16 Haziran 2024

TTB seçimleri yaklaşırken; en güvenilen kurumlar arasında

TTB ve tabip odaları topluma yakın olma oranı en yüksek meslek odası ve hükümetin odaya en az etkili olduğu meslek odası olarak belirlenmekte

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 1953 yılında 6023 sayılı yasa ile kurulmuş olup Türkiye'deki tüm hekimlerin tek çatı örgütüdür. TTB ve diğer meslek odaları Anayasa'nın 135. maddesinde yer alan "kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları" başlığı altında anayasal bir dayanağa sahiptir.

Bu anayasal güvence olmasa mevcut hükümet yok etmek adına gerekenleri zaten çoktan yapmış olacaktı.

TTB hep gündemde ve eleştirilerin odağında olmuştur ve olacaktır. Bu eleştiriler gerek toplumdan, gerekse de hekimlerden gelir ama sonuçta verilen emek ve mücadelenin sonuçları alındıkça TTB'nin saygınlığı artar.

Tabip odalarında ve TTB'de yöneticilik yapanlar herhangi bir maddi kazanç sağlamadıkları gibi ailelerinden ve kendi meslek hayatlarından da fedakârlık etmek zorundadır. Ayrıca şimdiye kadar hiçbir oda yöneticisi buraları bir basamak olarak kullanıp siyasi bir beklenti içinde de olmamıştır.

Eleştiriler genellikle TTB'nin hekim sorunlarından çok siyasi konulara girdiği suçlaması ile yapılır. Hekimler özlük hakları ve çalışma ortamlarının düzenlenmesini istemekte ve beklemekte haklılar elbette ama sağlık ile ilgili olmayan bir konu yok ki. Açlık, yoksulluk, savaş, eğitim, sel, deprem, insan hakları, adalet ve demokrasi gibi birçok konu direkt olarak sağlığı etkiler.

Liberal Düşünce Topluluğu 2010-2011 yıllarında yaptığı "Türkiye'de Kamu Kuruluşları Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Kamuoyu Araştırması"nda dokuz meslek odasını siyasi duruş, şeffaflık, denetim, katılım, zorunlu üyelik, hesap verilebilirlik, seçim süreçleri ve demokratik duruş açısından 2500 denek ile değerlendirilmiş ve şu sonuçlara ulaşılmış:

  1. TTB ve tabip odaları topluma yakın olma oranı en yüksek meslek odası ve hükümetin odaya en az etkili olduğu meslek odası olarak belirlenmekte,
  2. "Odanızın genel olarak demokratik yapıda olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna yüzde 65 kesinlikle, yüzde 18 yüksek oranda evet demekte,
  3. "Yönetimin çalışma tarzı demokratik mi?" sorusuna TTB için yüzde 72 ile en yüksek oranda evet denmekte,
  4. "Sizce odanız sizi temsil ediyor mu? Odanızdan genel olarak memnun musunuz?" sorularına en yüksek evet yanıtı tabip odalarına gelmektedir.

Gezi direnişi sırasında hekimlerin ve toplumun dönüp baktığı yer, her zaman olduğu gibi, hekim örgütü olmuş ve bunun sonucunda da TTB 2014 Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü'ne aday gösterilmiştir.

 

Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi tarafından her yıl Vaclav Havel Kütüphanesi ve Charta 77 Vakfı ile birlikte Avrupa ve dünyada insan hakları konusunda önemli işlev gören sivil örgüt veya kişilere verilmektedir.

TTB bu ödüle aday gösterilirken gerekçesinde Gezi Direnişi sırasındaki tutumu yanında özgürlüklerinden yoksun bırakılan kişilerin hakları, cezaevlerindeki çocuklar, özgürlüklerinden yoksun kişilerin sağlık hizmetlerine erişim hakkı, cezaevlerindeki açlık grevleri, şiddetin önlenmesi, kadınlara yönelik şiddet ve genel olarak şiddet, mülteciler ve sağlık hizmetlerine erişim, çocuklara yönelik şiddet konularında yapmış olduğu çalışmalar da yer aldı.

TTB ödülü alamadı ama aday gösterilme onurunu yaşadı.

Kadir Has Üniversitesi 2021 yılında "Türkiye Eğilimleri Araştırması" yaptı ve TTB, güvenilirlik düzeyini geçmiş yıllara göre daha da arttırarak en güvenilen kurumlar sıralamasında yine üst sıralarda yer aldı. Araştırmaya göre TTB güvenilirlik sıralamasında Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargı Kurumları ve Diyanet işleri Başkanlığı'nın üzerinde yer aldı. Listenin sonunda yer alan kuruluşlar ise RTÜK, TUİK, ÖSYM ve medya kuruluşları oldu. En az güvenilen kurum, bu sene de değişmeyerek, yüzde 31,9'luk oran ile medya kuruluşları oldu.

Böyle bir kurum elbette siyasi iktidarın pek hoşuna gitmiyor. Bu gelenek geçen hafta kaybettiğimiz Erdal Atabek, Nusret Fişek, Füsun Sayek gibi insanların oluşturduğu çerçevede aksamadan devam ediyor.

Bu ay sonunda TTB Merkez Konseyi seçimleri var. Tabip odası seçimlerinde seçilmiş olan delegeler gelecek iki yıl için kendi adlarına mücadele verecek olan on bir kişiyi seçecek. Ülkedeki sağlık ortamının iyice bozulduğu bu günlerde bu mücadeleyi verecek ekibi çok önemli görevler bekliyor.

A. Özdemir Aktan kimdir?

A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.

1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.

!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.

Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.

İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.

Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir kadın evlenince…

Evli bir kadın eşinin haber ve izni olmadan doğum kontrolü için hap kullanırsa veya spiral taktırırsa suç işlemiş mi olur? Eşi mahkemeye başvurursa haklı çıkar mı?

Adli tıp konusu

Yapay zekanın şimdilik nereye kadar gelişeceği kestirilemediğinden adli tıbbın nereye evrileceği de belli değil. Ancak makineler ne kadar gelişirse gelişsin insanın ve bu konuda adli tabiplerin yerini alması gerçekleşmeyecektir

Ambulans ve biz

Ambulansların bildiğimiz anlamda acil hasta taşımaya başlaması 1487 yılına kadar gidiyor. İspanyollar tarafından atlı arabalarla başlatılan bu uygulama askeri alanda olurken, sivillere yönelik ambulans uygulanması için 19. yüzyılın ortalarını beklemek gerekmiş. 20. yüzyıldan itibaren de motorlu ambulanslar devreye girmiş. İkinci dünya savaşı ile birlikte helikopter ambulanslar da ortaya çıkmış

"
"