ŞEHİR TELLALI
New York - Londra - Roma
|
Bisiklete çırılçıplak binebilmenin denize çırılçıplak girebilmek kadar rahatlatıcı olduğunu geçtiğimiz cumartesi öğrendim. Çıplak Gezi’de. Londra’da.
Çıplak ayaklarım pedalları çevirdikçe, kadife yazın havası bağrımı serinlettiğinde. İnsanı sarıp sarmalayıp boğazlamaya kalkan, giysilerimiz saklamasa bile hiç bir göze görünmeyen o sımsıkı düğümleri deniz gibi çözdüğünde rüzgar. Üstümde ne varsa her şeyi çıkarıp, güpegündüzün orta yerinde genç yaşlı, kadın erkek, sağlam, özürlü, çoluk çocuk benim gibi yığınla çırılçıplağın arasına katıldım ben de. Londra’yı çırılçıplak dolaşmaya çıktık hep birlikte bisikletle.
“Çıplak Gezi”nin 2004’den beri çeşitli şehirlerde düzenlendiğini bildiğim halde bugüne dek katılma fikrini ne aklımdan ne kalbimden geçirmemişim. Her gün bisikletle gittiğim kütüphane yolunda, Regent sokağında yoğunlaşan trafiğe, ciğerlerimi dolduran egzoz gazına rağmen. O kirliliğin simgelediği, her gün yaşadıklarımıza, her gün şahit olduğumuz insanın insana ettiğine, gördüğümüz, duyduğumuz onca dayanılması imkansız gerçeğe rağmen.
Çırılçıplak kalbimi yanıma alıp da uyandığım o sabaha kadar.
Hava Londra’da nadir bulunan, ılık, kadife bir yaz havasıydı. İnsanın içini gıdıklayan hafiflikte. Kuşlar cıvıl cıvıl tadını çıkarıyorlardı sabahın. Bir şarkı takıldı dilime. O an, yataktan kalktığım gibi, yalın ayak, başı kabak, evin önünde parkında duran ve şehre onları kazandıran eski Londra belediye başkanı, (şimdi dışişleri bakanı) Johnson’ın adıyla anılan “Boris” bisikletlerinden birini aldım. Meydanda çıplak bir kaç genç vardı. Bisikletlerin önünde de yaşını başını almış, saçı sakalı beyazlanmış bir grup duruyordu çırılçıplak. Kimseyi şaşırtmıyordu giysisiz dolaşmak. Ya da tipik İngiliz serinkanlılığı içindeydi geri kalan insanlar. Başını çevirip de şaşırmış görünen kimseyi görmedim sokaktakilerin arasında.
BBC’nin önünde biriken diğer çıplak bisikletlilerin arasına karıştım kolaylıkla. Hiç bir terslik yaşamadan. Kimileri vücut sanatını sergiliyordu yaratıcı bir sanat hareketi olarak. Kimileri çıplak bir müzik peşindeydi, çıplak sesleri karıyorlardı yeni melodilere. Bisikletli sokak tiyatroları sahneliyordu kimileri. Çeşit çeşit bisikletler vardı, kimi eksik vücutlara destek olan, kimi tekerlek akrobasisinde ustalara yarayan.
2004’de 28 şehirde, on ülkede, dört kıtada başlayıp bugün 74 şehrin, 17 ülkenin katıldığı bir olay “Çıplak Gezi.”
Platformunda kimi petrol bağımlılığını yeren, otomobil bağımlığına baş kaldıran, çevreci, kimi durmadan makaslanan sağlık sigortasını protesto eden, kimi bisiklet kullanıcılarına daha rahat yollar yapılmasını isteyen, trafik sıkışıklığına itiraz eden, çevre sağlığından yana olanlar var. Kimi zararlı gazlar sayesinde iklim değişikliğini yeren, kimi dünyanın dört bir yanında özgürlükleri kısıtlayan diktatörlere, politikanın belden aşağılığına karşı. Kimi Brexit’e karşı Avrupa Birliğinden yana. Kimi kraliçeye, kimi hükümete, kimi savaşa, kimi art niyete, kötülüğe karşı. Sevgi, kardeşlik ve barış için çırılçıplak bir kalbin simgesi Çıplak Gezi.
Cinselliğin öne çıkarılmadığı yaratıcı bir çıplaklık denizi kalabalığı.
Bisikletlerin tekerlekleri kaydırdıkça üzerlerindeki vücutları aktı ten ten, beden beden bir nehir. Londra sokaklarından Thames’e doğru coşarak. Bir çocuk kadar özgür, yaprakları savrulan ağaçlar gibi tek tek ve bir orman kadar yoğun, kardeşçesine.
www.sebnemsenyener.com