İlk olarak, Sezgin Tanrıkulu’nun şahsi twitter hesabından paylaşmasıyla gördüm malum fotoğrafı.
O fotoğraf, bir fotoğraftan çok daha fazlası.
Gözler önüne serilen, insanlık ve hukuk dışı vahşetten çok daha fazlasını anlatıyor o fotoğraf.
İnsanı insan yapan hasletlerin tükendiğini, hukuksuzluğun olağanlaştırıldığını, evrensel kaidelerin bir bir çiğnendiğini gösteriyor.
İnsanın insana edeceklerinin ucu bucağının olmadığını, zalimliğin hudutsuzluğunu, vicdansızlığın bir illet gibi herkese sirayet ettiğini kanıtlıyor.
Fotoğraf ayrı vahim, altına yazılan yorumlar ayrı.
Sezgin Tanrıkulu fotoğrafı paylaşırken “Bu fotoğraf hiç unutulmaz ve insan hakları ihlalleri sabıka kaydınıza hiç silinmeyecek şekilde yazılacak” notunu düşmüş. Biri altına “Burada hakkı ihlal edilen ‘insan’ göremedim” yazmış.
Bir başkası bizim gibilerin başına sıkmadıkları için böyle öttüğümüzden dem vurmuş.
Bir başkası ‘riyanız batsın hainler’ demiş.
Asıl riyakarlık sizinki değil mi? Sivas Katliamı’na, Dersim Katliamı’na, 6-7 Eylül
Pogromu’na, Zirve Kitabevi’ndeki faciaya, Uludere’ye, Cizre’ye, Sur’a susan siz değil misiniz?
Çünkü sizin için her Kürt terörist ve öldürülmeli. Her gayrimüslim düşman ve kontrol altında tutulmalı size göre. Bu bakış açınızı son iki günde sosyal medyada bir kez daha ayan beyan gösterdiniz. Hiçbir şekilde insanlıktan bahsetmeyin, riyakarlığın daniskasını bu ülke sizlerle gördü çünkü.
Yorumlardaki dehşetin boyutları öyle inanılmaz ki, zulme onay veren, oh olsun diyen, hukukun tanımından bihaber bu intikam sevicilerden yüz buluyor, cesaret alıyor söz konusu vahşeti yapanlar.
Çünkü eğer bir halk hukuksuzlukları onaylarsa birlik olma yetisini kaybeder.
Çünkü bir insan sevmediği kişiye bile yapılan zulme karşı çıkmazsa insanlığından kaybeder.
Bu fotoğrafın hiçbir şekilde geçerli açıklaması olamaz.
Fakat siz eğer bu vahşete onay vermek için geçerli gerekçeler bulabiliyorsanız, örneğin o fotoğrafta yerde çırılçıplak yatırılanlara terörist yaftasını yapıştırınca içiniz rahatlıyorsa, rahat rahat uyuyabiliyorsanız cehaletinize, kötücüllüğünüze, çarpık zihniyetinize, utanmazlığınıza ne diyebilirim ki?
O kadar cahilsiniz ki, düşmanlık o kadar işlemiş ki içinize, kana kan dişe dişe demeyi hak hukuk sanıyorsunuz.
Adaletin terazisini tutan kadının niçin gözlerinin kapalı olduğunu bile bilmiyorsunuz.
İşkence böyle böyle meşrulaşıyor, sözel ve fiziksel lincin her türlüsü böyle böyle yaygınlaşıyor.
Her kim olursa olsun, işkence, zulüm, aşağılama hukuken, dinen, ahlaken meşru değildir. Bu durumun istinası olamaz, en azılı katile, en hilebaz hırsıza, en adi ırz düşmanına bile fiziksel saldırıda bulunmaya kimsenin hakkı yoktur. Herkes ali kıran baş kesen olacaksa kanunların ne kıymet-i harbiyesi var? Niçin mahkemeler var, niçin adli kurumlar var?
Ha terörist ha değil, mesele o değil kardeşim, mesele hak hukuk bilmekte, mesele İNSAN haklarına sahip çıkmakta, mesele vicdanda!