ŞEHİR TELLALI
Newyork-Londra-Roma
|
Tiyatroya hayatımdaki en büyük tutkum diyebilirim, müzik de öyle. Ama Broadway müzikali meraklısı değilim. “Neşe Evi”ni, başrolünde sesine hayran olduğum bir yakın dostum oynadığı için görmeye gittim. İyi ki de gitmişim. Başlar başlamaz, sahne ışıkları karardı. Sahnenin ortasında büyük bir delik açıldı, içinden kocaman bir tabut yükseldi. Mekan cenaze evine dönüştü. Bunun neresi “neşe evi” diye düşündüğüm sırada, aniden neşe dolu bir müzik aydınlattı salonu. Yaşları 5 ile 11 arasında değişen üç çocuk oyuncu, tabutun üzerinde, o yaşa ait hayat dolu enerjiyle, muhteşem bir dans ve şarkı gösterisi yaptılar. Dimdik uyandırıverdiler gün yorgunu, gevşemeye niyetli uykulu seyirciyi. Oyun boyunca rollerini sahnedeki büyükleri gölgede bırakacak derecede birbirinden muhteşem gösterilerle sürdürdü çocuk oyuncular. Büyüklerin cesaret edemeyeceği replikleri, şarkıları ve bütün bunlara eşlik eden dansları, rahat, kendinden emin, duygu yükünü eksiltmeden ve aksatmadan sahnelediler.
Hiç beklemediğim anda New York’un uzun süredir taş yüreğine gömdüğü o özgür sesini duydum yine. Şehir pırıl pırıl rengarenk neonlarıyla göz kırparak döndü Broadway’de, “bir heykelden ibaret değilim” diye.
Neşeli demek kolay değil “Neşe Evi”ne. Baş rolde Allison. Bir üniversite kitapçısında lezbiyen olduğunu anladığı anla başlayan kimlik yolculuğu konu. Allison’ın annesi ve kardeşleriyle ve özellikle de babasıyla ilişkisi üzerine kurulu oyun. Aile ve toplumsal baskının, doğum ve ölümün evrensel diliyle örülü, karikatür sanatının özü ve bir Broadway müzikaline dönüşümü hakkında. Genç bir çizgi romancının aniden ölen babasının sırlarından yola çıkarak kendisini ve ailesini, dolayısıyla sanatını anlaması üzerine bir özgeçmiş hikayesi. Neşe Evi karikatür romancı Allison Bechdel’in 2006’da yayınladığı kendi hayat hikayesi.
Çocukların gözünden ve müziğinden, cenaze levazımatçısı bir babanın kendi cinselliğiyle olan sorunları, anne ve baba arasındaki ilişkinin yorumu, ayrıca babanın rüştüne ermemiş oğlan çocuklarıyla nasıl düşüp kalktığına dair bir itiraf. Genç Allison’ın, daha rüştüne ermeden, koleje başlar başlamaz, karşısına çıkan lezbiyen arkadaşı sayesinde, çocukluğunda bir türlü anlayamadığı kimi duygularını isimlendirmeyi, aşkı ve sevmeyi dolayısıyla sanatı öğrenmesi üzerine.
Hayatı, canlı haliyle, yaşandığı yerden anlatan hikaye New York’ta, ilk olarak, iki yıl önce off-Broadway’de sahnelendi. 2014’de hem de on yaşındaki oyuncusu “En İyi Gösteri Sanatı” Obie ödülünü alınca Broadway’in düzenli yıllar sürecek oyunlarından biri oldu. Bu yıl sadece 2015 Tony En İyi Müzikal ödülü değil, Tony En İyi Müzikal Kitabı ve Tony En İyi Orijinal Beste ödülünü de aldı.
İsmini “cenaze” evinin “neşe” anlamına gelen ilk hecesinden alan oyunun özü dile, mitolojiye ve edebiyata göndermelerle dolu bir çalışma. Çizgi romandan sahneye uyarlanışı da başlı başına bir macera. Her oyunda seyirci yorumlarıyla yeniden yazıldığı gibi, bugün orijinal çizgi romandan kalan tek görüntü oyun posterinden ibaret. Arada, bir de hayatı marjinal diye etiketleyip reddederek sansür etmeye kalkanlarla mücadele var. Oyun New York’ta ödüller kazanırken, Amerika’nın pek çok yerinde kütüphanelerde raflardan indirildi, mali yaptırımlarla engellenmeye çalışıldı. Halk kütüphanelerinin raflarına, liselerin okuma listelerine yeniden girebilmesi için oylamalar ve tartışmalara neden oldu. Oyuncuları, tartışması, ödülleri, yeniden yazımları, müziği ve seyircileriyle Broadway’e klasik bir yunan tiyatrosu işlerliği kazandıran oyunun ilk yurt dışı durağı Filipinler olacak 2016 sonunda Manila’da sahnelendiğinde.
www.sebnemsenyener.com