16 Şubat 2012

28 Şubat belgeselinin boş zamanda hazırlanmadığı anlaşıldı

Bu not yazacağımı duyurduğum ikinci yazıyı bekleyenler için...

 

 
Sevgili okur,
 
Bu not yazacağımı duyurduğum ikinci yazıyı bekleyenler için;
 
İlk yazı, bir belgeselde hakkı yenen, hiçe sayılan. Emeklerinin üzerine büyük bir pişkinlikle oturulan  ben ve bizlerin isyanıydı. Yazı sonrası okur/izleyicilerden, meslektaşlarımdan  ve gazetecilik sektöründen aldığım/ız bütün olumlu mesajlar için teşekkür ederim.
 
Benim/bizim için maksathasıl oldu. O belgeselin “boş vakitte” hazırlanmadığı/hazırlanamayacağı sanırım anlaşıldı. Dönem belgeselleri uzun araştırmalar, ayrıntılı söyleşiler, yorucu görsel tasarımla gerçekleştirilebilir. Çok emek ve  bilgiyle harmanlanır. 
 
Örneğin Mehmet Ali Birand kendisiyle yapılan söyleşilerde farklı zaman dilimleri vererek, bu belgeseli 2 ila 3.5 yıl aralığında (!) hazırladığını iddia ediyor. O halde 2 Ekim 2007 tarihinde vefat eden Yıldırım Aktuna’nın nasıl olup da bu belgeselde söyleşi verdiğini soran bir izleyiciye yanıtı sadece biz verebiliriz:  “Çünkü o söyleşiyi yapan bizdik.”
 
Bir belgeseli özel kılan, kullanılan dil, belgeselin omurgasını oluşturan akışı ve binlerce saatlik söyleşiler arasından hangi paragrafın seçildiğine ilişkin özendir.  Kanıtlarız. Bunu yapan da bizdik. 
 
Dolayısıyla belgeseli 7 yıl boyunca hazırlayan bir grup insan, “nasılsa gittiler ya da gitmeseydiler” vurdumduymazlığı, pervasızlığı ile yok sayılan ve emeklerine saygı duyulmayan o anlayışı teşhir etti/k.
 
Devam etmem halinde, bu polemiğin bir ego yarıştırmasına dönüşeceği eleştirilerinden korkarım. Amacımız bağcıyı kendi vicdanı ile baş başa bırakıp, üzümü yiyen izleyiciye “o asmaları biz diktik, biz suladık, biz koruduk, biz geliştirdik ve hasadını yaptık” diyebilmekti. Umarım sizlerde de bu duygu uyanmıştır.
 
Şimdi bırakalım kamu vicdanı ve hakkımızı arayacağımız yargı konuşsun. Sonucundan sizleri de haberdar ederiz.
 
Son söz olarak, hiç kuşkusuz hakkım(ız)da haksız, yersiz, gerçek olmayan ve hala emeğimizi hiçe sayan bir duruş sergilenirse mutlaka cevabı vardır ve alacaktır.
 
 

Yazarın Diğer Yazıları

Eleştiri iyi bir şeydir

Yapıcı eleştiri, değişimi tetikler. Bunu yapmak her Beşiktaşlının görevi olmalı. Bir başka görev ise hiç kuşkusuz geçişte yaşanan olumsuzlukları unutmamak olur

Çan çaldı: Beşiktaş şimdiden şampiyonluk iddiasını yitirdi!

Ligi yine ezeli rakipleri domine edecek, Beşiktaşlıları bu defa Türkiye Kupası da tatmin etmeyecek

Çanlar kimin için çalıyor?

Son bir yılda dört hoca değiştirmiş ve hâlâ aynı suda yıkanan Beşiktaş gerçeğini unutmadan, çanların sesini beklemek lazım. Kimin için çalacağı o zaman netleşecektir

"
"