağıma yayılmış uzanmışım baştan başa. Bir panjur kapalı, diğeri yarı açık, ve içeri sızmış ışık.” Tam bu esnada uzun saçlı Corinna, aynı zifafa giden bir Doğu kraliçesi edasıyla dinelir karşısında. Şair dayanamaz yırtar elbiseleri taa ki kırılıncaya dek kızın sahte direnci:”Sonunda bir parça iplik bile yok üzerinde, bedeni çırılçıplak kalınca karşımda, hiç bir yerinde bulamadım tek hata.Düzgün omuzları, nefis kolları(gördüm, onlara dokundum) avuçlamaya davet eden meme başları, düz bombesiz göbeği hatasız gögsün altında, kalçaların kavisleri muhteşem,sıkı taze baldırlar, ama neden tasnifliyorum ki bu ayrıntıları? Hiç bir eksik yok ise, her şeyiyle mükemmel.Ve yapıştırdım onun çıplak vücudunu kendime. Artık gerisini siz doldurun! Yorgun düşüp sonunda uyumuşuz yanyana, Yarap bütün öğle uykularıma sen böylesini bağışla!”
W.H. Auden benzeri bir ritime soyunmuş:”Bir bahar günüydü, bir gün, bir gün ki yatırmalık, hava soyunma odası kokuyordu, birgün ki ...” mısralardan bir genç oğlan sesi yükselir şairin kulağına: “Odama gelir misin?” Araba tamircisi. Ağzı emici, çenesi serttir. Yirmidördüne yeni girmiş, ismi Tomurcuk. Dört sayfa boyunca her ayrıntısı ile anlatır sevişme anını, utancı daha ilk satırında nefessiz bırakınca. Ve mastürbasyondan, üçlü ve grup seksine her türlü pozisyonda ritim tutturan yığınla şairden “Sessiz Harfle Hecenin Zifaf Gecesi”ne, “Koca Boynuzlama Savunması”ndan “Otel Odasının Hikayesine,” “Güneşin Karanlık Gecesi”nden, “Carmen”e, “Siber Zina”dan “Bitin Hikayesi”ne çeşitlenir ritim Antolojide ve nihayet Shakespeare’e varır: “Utanç müsrif, ruhu harcar boşuna, şehvet eyleminde şehvetle, Yalancıdır, kalleştir, susar kana ve cana, Vahşi, aşırı, hain, sert ve kaba; Keyfini çıkarmakta sabırsız fakat hemen tiksinir, Delice avladığı, öksesine girdi mi, Nefret eder delice: sanki yutmuş gibidir, Yutanları çıldırtsın diye konulmuş yemi, Hem kovalarken çılgın, hem ele geçirince, Delirir hem takipte hem ele geçirmede güya, elde etti, edecek, etmek üzere diye, Yaşanırken mutlu da üzgün erince sona, ilkin sevince çağrı, sonra bomboş bir rüya. Bunu bütün dünya bilir de tuhaf kimse anlamaz, insanı cehenneme götüren cenneti ayıplamaz.”
Tenin arsızlığına dair örneklerle dolu bu şiir Antolojisinin derlenme sebebi, Londra’nın “en gözde” edebiyat dergisi “Literary Review”a cevap niteliğinde. Derginin her yıl dağıttığı, yazarların korkulu rüyası “En Kötü Seks Ödülleri” yüzünden. Derginin 1993’ten bu yana “edebiyatta kötü seks yıldırmak amacıyla” dağıttığı, “Hayat Boyu En Kötü Seks ödülü”ne layık görülen John Updike dahil yazarlar arasında Norman Mailer,Tom Wolfe gibi isimler de var.
Derginin websitesinde En Kötü Seks başlığı altında: Philip Roth’dan, “Yeşil uzuv altında yatan muhteşem vücudun içine girip çıkıyordu, önce yavaş, sonra daha hızlı, daha sert, hızlandıkça sertleşerek... Bu hafif bir porno değildi tabii. Bu hani yatakta örtüsüz kalmış iki kadının birbirini öpüp sevmesi de değildi artık. İlkel bir şeyler vardı bunda. Kadın kadına bir şiddet,sanki odayı gölgeler doldurmuştu” satırlarını okumak mümkün. Amos Oz’dan: “Onu sıkıca tutmuştu kadın vücuduna bastırarak, keyif teknelerini okyanusa doğru yelken açtırmışçasına arkasından...” satırlarının bulunduğu parağraf “goncanın gizli yaprakları, ..üçüncü bir meme başını andıran labia.. utanğaç sincap... emerken aldığı keyfin haykırışları...” türünden ve daha yığınla benzeri ifadelerle bezeli.
Kısacası, aşk, sevda derdinde, biçar kalem. Bugüne dek, ölüm cezası, hapis cezası bile dinlemeyip sansüre başeğmemiş. Ölüm cezasının en önemli muhalifi, Bastille’de hapishane penceresinden “burada insanları öldürüyorlar” diye bağırdığı için tımarhaneye gönderilen, kağıt bulamayınca 37 günde 12 metrelik rulo kağıda karınca duası harflerle Fransız devriminin kanlı günlerini, devlet ve din kurumlarının insanlar üzerinde kurduğu, tamamen uydurulmuş, inanılamayacak, vahşi insanlık dışı hikayaleri “Sodom’un 120 Günü” ile kaydetmiş. Ve Dante’nin Yüce Komedisi, Giovanni Boccaccio’nun Decameron’unu ve Chaucer’ın Kanterbury Hikayeleri geleneğinde, korkuya inananlara kendi öz adı Sadizmi bağışlamak pahasına okunması imkansız bir gotik çıkarmışsa, Literary Review dergisinin 22 yıllık En Kötü Seks Ödülü ile yılar mı hiç? 2014 listesinde finale kalan yazarlar arasında Haruki Murakami, Richard Flanagan arasından “elleri memelerimi okşadığında...” diye başlayan satırlarından ötürü ödülü alan Ben Okri oldu. Başladığı hızla giderse 2015, En Kötü Seks finalinde “Sodom’un 365 Günü” dahil bu geçmişi utandırmaz yeni adaylarda çıkaracaktır şüphesiz.
www.sebnemsenyener.com