20 Ocak 2014

İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) seçimlerini, Norayr (Hampartsumyan) İşler kazandı

Askeri hizmetinin tamamlarken, Ermeni Soykırımı’nı anma günü, tesadüf bu ya, Sevag Balıkçı (yan) adlı TC vatandaşı Ermeni bir er resmen öldürülüyor ve katil zanlısı da serbest bırakılıyor. Diğer yanda Sinema Yazarları Derneği SİYAD’ın başına, değerli yazar arkadaşımız Alin Taşçıyan, İKO’nun başına da Norayr İşler seçiliyordu…

16 Ocak, Perşembe günü, İstanbul-Çemberlitaş’ta bulunan Fırat Kültür Merkezi’nde saat 11.00’de başlayan, 1971 tarihinde resmen kurulmuş, İKO’nun 18.ci seçimlerini, Güven ve Diyalog Grubu adlı Mavi Liste’nin başını çektiği, Norayr İşler adlı vatandaşımız kazandı.  

Mavi Liste’den başka, Hasan Gülaçtı’nın başını çektiği Sarı Liste ve Ahmet Karbeyaz’ın Beyaz Liste’sinin yarıştığı seçimler; tansiyonun hayli yükseldiği, sıcak, hatta seslerin zaman - zaman yükseldiği bir ortamda gerçekleşti.

İlk konuşan, İstanbul-Topkapı’da doğmuş, ailesi Sivas-Suşehri’nden, ZELA markanın sahibi Norayr (Hampartsumyan) İşler (…) İstanbul Kuyumcuları dendiğinde, bugüne dek olduğu gibi sadece Kapalıçarşı’nın anlaşıldığı algıyı düzeltmek istediklerinden ve İstanbul’un kıyı-köşesinde kalmış kuyumcuları da artık kucaklayacaklarından filan söz ediyordu. Semtlerde kurulacak komiteler sayesinde İKO Yönetiminde, yerelden merkeze güç taşıyan ve çok daha demokrat bir idare anlayışının hâkim olacağını söylemesi dikkatleri çekiyordu.

Konuşmasına (…)Nemrutun emriyle Hz İbrahimin atılacağı ateşe dal taşıyan karga, ateşe bir damlacık suyu ağzında taşıyan karıncaya Karınca, karınca, bir damla su ile bu koca ateş dağına ne yapabilirsin ki? diye sorar. Karıncanın cevabı: Olsun, hiç olmazsa safımız belli olur! olur, diye başlayan Norayr İşler sıra dışı konuşma yapacağının işaretini veriyordu.

Rakip listelerden olan birçok meslektaşı tarafından bile kibar, dengeli, saldırmayan ve bir o kadar da kendinden emin, ne diyeceğini, ne isteyeceğini bilen ama tuttuğunu koparan tarzıyla karizmatik bir intiba bırakan Norayr İşler konuştuğunda, hiçbir sataşanın olmadığı, tersine herkesin pür dikkat kendisini dinlediği gözleniyordu…

(…) İKO, sadece büyük marka - şaşaalı firmaların haklarını savunamaz. Arkadaşlarımızla küçük ve karanlık han odalarında göz nuru, el emeği döken kardeşlerimizin ışığı olacağız! diyen, Norayr İşler, uluslararası alanda Made in Turkey damgalı ürünleriyle zanaatımız ve ülkemizi dünyaya tanıtmaktan gurur duyuyorum’ diyor ve yaratıcısı olduğu ZELA markasının nice cefalar çekme pahasına, emek sarf ederek yaratıldığını anlatıyordu.

Oylamada, Ahmet Karbeyaz’ın Beyaz Listesi 259, Hasan Gülaçtı’nın Sarı Listesi 300 ve Mavi Liste 358 oy alınca, Norayr İşler resmen başkanlığa ve Fuat Kırgız, Can Gezer, Akın Kozan, Sarp Tarhanacı, Mustafa Tiryaki, Robert Muratoğlu, Mehmet Çakar, Mehmet Emin Alkan, Aziz Akbulut, Murat Turaç Yönetim Kurulu asil üyeliğine seçildiler.

Denetim Kurulu üyeliklerine de Saim Demirci, Ahmet Rıfatoğlu, Orhan Güler seçildiler.

Ve nihayet sonuçlar açıklanınca…

Seçim salonu yer yerinden oynuyordu; rakip listeden bile nice Türk, Kürt, Süryani, Ermeni ama herkes Norayr İşler’i kucaklayıp havaya fırlatıyorlardı… Tam bir duygu seli ortamıydı...

Seçim çalışmaları esnasında 150 kişilik bir yemekte yapılacak konuşma, Ermenice ve Türkçe gazetelere verilen ilanlar, basın – medyayla olan konuşmalar, seçim günü yapılacak konuşma ve onlarca örnekte muhteşem bir demokrasi örneği (hatta bazen fazlasıyla) verilerek her satır, her cümle hatta her kelime teker – teker tartışılarak imece usulü bir strateji çizilmişti.

Norayr İşler’in Çalışma Arkadaşlarım dediği 70 kişilik, Ermeni, Süryani ve Türklerden oluşan kuyumcular arasında candan, içten ve onu sevdiği belli olan güzel insanlarla tanıştım.

Sonucu, coşkuyla kutlayan Norayr İşler ve arkadaşlarının heyecanına, diğer listelerden olan birçok adayın da katıldığı; daha henüz 10 yaşındayken, babasının eti senin, kemiği benim diye teslim ettiği ustası Nazaret Davityan’ın, TV kameralarının karşısında eski çırağından övgüyle bahsederken duygulanması, herkesi aynı şekilde duygulandırıyordu.

Telefonla ilk tebrik edenler arasında, tabi Adalar Belediye Başkanı, Dr. Mustafa Farsakoğlu ile Almanya’da bulunan Türkiye tiyatro ve sinemasının sevilen ve tanınmış Ermeni sanatçısı, Ani İpekkaya’nın oluşu dikkatlerden kaçmıyordu. Başkan Farsakoğlu ve Adalar Meclisi’ne yeni aday adaylarından Nurhan Çetinkaya da Bakırköy’de Çınar Restaurant’ta muhteşem şekilde kutlama yemeğine katıldılar. 

 


Kumkapı’da yaşlı (Ermeni) kadınlara – hırsızlık olmadığı ispatlanan - öldürücü saldırılarla, O kadar yüz almayın, şımarmayın, değişen bir şey yok, her an kafanıza bir şey inebilir mesajı veriliyor bir yandan. Hrant Dink davasının asıl faillerinin ortaya çıkmaması için devletin olayların üstünü örttüğü, delilleri karartması, suçlu zanlısı devlet memurlarına soruşturma izni verilmiyor.

Askeri hizmetinin tamamlarken, Ermeni Soykırımı’nı anma günü, tesadüf bu ya, Sevag Balıkçı (yan) adlı TC vatandaşı Ermeni bir er resmen öldürülüyor ve katil zanlısı da serbest bırakılıyor.

Diğer yanda Sinema Yazarları Derneği SİYAD’ın başına, değerli yazar arkadaşımız Alin Taşçıyan, İKO’nun başına da Norayr İşler seçiliyordu…

Örnekleri kuşkusuz sıralayabiliyoruz…

Sadece, apocalypse öncesi bir dönemi yaşadığımızı söyleyebiliriz…

Ve bu muhtemel apocalyps’i yaşamamanın tek yolu, üzerine – üzerine gidip, böyle olumlu güzel örneklerle zehir bir dönemin üzerine panzehirle gitmenin ve ateşin üzerine korkarak – tırsarak yani benzin dökmek yerine, tersine cesaretle yukarıda zikrettiğimiz güzel örneklerle su dökmekten geçtiğine inanıyoruz…

Daha sonra ayrıntılarla konuşacağız…

Yine de Allah sonumuzu hayretsin demekten geri kalmıyor insan…

Yazarın Diğer Yazıları

16'ncı Altın Kayısı Festivali'nde Türk asıllı yönetmen ve Türkçe filmler de ödül aldı

Ermenistan Başbakanlığın ödülü, bizim ‘GAIFF Sinema’yı Kalkındırma Platformu’, Ermenistan’dan Datev Hagopyan’ın ‘Tagart (Tuzak)’ filmine takdim edildi…

Ve "iyi ki var" dediğimiz 16'ncı Yerevan Altın Kayısı Film Festivali'nin sonuna geldik...

Güzel, eğlenceli, değişik yani yeknesaklıktan kurtaran ama belirli bir düzene ve disipline alışkın özellikle yabancı konuklar için biraz yorucu ve yıpratıcı ama ‘araziye uymaya çalışıyor’ insanlar, ne de olsa kayısı ülkesi… 

‘Azerbaycan Filmi’ derken

İnsanlığın unuttuğu ulvi değerleri, günümüzde inatla yaşatan Malakanlar!