Ateş yükselmesi, hele de bu günlerde, insanları paniğe sürüklüyor. Çocuklar sıklıkla “ateşlenir” de, erişkinlerde pek o kadar sık görülmez. Ateşlenen çocuk aldırmadan oyununa devam edebilirken, ateşlenen erişkin genelde yatağa yapışır.
Ateş yükselmesini ateş basmasından ayırmak gerek. Ateş basan hasta hekim tarafından farklı biçimde yorumlanabilir. Hastanın vücut ısısı yükselmiş olabilir veya “içi sıkılıyordur”. Vücut ısısı yükselmeden ateş basması özellikle kadınlarda menopoz döneminde çok görülür. Kandaki birçok hormonun değişim döneminde ortaya çıkan bu bulgular gerçekten de rahatsız edici olabiliyor. Bir de özellikle Anadolu’da sık görülen “yel basması” var ki henüz hekimler ne olduğunu tam olarak anlayamadı. “Ateşli olmak” ise çok daha farklı anlamlarda algılanabiliyor.
Hekimin ateş basmış birinde ayırt etmesi gereken durum gerçekte vücut ısısının yükselip yükselmediğidir. Bazen hastalar doğrudan “ateşim yüksek” diyerek gelir ki bu durumda sorulacak ilk soru ateşin ölçülüp ölçülmediği olmalıdır. El ile hissedilen ısı artışı yanıltıcı olabilir. Aslında hekim gözü ile görmediği her şeye şüpheyle yaklaşsa hiç fena olmaz. Örneğin, hastalar koyu renkli her vücut sıvısını kan olarak tarifleyebiliyorlar.
Ateş de, ağrı gibi, vücutta bazı şeylerin yolunda gitmediğinin habercisidir. Aslında bağışıklık sisteminin harekete geçtiğinin göstergesidir. Ateş çoğu kez bir enfeksiyon nedeniyle çıkar ama burada ulusal bir hastalığımız da boy gösterir: ev tedavisinde ateş düşürücü bir ilaç yanında antibiyotik verilmezse anneler tedavinin eksik yapıldığına hükmederler. Oysa ki, gripte olduğu gibi, virüslerin yol açtığı enfeksiyonlarda bakterilere etkili olan antibiyotiklerin hiç yararı yoktur. Eskiden bir de antibiyotik verilen hastaya vitamin eklenirdi, neyse ki bu alışkanlıktan vazgeçildi. Yaşlıca hastalar hala antibiyotik yazacak olursam vitamin verip vermeyeceğimi soruyor.
Zorunlu hizmet için gittiğim hastanede yüksek ateşle gelen hastalara, şimdi artık pek kullanılmayan, ağrı kesici, ateş düşürücü Novalgin ile bir antibiyotik olan Lincocin iğnesi yapılır ve tek dozla da iyileşirlerdi. Burada iş gören ateş düşürücü olan Novalgin olduğundan benim nöbetlerimde gereksiz gördüğüm Lincocin’i eklemiyordum. Bunu fark eden şehir halkı isyan etti ve eskiye döndük. Lincocin’siz Novalgin olamayacağı tartışmasız olarak kabul edilmişti.
Isı ölçme merakı yüzyıllar öncesine dayanıyor. 1593 yılında Galileo Galilei değişik sıvılara kafa yormaya başlamış, sonraki yıllarda alkol ve cıvanın ısı ile daha fazla değişim gösterdiği anlaşılınca iş o tarafa dönmüş. İlk modern termometre 1709 yılında Daniel Fahrenheit tarafından alkol kullanılarak yapılmış ama Fahrenheit 1714’te cıvaya dönmüş. Kendisi suyun donma derecesini 32, kaynama derecesini ise 212 olarak derecelendirmiş ve halen ABD başta olmak üzere birçok ülke bu değerleri kullanıyor.
Bizim ve Avrupa’nın kullandığı derecelendirme ise aynı yüzyılın sonuna doğru Anders Celsius tarafından belirlenmiş. Bizler suyun donma derecesini 0, kaynama derecesini ise 100 olarak biliyoruz. Vücut ısısı ise 37 derece. İlk tıbbi termometrenin ise 1867 yılında Sir Thomas Allbut tarafından yapılmış olduğu kayıtlarda geçiyor.
20-30 yıl öncesine kadar vücut ısısını ölçmek için cıvalı termometreler kullanılırdı. Her evde bulunan bu termometrelerle (derece) kişinin ateşini ölçmek beceri isteyen bir uğraştı. Derece önce cıvalı olmayan tarafından tutularak sallanır ve cıvanın düşük ısıya gelmesi sağlanır, daha sonra koltuk altında veya ağızda (bazen de makatta) beş dakika tutulur, sonra okunmaya çalışılırdı. Cıva sütununu görmek için üç yanlı derecenin bir tarafında ancak özel bir pozisyonda görülebilen çizgi aranırdı. Özetle her babayiğidin harcı değildi.
Kısa bir süre sonra düz olduğu için daha kolay okunabilen dereceler ortaya çıktı ama okunma zorluğu yanında camdan oldukları için kolay kırılıyor olmaları sorun yaratıyordu.
Tüfeğin icat olup mertliğin bozulduğu gibi, yeni termometreler de işin tadını kaçırdı. Şimdiki dijital termometreler herhangi bir beceri gerektirmiyor. Havaalanlarında ve AVM’lerde olduğu gibi infrared dalgalarla uzaktan ölçüm bile yapılabiliyor. Şu yaşadığımız pandemi sırasında muhtemelen dünya üzerinde milyarlarca insana ateş ölçümü yapılmıştır. Ateşi yüksek kaç kişi bulunmuştur? Bir işe yarıyor mu anlamak zor. Bence tek faydası olağanüstü bir dönemde olduğumuzu herkese hatırlatmak ve tedbirleri uygulamaya yönlendirmek.