Sevgili üstadım Ahmet Altan İnsanların kapı aralıklarında, kendi aralarında, kulislerde, fısıltı halinde konuşulan şeyleri açığa çıkardığınızda, işte bu dergici haberciliğidir der…
Tabii bu habercilik için dediği…
Ben ise yine ulaşım araçları, üniversite amfileri, okul bahçeleri, sokak, dost sohbetleri ve işyerinde yani her yerde konuşulan ama bir türlü kimsenin sesli ifade etmediği, yazmadığı, konu etmediği bir konudan bahsedeceğim…
Üstelik hepsinde sinirlenerek, öfkelenerek, küfür bile ederek, dahası neredeyse izlediği TV aygıtını evin penceresinden sokağa atma derecesinde infial halinde olmalarına rağmen, her nedense gazetede yazmayarak, radyodan seslenmeyerek, TV’den (herhalde) konuşmayarak konu etmedikleri bir konu…
TV EKRANLARINDA REKLAMLAR İŞKENCESİ…
Tamam, özel TV’lerde devlet kanalına kıyasla daha çok reklam olacak, orada sorun yok…
Devlet, resmi TV kanalları devletten sübvansiyon ve bütçe alır, özeller ise amiyane tabirle kendi yağlarıyla kavrulmaya mahkûmlar, adı üstünde özel kanal çünkü…
Sorun nerede biliyor musunuz? Sadece bugünkü, bu yani tv ekranlarında reklamlar meselesi değil, genel olarak söyleyelim…
İnsanlara, aptal yerine konulduklarına dair bir algı oluşturuluyorsa, işte sorun oradadır…
İnsanları kandırıldıkları, onları salak yerine koyulduklarına dair bir algı yaratırsanız, ciddi bir sorunun doğmasına neden oluyorsunuz demektir…
TV kanalının, ilerleyen saatlerde o günün ve ilerleyen günlerde hangi dizi, hangi programın olacağına dair tanıtım görselleri başka, ticari amaçlı reklamlar başka…
Bir (1) Reklam ibaresini görüyorsunuz, ha tamam, sadece bir tek reklam gösterilecek, dizi (veya film ya da başka program) devam edecek diyorsunuz ki Tanrım o ne? Bir Reklam’dan sonra o kanalda ilerleyen saatlerde hangi programlar var görsellerini izliyorsunuz, o da bittikten sonra bu kez ilerleyen günlerde hangi programlar olacağına dair görselleri izliyoruz ve sonunda baştan başa bir reklam furyası daha iyi mi?..
Ne oldu, şimdi (sadece) bir tek Reklam mı izlemiş olduk?
Dizi ya da film seyrederken pat diye reklamlar girecek girmesine anladık…
Kaç defa?
1,2, 3, 4?
Bir film ya da dizide kaç defa izleyicinin dikkati dağıtılır yahu?
Her bir reklam arası, kaç dakika sürer?
Sonunda, şimdilik adlarını vermeyeceğim, özellikle bazı büyük kanalların önüne TV kutularını ama on binlerce koyup, bir güzel çalışmanıza engel olmamızı mı, sizleri rezil etmemizi mi istiyorsunuz?
Balın açıkça söylüyorum…
Yakın geçmişte Gezi’de gördünüz…
Yapar mıyız, yaparız…
İsterseniz, bu yazdıklarımı hiç kale almayın ve deneyelim, yapar mıyız, yapmaz mıyız diye?
Şu kadar dakika sonra dizi (ya da film veya program) başlayacak ibareli ve saniye-saniye geri sayan bir saat göstergesi koyuyorlardı bir zamanlar…
Bakın, bu her zaman konulmuyor, konsa dahi hemen koyulmuyor; reklama veya kanalın ilerleyen saat veya günlerde hangi programların olacağına dair görsellere geçilir geçilmez, bu saatçiğin görülmesi gerekiyor…
Ben, özellikle reklamları izlememeye çalışıyorum, dizinizin – filminizin – programınızın ortasından pat diye girip, kaç dakika süreceği belirsiz bir şekilde, saygısızca dikkatimi dağıtan reklamlara karşı, anında ama anında zaplayıp başka kanala atlıyorum…,
Şimdiden bunun kampanyasına başlatmamı mı istiyorsunuz?
Vallahi siz bilirsiniz, reklam verecek müşteri arar duruma da gelebilirsiniz bir gün, hiç merak etmeyin…
Yeter, vallahi yeter artık!…
İnsanları daha da aptal, salak yerine koyamazsınız, buna hakkınız yok!
Daha fazla devam edemeyeceğim…
Okuyucularımı, TV izleyicilerini, meslektaşlarımı, iletişimcileri duyarlı olmaya ve reklamları izlememeye davet ediyorum, şimdilik bu kadar uyarı yeter!
Teşekkür ediyorum...