ŞEHİR TELLALI
Newyork-Londra-Roma
|
Büyük gözaltının çocuklarıyız biz. Kimi 80’ninde, kimi 70, kimi 60, kimi 50, kimi 40 ve kimi 30... Büyük gözün hep gözaltında tuttuğu çocuklar! Büyük göz ya da büyük abi nerede ne fark eder? New York, ya da Moskova, İzmir ya da Londra. Büyük gözlerimizle bakıyoruz birbirimize. Kimimiz boks seyrediyor spor yerine hala.
Çetin Altan’ı babamdan öğrendim İzmir’de. 13 yaşında onun “Büyük Gözaltı” kitabını, babamın gözüne girmek için okuma ödevi olarak seçip özetledim diye sınıfta edebiyat dersinden ikmale kalan tek öğrenci bendim. Bir koca yazı, saray yıkıntısı okulda, korkunun gölgelerde cirit attığı yatakhanede geceleri yapayalnız, gündüzleri ise bomboş sıraların ortasında edebiyat ögretmenimle teke tek geçirdim o yüzden.
Çetin Altan’ın öldüğü gece, Manhattan’da 42. Sokak ile 5. Caddenin köşesinde dünyanın en görkemli “Halk Kütüphanesi”ndeyim. Orhan, son kitabını tanıtmak üzere Mısırlı feminist yazar Mona’nın konuğu.
Halk Kütüphanesi, Bryant Park’ın içinde, endamına yaraşan bir sonbahar kıyafetinde. Çevresini donatan ağaçlar kızıl kırmızı, saman sarısı, bordo, patlıcan moru. Güzel sanatlar stili binanın bitişiğindeki teras bahçeler, cam köşkler, bu meydana adını veren, kölelik karşıtı New York Post gazetesi köşe yazarı William Cullen Bryant’ın özgürlük sembolü bronz heykelini çoşkuyla kuşatmış. Sonbahara aldırmadan uzayıp giden yazın serin akşam saatleri. Alacakaranlıkta pırıl pırıl parlıyor kristaller. Yüce fıskiyeler kuvvetle fışkırıyor. Ve binanın çevresini kuşatan kuyruktakileri hop hop yerinden zıplatıyor el büyüklüğündeki sıçanlar, bacakların arasında kovalamaca oynayarak. New York eski günlerdeki gibi.
Gazete haberi uzayı seyreden büyük göz Kepler’i anlatıyor. Dünyadan 570 ışık yılı uzaklıkta, Virgo güneş sisteminde yaşanan kozmik bir dramı izliyor Kepler’in gözleri. Dünyaya benzeyen bir gezegen, ölen bir yıldızdan kaynaklanan büyük güçlerle paramparça parçalanmakta. Dünyanın muhtemel sonunun da böyle olacağını düşünen astronotların gözlemine göre: “Ölen yıldızın yakınındaki küçük gezegen her saniye 10 milyon kilo kaybederek yok oluyor!” Virgo güneşinin ölüm sebebi, üzerindeki nükleer reaksiyonları ateşleyen hidrojenin bitmesi. Ölünce 100 ile 200 katı genişleyerek çevresindeki güneş sistemini yok eden bir “kızıl dev” olacak. Ardından iyice küçülüp her şeyi içine çekebilecek kuvvette bir “beyaz cüce”ye dönüşecek.
5 milyar yıl sonra bizim güneş sistemimizin akıbeti de Virgo’nun aynı. Güneşe yakınlığı nedeniyle dünyanın sonu da, şu an parçalanmakta olan o gezegenden farksız. Dünya kızıl devden kurtulsa bile beyaz cücenin çekiminde parçalanıp un ufak bir toz bulutuna dönüşecek. Manzara, uzayın tahminlerden çok daha vahşi, şiddet dolu bir ortam olduğuna dair ilk ipucu.
Deniz yıldızları nedeniyle denize uzayın aynası diye bakardım çocukken. Yıldızın tam ortasındaki kocaman gözü ve kollarının kıvrım kıvrım hareketini saatlerce izler, o ne görüyor acaba diye merak ederdim. Uzayda alev alev yanan aksini mi? Uzayı mı yansıtıyor dünya, dünyayı mı yansıtıyor uzay... Kızıl dev beyaz cüce, Virgo mu bize bakıyor yoksa, biz mi Virgo’ya?
www.sebnemsenyener.com