19 Temmuz 2015

Sessiz

Mable Norman'ın hayatını öğrendim, hem Türkiye devletinin internette ona uyguladığı sansür ve 'uygunsuz' damgası sebebiyle

ŞEHİR TELLALI

Newyork-Londra-Roma

 

 

Meraklı biriyim. Yine de günün birinde Mable Normand’ın hayatını öğrenmek zorunda kalacağım hiç aklıma gelmezdi. Çocukluğumun en önemli yıllarında yedi yaşına kadar en büyük eğlencem ailemizdeki diğer çocuklar ve mahalle arkadaşlarımızla toplanıp babamın süper 8 mm film makinasından bize gösterdiği sessiz filmler olduğu halde.  İzmir’de yaz gecelerinin eğlencesi açık hava sinemaları ve tiyatroları iken kış gecelerinin eğlencesi evde salona asılan beyaz perdede Hollywood’un babamın çocukluk yıllarında ürettiği sessiz siyah beyaz komedi filmleriydi. Yine de merak etmedim Mable Normand’ın kim olduğunu.

Babamın Kemeraltı’ndan kiralayıp eve getirdiği, sonra hafta boyunca bize defalarca  seyrettirdiği filmlerde birbirinin kafasına vurup, çelme takan, ya da çamaşır leğenine düşen, ya da baştan aşağı boyaya bulanan, merdivenlerden yuvarlanan, dev saatlerin akreplerinde sallanan, çamurlara batan adamlar, şemşiyeleriyle uygunsuz adamları döven kadınlar, camlara taş atan afacanlar, polisle kovalamaca oynayan muzurlara kasıklarımızı tuta tuta güldüğümüz halde. Eskiliklerinden sinema makinasının lambasının sıcağına dayanamayıp arasıra beyaz perdede sepia köpüğü halinde donup yanmalarına da gülerdik o filmlerin, Charlie Chaplin’e, Şişko Arbuckle’a, Lorel ve Hardy’e. İşte o muhteşem komedilerin kadın yıldızı Mable Normand en az onlar kadar güldürürdü bizi. Siyah beyaz nostaljiyi böyle gülerek öğrendiğimiz halde. Şimdi hala, bazı kahvelerin duvarlarında, ya da Youtube’da ailemizin genç kuşaklarına göstermek üzere yeniden aynı filmleri seyrettiğimde beni eskisi gibi güldüren büyük gözlü, gavroş şapkalı Mable Normand’ın hayatını gelip gelip de şu anda öğrenmek zorunda kalacağımı tahmin edemezdim.

Mable Normand, 1895 ile 1930 arasında yaşayıp, otuzbeşinde biten kısacık hayatında Charlie Chaplin’i Hollywood’a kazandırdığı gibi, kendine ait bir film şirketi sahibi, yönetmenlik ve senaryo yazarlığı yapan komedyen. Yirminci yüzyıl başında siyah beyaz komedinin en önemli yıldızlarından biri. Keystone Stüdyolarını Mack Sennett ile birlikte kuran kadın. New York doğumlu. İrlanda asıllı bir anne, Fransız Kanada’lı bir babadan. Babası marangoz. Yoksul bir işçi ailesinin çocuğu olarak büyümüş. Babası sette marangozluk yaparken film dünyasına girmiş. Önce posta kartlarına pozlar verdiği sırada Mack Sennett ile tanışmış. Dostlukları onları Californiya’ya taşımış. Orada Keystone filmlerinde Sennett’in Charles Chaplin, Roscoe Arbuckle, Oliver Hardy, Stan Laurel ve  Boris Karloff gibi devlerinin yanında siyah beyaz sessizin bir numaralı kadın yıldızı haline gelmiş. Yönetmen William Desmond Taylor, Chaplin’e film ve komediyi öğreten ancak kokain alişkanlığı gibi bir zafiyetten mustarib bu muhteşem kadına sırılsıklam aşık olmuş. Onu kitaplara olan ilgisini kullanarak baştan çıkarmış. Arasıra hafızası silinen bu tuhaf yönetmen 1 Ocak 1922 gecesi akşam 7:45 civarında, Mable Normand’ın limozinine binip ona öpücükler göndererek evden ayrılmasının akabinde öldürülünce cinayet şüphesiyle sorgulanmış. Hollywood’un hala aydınlanmamış en büyük cinayetlerinden birinin şüpheliler listesinde Rudolf Valentino ve Sennett’le birlikte girmiş. Bu cinayetten iki yıl sonra Normand’ın şöforü Normand’a ait bir silahla petrol milyarderi, amatör golfçü Courtland S. Dines’ı yaralayınca işler daha da sarpa sarmış. Dines’ın Taylor’ın kapı komşusu olması Normand’ı ve Taylor cinayetini yine manşetlere getirmiş ve ona sinema yolunu tümüyle kapamış!  

Normand’ın hayatı, rol arkadaşları ve sessiz filmlerin yönetmenlerinin hayatlarından farksız. Aynı sahneledikleri hikayelerdeki gibi nefes keserken insanı oyuncuların başlarına gelen kötü tesadüflerle güldürmeye alıştıran polisiyelere benziyor . En başta Charlie Chaplin. Setlerinde tanıştığı genç kızlarla ilişkileri nedeniyle Rus asıllı yazar Vladimir Nabokov’un “Lolita” adlı romanına ilham kaynağı olan Chaplin, Hollywood’un halen aydınlanmamış en büyük muammasında baş rolde. Sinemada kovboy filmlerinin “baba”sı ünvanına sahip İngiliz asıllı Thomas İnce’in zamansız ve sebebi bugün hala karanlıkta kalan ölümündeki ilk şüpheli Chaplin. İnce’in Hearst’ün yatında Hearst’ün sevgilisi Marion Davies hakkında Chaplin ile şiddetli bir tartışma sonrasında ölmesi, Chaplin’i şüpheli durumuna düşüren olay.

Chaplin’in evsiz serseri karakteri için pantalonunu kullandığı yakın arkadaşı aktör “Şişko” Arbuckle’da sessiz film çağının cinayetle yargılanan aktörlerinden. 1921’de San Francisco’da bir otel odasında verilen bir parti sırasında saldırdığı sessiz sinema yıldızı Virginia Rappe’in o partide ölümü Arbuckle’I cinayet sorgusuna getiren skandal.

Marx Brothers, Laurel ve Hardey, ayrıca Buster Keaton’la çalışan, “Dondurma Sarışın" lakabıyla tanınan Thelma Todd’dan bunlardan biri. Bir gece klübünün de sahibi. O yüzden başı ganster “şanslı” Luciano ile dertten kurtulmadığından sonunda kendi arabasında karbon monoksitten zehirlenmiş halde ölü bulundu. Arabadaki kan izleri, cesedin etrafı çamur arabanın içinde temiz pabuçlarla bulunması cinayet şüphesi uyandırdı. Nihayet Todd’un erkek arkadaşı Roland West cinayeti bir arkadaşına itiraf etti, Muhtemelen Lucky ile olan dostluğu sayesinde yargıdan kurtulan West’i Hollywood topluluğu sinemada kariyerine son vererek cezalandırdı.

Aynı yılların sinemasında “sarışın bomba” lakabının sahibi Jean Harlow var sırada. 1911-1937 arasında yaşıyan, noir’ın sembolü Jean Harlow. Babası mafia bağlantılı bir ganster. 17 yaşında çekilen çıplak fotograflarıyla perdeye gelen Harlow’un hayatı kürtajın yasak olduğu o yıllarda nişanlısından peydahladığı çocuğu aldırmasıyla baştan skandala gömüldü. 5 Eylül 1932 günü, evlenmelerinden bir kaç ay geçmeden kendinden 22 yaş büyük ikinci kocası Hollywood entellektüeli Paul Bern, Harlow’un parfümüyle yıkanmış halde yatak odasındaki aynanın önünde başına sıktığı bir kurşunla intihar etti. İntihar sebebinin cinsel kifayetsizliği olduğu belirlendi. Harlow’da fazla yaşamadı bir kaç yıl içinde böbrek yetmezliğinden öldü.

Olive Thomas da aynı yıllarda eşiyle balayında iken Paris’te alkol ve kokain etkisinde eşinin haplarını “yanlışlıkla” yutunca hayatını genç yaşında kaybeden sessiz film yıldızlarından.

Mable Normand’ın hayatını araştırınca,gördüm ki çocukluğumun kahramanları bütün sessiz sinema yıldızlarının hayatları da, kış gecelerinde salonumuzdaki beyaz perdeden izlediğim maceralarına benzeyen, birbirinden heyecanlı traji-komik polisiyelerden ibaret.

Üstelik bütün bunları Türkiye devletinin İnternet’te Mable Normand’a uyguladığı sansür ve “uygunsuz” damgası nedeniyle öğrendim. Öğrendiklerimden Mable Normand’ın niçin Türkiye internet sansürü kapsamına alınmış olabileceği sorusuna, traji-komik olasılıklar dışında bir cevap bulamadım. Sansür sessiz filmlerin yıldızlarına ait muammalar zincirine bir yenisini daha ekledi. Zavalllı karakterlerin başlarına gelen felaketleri sahneleyerek güldürmeye alıştırdıkları bu yazının yazarı sadık seyirciyi  de eskisi gibi güldürdü.

 

www.sebnemsenyener.com

Yazarın Diğer Yazıları

Geçmişte yaşanmayana özlem

Hâlâ Portekizce’den bir türlü başka hiç bir dile tam çevrilemeyen, “saudade"...

Geleceğin hatıratı

"Gazeteler iflas etti, hükümetin propagandacılarıyla dolduruldu, muhabirlik tamamen manen ve malen çökertildi, her şey reklama indirgendi"

Bir intiharın anatomisi: Yollar, köprüler, barajlar, metrolar

Garcia, Peru’da hem büyüyen ekonominin hem de çöken ekonominin mimarı.  Bir zamanlar Peru’nun JFK’si (Kennedy’si) umudu iken sonu tarihe Odebrecht kurbanı lakabıyla yazılan adam.