12 Şubat 2017

Ermenistan Azgayin Joğov’dan (Parlamentosu) Türkiye’ye çağrı var!

‘Eskİ SSCB cephesinde durum hiç iç açıcı değil!’

Eskİ SSCB cephesinde durum hiç iç açıcı değil!’ 

Aynı şeyleri tekrarlamak istemiyoruz ama dar alan, kapı  arkalarında söylenenlere göre, geçen günkü Suriye’de Ruslar ‘yanlışlıkla’ TSK askerlerini vurdu haberinin arkasında,  Rusya’nın mecburen bir uyarıda  bulunmuş olabileceğini söylemekle yetinelim...  

Açmak istersek, Türkiye-Rusya arasında TSK güçlerinin El Bab’a varınca, girmeyip orada durması gerektiğine dair (var olduğu iddia edilen) bir mutabakata  rağmen; Türkiye’nin ikazlara rağmen El Bab’a girmek istemesi sonucu, Rusya’nın, uyarma zorunda  kaldığı, iddia ediliyor.

Zaten yanlışlığı salt Türkiye’nin telaffuz ettiğini; Rusya’nın özür bile dilemeyip, duyduğu üzüntüyü dile getirdiğini biliyoruz. Buna karşılık askeri koordinatların (TSK askerleri ve diğerlerinin hangi noktada olduklarına dair) kendilerine, Türkiye’nin verdiğini ve buna göre ateş açtıklarını da resmi Rusya kaynaklarından duyuyoruz daha sonra…  

Trajedinin bir sonraki perdesi (en son haber) ise, TSK’nın verdiği koordinatların, Suriye tarafından değiştirilip öyle Rusya’ya verilmiş olduğuna dair… Bu da muamma tabii… 

Bölgede sanki farklı güçler, de facto (fiili) olarak başlamış ama de jure (hukuki) olarak da 3. Dünya Savaşı’nın başlaması için, anlaşılmaz bir inatsebathırslaçaba sarf ediyorlar… 

Arakadz Axoyan'ı hafta sonu, doğduğu köyde yakaladık; yaptırmış olduğu, köyün atalarının anısına yaptırdığı  heykelin önündeyiz. Köyün ezici çoğunluğu Van'dan gelmişler

Ormana bakarken, ağaçları da görelim ama … 

 

Çoğu zaman, büyük (!) olaylara, büyük (!) meselelere bakıyorken, vuku bulan küçük (!) olaylar, küçük (!) meseleleri de göremezlikten dolayı, onları ıskalama riskimiz de olur… 

Zaten, muhabirlikten öte yazarlığın işlevi de burada… Hey, bir de burada şöyle bir şey var diye haykırmak, haykırabildiğiniz kadar… Yapmaya çalıştığımız da işte bu hasbelkader… 

İki aydır, Beyaz Rusya’da tutuklu bir gazeteci, bir başka ülkeAzerbaycan’ın ricasıyla (!) tutuklanmıştı… Yetmiyor gibi, Azerbaycan’ın yine (…) ricasıyla, bu gazeteci Azerbaycan’a gönderildi… Gazeteci, ne Azeri kökenli, ne de Azerbaycan vatandaşı ama Azerbaycan’ın âli menfaatlerine ters düştüğü için, cezasını bizzat vermek üzere, Azerbaycan, onu Beyaz Rusya’dan istemişti (!) ve gazeteci Bakü’ye resmen gönderildi bile…  

Bakın, trajediler yaratacak, insan hakları ve uluslar arası hukuka ne kadar ters işlem var ise, manzume şeklinde arka arkaya uygulanmış olması söz konusu… Uluslar arası camia, ormana yani Suriye savaşıEl Bab’a giriş, bağımsızlığını ilan etmeye ramak kalmış Irak Kürdistan’ı ve yine özerkliğinin beynelmilel mercilerce kabul edilecek Suriye (Rojawa) Kürdistan’ı vs derken, suçu (!) gazetecilik olan birisine yapılan suçu (ağaçları) görmüyor... 

Tahmin edilebileceği gibi, Dağlık Karabağ meselesinde (Azerbaycan’a göre) Ermeni tezini savunduğu ve hele Dağlık Karabağ (kendi kendini ilan etmiş) Cumhuriyeti’ne gitmiş olduğu için, amiyane tabirle kafaya takıyor ve anlattığımız suçları işliyor Azerbaycan…  

 Rus gazeteci Aleksandr Lebshin şimdi Azerbaycan cezaevinde çile dolduruyorİşte gazetemiz T24 ve P24’ün yaratmış olduğu Gazetecilik Suç Değildir sloganını hatırlatırcasına, tek suçu mesleğini ifa etmek ve fikirlerini (beğenin /beğenmeyin) beyan etmek olan Aleksandr Labşin’in başına gelenler, 19. yy’da, Latin AmerikaNazi Almanyası’nda filan gelmiyor. Ay’a gitme yolunun neredeyse suyolu olduğu, akıllı kol saati sayesinde, okyanus ötesi, görüntülü telefon görüşmesinin, ücretsiz yapıldığı, su ile ve üstelik şoförsüz arabaların caddelere çıkmaya başladığı bir yüzyılda oluyor… 

Milltvekilimiz, Arakadz Axoyan'ı, hafta sonunda çalışmak üzere kaçtığı, köy evinde af dileyerek sorguluyoruz...

Damdan düşenin halinden, damdan düşmüşler anlar…  

 

Hal böyle olunca, başta Almanya (resmen kabul edip, emsal oluşturmuş) olmak üzere, Fransaİngiltere ve İtalya’nın resmen (kibarlığa yer kalmadı artık) evet satmaları ile 20 y.y.’ın başında, büyük haksızlığa uğramış Ermeni halkından ilk destek gelecekti tabii… 

Rus gazeteci-blog yazarı, Aleksandr Labşin için, dünyadan destek-dayanışma mesajları geliyor, beynelmilel gönüllü demokrat neferlerin çalışmalarıyla değerlendirmeler yapılıyor. 

Bu arada, Küçük Asya halkları birbirlerini yokladı  başlıklı geçen yazımızda, belirttiğimiz gibi, ilerde çok konuşulacak, nevi şahsına münhasır, olumlu anlamda, son derece özgün bir siyasi şahsiyet var, Ermenistan’da…  Arakadz Axoyan…   

Ermenistan-Türkiye arasında var olmayan resmi ilişkilere seçenek olarak, KEİT yani Karadeniz Ülkeleri Ekonomik İlişkiler Teşkilatı ve farklı kişigruplarla yürütülen halk diplomasisi (popular diplomacy) ilişkileri var.  2005 yıldan itibaren hele son yıllarda kendini daha gösteren, Ermenistan’ın Azgayin Joğov (parlamentosu) bağımsız milletvekili, Arakadz Axoyan ve ekibinin çalışmaları da… Yine Axoyan’ın da üyesi olduğu, halk dalkavukluğu yapmadanciddi çalışmalar yapan Batı Ermenileri Ulusal Kongresi’nden de söz edeceğiz ileride.  

Aleksandr Labşin’in meselesi üzerine, işte Arakadz Axoyan da ilgileniyor, Ermenistan’ın yabancı diplomatik çevrelerin yakından takip ettiği Diplomat.am  gazetesi ile yaptığı görüşmede, Türkiye’ye, hele sivil ve demokrat siyasi çevrelere çağrı yapıyor… 

Araştırmacı Serge Le boulanger’in tercihiyle KamihKapadokyaKafkasyaMezopotamya vd yerleri ayrı-ayrı zikrederek; ama bizim (Tarih’teki etki alanı anlayışıyla) de en batısı ve en doğusuyla diye tabir ettiğimiz genel Anadolu’ya âşık, Arakadz Axoyan’ı dinleyelim…   

Aleksandr Lebshin, Beyaz Rusya'dan Azerbaycan'a yollanırken

 

Ermeni vekil (demokrat) Türklere çağrı yapıyor

 

‘(…) Bu, sıradan bir skandal değil!’ diyen Akhoyan devam ediyor… Kişinin hür iradesiyle dolaşma hakkı, ifade özgürlüğü elinden alınıyor. Birisi, bir ülkedeyken, bir başka ülkenin talebi üzerine (modacı Şansal’ın, TC emriyle KKTC tarafından tutuklanıp, iade edilmesi gibi /RAH) suçlanıp tutuklanıyor. Bu, o devletin yapılanmamış olduğunu gösterir. Beyaz Rusya hala Stalin dönemi reflekslerini atamamış. 

Güzel Beyaz Rus halkının, bir diktatörce nasıl ve nerelere sürüklenebileceğine dair işaretler bunlar. Bu hataların, aslında nasıl akçeli ilişki ve siyasi oyunlarla ilgili olduğunu biliyoruz.  

Bu, Azerbaycan’ın, gazetecilere aba altından sopa göstermesidir. Parlamentomuzda diğer ülkelerdekiler gibi, Türk milliyetçilerinin de demeç-beyanlarını konu ederiz bazen. Ancak Türkiye’de aynı zamanda muhteşem insanlar da var. İlerici, gerçekçi, demokratlar var… Onlar, farklı vesilelerle, Azerbaycan’ın gayri demokratik adımlarını da eleştirmişlerdir. Sanıyorum, bu vesileyle de, çağrımıza uyarlar. Salt Türkiye’nin değil, dünyanın demokrat siyasi ve gazetecilerine, Aleksandr Labşin’in şahsında, Azerbaycan’ın insan ve gazeteci hak ve özgürlüklerine karşı yaptığı baskıları kınamamıza, katılmaları için çağrı yapıyoruz… 

Sıkça duyarız, her iki taraftan ‘Azerbaycan, Türkiye’nin küçük kardeşidir’ ve ‘adımlarını Ankaraya göre (ya da tersi /RAH) atar’ diye… Oysa Azerbaycan, Türkiye’nin kardeşinden ziyade, mütevazı meşrepli bir kız arkadaşı gibi sanki birlikte zaman geçirdiği… 

Hem üretilmiş olan ‘bir ulus, iki devlet’ kavramının geçerli olmadığını zaman zarfında gördük; zira doğal değildi zaten. Azerbaycan’ın, ittifak içinde bulunduğu ortağını her an sırtından vurabileceğini de, biliriz. Türkiye’de de, Artsax (Karabağ) üzerine kendilerine has, ilkesel ve adil duruşları olan, ciddi siyasi çevrelerin olduğunu da… 

Türkiye’de, halkçı, demokrat fikir, çalışmalarıyla bilinen, şahane insanlar var. Onların, Labşin’e yapılan haksızlıklar münasebetiyle Azerbaycan’a bu siyasetinden vazgeçmesi uğrunda, yaptığımız çağrıya katılacaklarına inanıyorum’. 

Bakalım yapılan çağrıyankılanacak mı?  

 

  

 

Yazarın Diğer Yazıları

16'ncı Altın Kayısı Festivali'nde Türk asıllı yönetmen ve Türkçe filmler de ödül aldı

Ermenistan Başbakanlığın ödülü, bizim ‘GAIFF Sinema’yı Kalkındırma Platformu’, Ermenistan’dan Datev Hagopyan’ın ‘Tagart (Tuzak)’ filmine takdim edildi…

Ve "iyi ki var" dediğimiz 16'ncı Yerevan Altın Kayısı Film Festivali'nin sonuna geldik...

Güzel, eğlenceli, değişik yani yeknesaklıktan kurtaran ama belirli bir düzene ve disipline alışkın özellikle yabancı konuklar için biraz yorucu ve yıpratıcı ama ‘araziye uymaya çalışıyor’ insanlar, ne de olsa kayısı ülkesi… 

‘Azerbaycan Filmi’ derken

İnsanlığın unuttuğu ulvi değerleri, günümüzde inatla yaşatan Malakanlar!

"
"