09 Nisan 2012

Pragma: Seri katiller neden haklıdır?

Ted Bundy, Andrei Chikatilo, Albert Fish, Richard Ramirez ve Charles Manson...

Ted Bundy, Andrei Chikatilo, Albert Fish, Richard Ramirez  ve Charles Manson.

Bu isimler size tanıdık geliyor mu? Onlar idama mahkum  ünlü seri katiller.  Kimileri onları birer cani olarak görür, kimileri deli hatta mesih. Öldürmek onlar için hem basit bir eylemdir hem de uhrevi bir şölen. Haklılıklarına dair kavi inançları varlıklarının yegâne sebebidir. Öyle ki bir gün buna sizi de inandırabilirler. 
 
Buğra Gülsoy’un yazıp yönettiği ve “seri katil” teriminin ilk kez kullanılmasına neden olan ABD’li seri katil ve tecavüzcü Ted Bundy’i oynadığı Pragma adlı oyun Garaj İstanbul’da her pazartesi ve salı sahneleniyor. Cam bir hücreye konulan beş seri katilin, haklılıklarına dair sabit fikir ve insanlara dair önyargılarının geçmişlerinden idama mahkûm edilmelerine kadar süreçte ete kemiğe bürünme ve ölümcül bir dürtüye dönüşme sergüzeştinin anlatıldığı yetmiş beş dakikalık oyunda, aynı zamanda, seri katillerin karmaşık ve saplantılı psikolojisiyle yüz yüze geliyorsunuz. Bir camın arkasından izlediğiniz dört seri katilin isterikli davranışları, ölçüsüz tepkileri ve kendilerini her halükarda haklı görmeleri normal- anormal sınırının ortadan kalkmasına neden oluyor. Aslında empati yoksunu seri katillerin ruhuna nüfuz edebilmek için duygudaşlık yetinizin gücünü bir kez daha ölçüyorsunuz. Sizi onlardan ayıran cam tüylerinizin ürpermesine neden oluyor, camı kırıp öte tarafa geçeceklerine dair endişeniz an be an artarken, bir yanda usul ama derinden akan oyun bir kişinin seri katile nasıl dönüşebildiğinin ana ve tali yollarını gözlerinizin önüne seriyor, adeta insan ruhunun çıkartan oyun kötüyü dışlayarak yok edemeyeceğimizin, şer kilitlerini ancak seri katillerin varlık nedenlerini anlamaya çalışarak açabileceğimizin sinyalini veriyor adeta. Bu yüzden oyundaki gerilimin dozu ustalıkla ayarlanmış, ne oyunun birincil amacını sıradan bir korkuya hapsediyor ne de temponun düşmesine neden oluyor. Seri katil kimdir, neden öldürür, neden kendini haklı görür? Bu sorulara cevap arayan oyun, aslında kötülüğün sıradanlaştırıldığı bir dünyada suça giden yolda insan ruhunun karanlık dehlizlerine ışık tutuyor. 
 
Semavi dinlerin kutsal kitapları sadece cihat uğruna öldürmeyi meşrulaştırır, hatta elzem kılar. Oysa bir seri katilin haklı bir sebebi her zaman vardır. Onlar, insanlığı gereksiz veya kötü insanlardan koruyan muvazzaf birer görevlidir. Uzmanlara göre bir kişinin seri katil olabilmesi için en az üç kişiyi öldürmesi gerekmektedir. Araştırmalara göre seri katillerin IQ’su normalin üstündedir. Çoğunlukla akıllılık maskesine bürünürler, psikiyatrik tanıları psikopatidir, dolayısıyla empati ve suçluluk duygusundan yoksundurlar. Her birinin kendine göre geçerli ve kutsal bir nedeni vardır ya da sebep sadece öldürme fikrinin verdiği ulvi hazdır. Kurbanları genellikle fahişeler, homoseksüeller, yaşlılar ya da kadınlardır. Bazıları son derece kibar, dikkat çekici ve eğitimlidir, bazıları da silik, asosyal ve çirkin. Seri katillerde Macdonald üçlemesi denilen hayvanlara eziyet, ateş yakma takıntısı ve sürekli yatağı ıslatma durumu beş yaşını geçmiş çocukluk davranışları olarak gözlemlenmektedir. Bazıları nekrofili( cesetle seks yapan kişi) bazıları parafili ( kurbanla anormal bir aşk yaşayan kişi). 
 
Oyundaki karakterlerden Andrei Chikatilo ( Emre Erkan ),seri katilliğin emperyalist batının hastalığı olarak görüldüğü ve sınıfsız bir toplumda asla varolamayacağına dair yaygın inancı kırmak istercesine, Rusya’nın Rostov şehrinde yaşayan,Ukraynalı bir pedofili ve seri katildi. İki kez yakalanmasına rağmen siyasi görüşüve mazbut yaşamı nedeniyle serbest bırakılan A. Chikatilo, yakalandığı güne kadar 53 kişiyi öldürmüş, hatta bazılarını yemişti. Onu seri katil haline getiren çevresel ve psikoljik etmenler geçmişi araştırıldığında ortaya çıkacaktı.
 
Kuzuların Sessizliği filmindeki Hannibal Lecter karakterine ilham veren , Stephen King’in Kara Ev romanına konu olan Albert Fish ( Mert Öner) ise dini inancı güçlü, çocukları Tanrıya kurban vermek için öldürdüğünü söyleyen, idama mahkum edildiğinde "Hiç tatmadığı bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağını" açıklayan ABD’li bir seri katildi.  
 
Kaliforniya’da hala ölüm sırası bekleyen Richard Ramirez ( Serhat Teoman) ise 14’ten fazla kişiyi öldürmesine ve birçok kadına tecavüz etmesine rağmen, bir magazin dergisinin editörüyle kaldığı hapishanede evlendi,  kadın ve erkek hayranlarıyla mektuplaşmaya devam ediyor. 
 
Pragma ise bizi onları kendi ağızlarından dinlemeye, bir bebekten bir katil yaratan zihniyeti anlamaya ve öldürmeyi gerekçelere dayandırmak suretiyle kutsayan bir dünyada insanın insandan başka çaresi olmadığını bir kez daha hatırlamaya davet ediyor. Anlamak hak vermek değildir şüphesiz ama değişimin başlangıç noktasıdır. Sıradışı bir tiyatro deneyimi yaşamak isteyenler için Pragma her pazartesi- salı Garaj İstanbul sahnesinde.
 
Charles Manson dediği gibi onlara aşağıdan bakarsanız Tanrınızı görürsünüz, yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz ama tam karşıdan bakarsanız kendinizi görürsünüz. Kendinizle yüzleşmeye hazır mısınız?                     

Yazarın Diğer Yazıları

Doç. Dr. Hakan Yurdanur: Sokak köpeklerini vahşi, saldırgan oldukları için değil, sermayeye kâr sağlamadıkları için istenmiyorlar

Belediyelere tek laf edilmiyor. Kısırlaştırma ve diğer tedbirleri almadıkları için hiçbir cezai müdahalede bulunulmuyor. Çözümü öldürmede bulan vahşi bir tablo var önümüzde

"Biz engelliler devletin üzerine yükmüşüz gibi gösterilmemeliyiz, öyle algılanmamalıyız"

"Siyasetçiler ve toplum biz engellileri azınlık olarak görüyor. Ama azımsanmaması gereken bir çoğunluğun sesi olmak istiyoruz"

Soykırım demeniz için daha ne olması gerekiyor?

Soykırımın korkunçluğu sadece özneleri değil onların kimliklerini de yok etmesidir, gelecekleri kadar geçmişlerini de ellerinden almasıdır, yaslarını tutacak kimse bırakmamasıdır

"
"