11 Haziran 2013

Sivil itaatsizlik= kamu vicdanına çağrı

Peki, sivil itaatsizlik bir hak mıdır?

Pınar Doğu/T24

 

İki haftayı aşkın bir süredir devam eden Gezi Direnişi, farklı okumalarla değerlendirilen, tek bir kapıya çıkmayan anlamlar zenginliği ile herkesin çoksesli bir oluşumda kendini ifade edebilme imkânı bulduğu, sadece çevre duyarlığı yüksek kişilerin değil, katılımcı demokrasiyi tökezleten hükümet politikalarını eleştiren herkesin biraraya geldiği pasif bir eylem.

Aslında uzun zamandır nefes almakta güçlük çeken Türkiye’nin amansız bir çığlığı.

Dünya Değerler Araştırması Derneği’nin ( WVSA) Türkiye Değerler Atlası 2012’ye göre Türkiye insanların birbirine en az güvendikleri ülkeler sıralamasında ilk sıralarda yer alıyor. Son 22 yıldır güven- güvensizlik  ortalaması pek değişmedi. “Genel olarak insanlara güvenilebilir” diyenlerin oranı ülke genelinde sadece yüzde 12.

Hoşgörüsüzlük- Ayrımcılık ise yine önemli noktalardan biri. Yoklama “Kimleri komşu olarak istemiyorsunuz?” sorusuyla yapıldı. 2012 sonuçlarına göre yüzde 87 ile eşcinseller  başı çekerken, ikinci sırada yüzde 84 ile içki içenler, üçüncü sırada ise yüzde 76 ile AIDS hastaları yer alıyor. Tanrıya inanmayanları istemeyenler yüzde 68, nikahsız yaşayan çiftleri istemeyenler  yüzde 66, şeriat yanlılarını istemeyenler ise yüzde 56. En çok hoşgörü sevmediği partiye oy verenlere ve oruç tutmayanlara gösteriliyor.

 Henry David Thoreau ve Sivil İtaatsizlik

Thoreau çoğunluğun yönettiği hükümetin doğruluğu her daim temel almadığını,iyi ve kötü hakkında çoğunluğun değil sadece vicdanların karar vereceği bir hükümet kurulup kurulamayacağını sorgular. Bu durumda yasa mı vicdan mı ikilemi gündeme gelir.

Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz’e göre sivil itaatsizlik her şeyi: hukuk ve

devlet düzenini, toplum gerçekliğini sorgulayan direnme hakkının bir bakıma bu

süreç içerisindeki Hukuk Devleti idealini de yaratarak, bu yerin hukuk ve devlet

düzeni tipinde büründüğü çağdaş bir biçimdir.

Direnme hakkı resmi olarak 4 Temmuz 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile kabul edilmiş, en geniş tanımıyla Fransız İhtilali metinlerinde yer almıştır.

Peki, sivil itaatsizlik bir hak mıdır?

H. Ökçesiz’e göre küçük direnme hakkı olarak sivil itaatsizlik haktır.

Sivil İtaatsizlik terimi ilk kez Henry David Thoreau’nun ilk baskısı 1849’da yapılan aynı adlı deneme yazısında geçer. Thoreau metnin yayımlanmasından sonra dört yıldır ödemediği seçim vergisi bahane edilerek tutuklanır.

Oxford’ta hukuk okuduğu yıllarda sivil itaatsizliğin yeniden fark edilmesini sağlayan Gandhi şiddete başvurmadan direnmeye, gerçeğe ve adalete bağlılığa inanıyordu. Gandhi’nin geliştirmiş olduğu yöntemin ana ilkeleri güç odaklarıyla işbirliğinden kaçınmak, pasif direniş teknikleri geliştirip uygulamak ve hakikat gücü ile sevgiden doğan kuvvet anlamına gelen Satyagraha gücünü kullanmaktı.

Martin Luther King ise 16 Nisan 1963’te Birmingham Hapishane’sinden rahip dostuna yazdığı mektupta şiddetsizliğe dayalı kampanyasının dört temel kuralından söz ediyordu:

“Adaletsizleri devam ettirmek değil keyfiyetleri sona erdirmek

Müzakere yapmak, tartışmak

Kendini eğitmek

Doğrudan Hareket”

Türkiye’de ve Dünya’da Sivil İtaatsizlik

Ülkemizde ilk sivil itaatsizlik eylemi Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın 1969’daki öğretmen boykotu.  O günden bugüne birçok sivil itaatsizlik eylemi yapıldı. Askerlik yapmayı reddeden vicdanı retçilerin açlık grevleri, öğrencisi olduğu halde başörtüsü nedeniyle üniversiteye alınmayanların 1997’de İstanbul Üniversitesi’nin önünde dört ay süren bir saat oturma eylemi.  Susurluk kazasının ardından yapılan “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemi. Cumartesi Annelerinin 1995-1999 arasında Galatasaray Lisesi önünde yaptıkları oturma eylemi. Bergama’da Eurogold tarafından siyanürle altın aranmasına karşı 1997’de gerçekleşen eylem.

Dünya’nın birçok yerinde de geçmişten bugüne sayısız sivil itaatsizlik eylemi yapıldı.

Almanya’da 1977’de yeni atom silahlarının yerleştirilmesini protesto etmek amacıyla metro istasyonlarındaki imdat frenlerinin aynı anda çekilmesi.

Amerika’da 1955’te belediye otobüslerinde ırklara göre oturma düzeninin çiğnenmesi, 1967’de Vietnam Savaşı’nı protesto etmek amacıyla askerlik dairesinin önünde oturma eylemi.

Avusturya’da 1983’te liman yapımı çalışmaları için gerekli ağaç kesimini engellemek amacıyla ağaçlara sarılma eylemi.

İngiltere’de silah sergisinin önünde insandan halı yapılması.

Japonya’da 1987’de on beş metrelik lastik balinayla Japon balina avlanma gemilerinin okyanusa açılmalarının engellenmesi.

İktidar tartışmalarında temel soru hayatımızla ilgili kararlarda bizim mi yoksa başkalarının mı söz sahibi olduğudur. Katılımcı demokrasinin gitgide zayıflaması neticesinde her türlü yasal yollar denendikten sonra girişilen yasadışı ancak meşru eylemdir sivil itaatsizlik. Kamu vicdanını çağıran, şiddeti dışlayan, ideolojik birliğe gerek olmadan çoksesliliği savunan aleni bir eylem türüdür.

“En iyi hükümet en az hükmedendir” diye başlıyor Sivil İtaatsizlik adlı kitabına H. D. Thoreau.

En iyi hükümet en az hükmedendir.

Yazarın Diğer Yazıları

Doç. Dr. Hakan Yurdanur: Sokak köpeklerini vahşi, saldırgan oldukları için değil, sermayeye kâr sağlamadıkları için istenmiyorlar

Belediyelere tek laf edilmiyor. Kısırlaştırma ve diğer tedbirleri almadıkları için hiçbir cezai müdahalede bulunulmuyor. Çözümü öldürmede bulan vahşi bir tablo var önümüzde

"Biz engelliler devletin üzerine yükmüşüz gibi gösterilmemeliyiz, öyle algılanmamalıyız"

"Siyasetçiler ve toplum biz engellileri azınlık olarak görüyor. Ama azımsanmaması gereken bir çoğunluğun sesi olmak istiyoruz"

Soykırım demeniz için daha ne olması gerekiyor?

Soykırımın korkunçluğu sadece özneleri değil onların kimliklerini de yok etmesidir, gelecekleri kadar geçmişlerini de ellerinden almasıdır, yaslarını tutacak kimse bırakmamasıdır

"
"