New York-Londra-Roma
ŞEHİR TELLALI
|
Adalıların konuştuğu bir Cenova lehçesi olan Tabarkino’yu öğrenirken Cenova’nın benim doğduğum yerlerin vaktiyle hakimi büyük bir süper güç olduğunu da öğrendim.
Akdeniz’de hakimiyetini sürdürebilmek için Orta Çağ’ı rakibi Venedik ile mücadele içinde geçiren, Marco Polo’yu hapse atan, Avrupa’ya veba saçan, Berber kıyılarında barınan korsanlarla savaşarak İspanya’yı haraca kesen, ve Atlantiğe Christopher Columbus’u veren deniz ülkesi Cenova tarihi bugüne ışık tutan yığınla ipucuyla dolu.
Cenova, Sakız adasını 13. yy’dan 16. yy’a dek Akdeniz’de kendine merkez liman haline getirdiğinde Akdeniz korsanların cirit attığı bir dünya.
Korsanlık o tarihlerde zaman zaman dönemin egemen gücünün emrinde resmi, zaman zaman da güce karşı bir tehdit. Öyle olmasına rağmen, korsanın kim olduğunu anlayabilmek imkânsız. O vakitte ticaretin önemli bir parçası oldukları gibi korsanlar, egemen güç emrindeyken sanki bir güvenlik kuvveti deniz gücü olarak isimlendiriliyorlar.
Cenovalılar Akdeniz’i korsanlardan temizleme mücadelesi verdiklerini ilan etmelerine rağmen, ve Akdeniz’deki güçlerin sempatisini bu faaliyetleriyle kazanmalarına rağmen oyunu korsan kurallarına göre oynamakta büyük hüner geliştirince gerçek bir süper güç haline dönüşüyorlar Akdeniz’de.
Korsanlık yapanları cezalandıran yasalar mevcut iken hem de. Üstelik korsanlığın cezası ağır. Yakalandığında korsan kaptanı asılarak ölüme, gemideki adamların sağ ellerinin kesilmesine mahkûm eden yasalara rağmen, halk arasında korsanlara destek veren protestolar olduğunda korsan liderlerinin serbest bırakıldığı durumlar da mevcut. Korsanlık Akdeniz’le öyle iç içe geçmiş bir kültür ki Akdeniz halkı Cenova’nın korsanlarla mücadelesinde mevcut yasaların fazla ağır olduğu görüşünü de rahatlıkla ifade edebiliyor.
Akdeniz o tarihlerde korsanlıkla zengin olan, sonra bu refahı devlet ile koruyan önemli bir tabaka üretiyor.
Bunların arasında ünlü bir Cenovalı balıkçı hikâyesine takılıyorum. Enrico Pescatore, Balıkçı Enrico. 1205’de kendine Malta Kontu lakabını yakıştırdıktan sonra Konstantinopolis’e gitmek üzere yola çıkan Venedik donanmasından bir kaç tanesine el koyan Balıkçı Enrico akabinde Lübnan kıyılarını yağmalayınca, Trablus kontu Cenova’ya limandaki ticaret haklarını teslim ediyor koşulsuz. Böylelikle Cenova halkı balıkçı Henry’e bir halk şarkısı armağan ediveriyor hemen: “hem bonkör, hem cesur hem de cengaver, Cenova’nın yıldızı denizde karada düşman durma kaç ya da hep ürper.”
Cenova’nın korsanlarla alış verişinin en güzel örneği Enrico Pescatore hikâyesi. Ticaret yasaları kurulmaya başladığında havadan önce deniz gücü geçer akçe iken iş dünyası kurallarının çapasının korsanların sarp kayalarına nasıl takıldığını örnekleyen hikâye.
O gün bugündür değişmeksizin...
www.sebnemsenyener.com