09 Temmuz 2016

'Değerler eğitimi'ne ihtiyacı olan değersiz adamlar

Değerler eğitimine önce bu eğitime önayak olmaya yeltenen sizlerden başlamak gerekir.

Kediye ciğer emanet etmek misâli, “Yeni Türkiye”nin eğitim politikası ve değerler eğitimi de Ensar Vakfı’na emanet ediliyor, hatta edildi bile. Ensar Vakfı ile birlikte, Bilal Erdoğan’ın yöneticileri arasında bulunduğu TÜGVA, Eğitim şuralarındaki etkisiyle tanınan Eğitim Bir-Sen ve İlim Yayma Cemiyeti’nin katıldıkları MEB Çalıştayı'nda alınan istişarî mahiyetteki kararlar, hiç kuşkunuz olmasın, önümüzdeki günlerde adım adım uygulanmaya başlanacak. Bu öneriler/kararlar arasında Kuran-ı Kerim dersinin seçmeli değil zorunlu olması, din öğretiminin okul öncesinden başlaması, zekî ve başarılı öğrencilerin İmam Hatip’lere yönlendirilmesi için seferberlik, imamların ve öğretmenlerin öğrencileri okul dışında da izlemesi ve de “değerler eğitimi”nin 0-6 yaştan başlaması, iki yaşından sonra mutlaka verilmesi var.

Geçenlerde Tayyip Erdoğan üzerinde etkili olduğu söylenen hem prof., hem köşe yazarı, hem de her yazısı (özellikle kadın aşağılaması, ayrımcılık, nefret söylemi) suç ve ayıp sınırlarını zorlayan, çoğu zaman da aşan bir din ulemâsı: “Laik- seküler düzende Müslümanların din ve kültürlerini korumaları zordur. Laik rejimde istediğimiz eğitimi ve kültürü veremeyiz…..rejimin değişmesi gerekiyor…” mealinde bir yazı yazmış, bunun şimdi hemen olamayacağına dikkat çekip usul usul gitmek gerektiğini vurgulamıştı. Usul usul, adım adım gidiyorlar işte. Yeni doğmuş bebelere, altına hâlâ bez bağlanan, ağzı emzikli minik yavrulara değerler eğitimi vermekten başlayarak…

 

Bebelere hangi değerlerinizi aşılayacaksınız?

 

Değerler Eğitimi Merkezi, Ensar Vakfı bünyesinde Erdoğangiller, AKP ve Millî Eğitim Bakanlığı destekli bir kuruluş. Siyasal İslamın derin altyapısını hazırlamak üzere oluşturulmuş benzer yapılardan biri, şimdilerde en güçlüsü. Takiyye ve yalan daha kurumun adından başlıyor, çünkü değerler sözcüğü, Sünnî İslamın en çağdışı ve gerici yorumu olarak anladıkları din sözcüğü yerine kullanılıyor. Üstelik dinî değerleri de kendi meşreplerine, tarikatlerine, özel ve siyasal çıkarları doğrultusunda tefsirlerine göre eğip büktükleri; ilk ifadesini On Emir’de bulan bütün dinlerdeki ortak insanî değerleri hiçe saydıkları attıkları her adımda her icraatte apaçık ortaya çıkıyor.

Aslında toplumsal düzeni sağlamaya, insanın ilkel dürtülerini gemlemeye yönelik bu ortak değerler nedir? Öldürmeyeceksin (yaşama saygı), çalmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, komşunun malına göz koymayacaksın, Allahın adını boş yere anmayacaksın (yani siyasete, yalana alet etmeyeceksin), kendine putlar yaratmayacaksın, zina etmeyeceksin...

İnsanlık, binlerce yıl öncesinin çöl/aşiret toplumundan günümüzün karmaşık toplumlarına doğru adım adım ilerledikçe ortak değerlere yenileri eklendi. Cinsiyetler, inançlar, dinler, diller, ırklar arasında ayrım yapmamak, hemcinsini ezmemek, ezilenin yanında olmak; canlıyı, doğayı korumak, vb.

Kimi marjinal topluluklar bir yana (ki onlarda bile öldürmeyeceksin, yalan söylemeyeceksin, çalmayacaksın, komşuna/ ötekine kem gözle bakmayacaksın temel değerlerdir)  bütün toplumlarda kabul gören bu değerlere her zaman uyuluyor mu? Hayır. Ama hedeflenen, olması gereken, övülen, toplumda yaygınlaştırılmaya, içselleştirilmeye çalışılan, toplumsal ahlâkın temelini oluşturan değerler bunlar.

Peki siz değer tacirleri, bunlar dışında hangi değerlerin eğitimini vereceksiniz? Söz konusu olan evrensel insanî değerlerse bu değerlerin topluma hakim olması için çağdaş toplumlarda özendirme, cezalandırma, evrensel insanî değerleri yaygınlaştırma, kültürel norm haline getirme gibi çeşitli mekanizmalar vardır, onları işletirsiniz.  Haa…bunlar değil de başka bir şeyse kastınız, bebelere ve topluma şırınga edeceğiniz değerleriniz nedir, bunu takiyyesiz, yalansız açıklarsınız.

 

Değerler eğitimine ihtiyacı olan sizlersiniz

 

Topluma beşikten teneşire değerler eğitimi vermeye niyetlenen zihniyetin neler yaptığı, neyi savunduğu, hangi suçları işlediği, hangi suçları gizlediği, yalanı, talanı, şiddeti nasıl uyguladığı, kini nefreti topluma nasıl yaydığı ortada.

Bu zihniyet dinde, ahlâkta, siyasette tepeden tırnağa yalan üzerinde yükseliyor. Yukarlardan başlayan yalan, aşağıdaki papağanların diliyle kalemiyle toplumsal ve insanî değerleri yıka yıka yayılıyor. Gerçekleri söylemek suç sayılırken yalan şan, şöhret, rütbe kazandırıyor.

Bu zihniyet, şiddeti cinayeti iktidar uğruna, cihat uğruna mubah sayıyor. “Terör nereden gelirse gelsin….” laf ebeliğiyle terörden terör beğeniyor, “bizim teröristler”i koruyup kolluyor. Barış sözcüğünün ve barış isteminin suç sayılıp yargılandığı bu ülkede savaş çığırtkanlığı prim yapıyor, kazandırıyor.

Her dönemde olmuştur, iktidara yakın olan, ünlü deyimle bal tutan parmak yalar; ama bu iktidar dönemindeki neoliberal utanmaz talan, cep (veya ayakkabı kutusu) doldurma uğruna doğanın, insanın bu derece pervasız sömürülmesi yakın dönemde hiç yaşanmadı.

Bu zihniyet, (Ensar vakası örneğinde ve bir dizi benzer rezillikte görüldüğü gibi) çocuk istismarını, çocukların ırzına geçmeyi, kadınlara tacizi, tecavüzü, bir kereden ne çıkar ki diyerek (ki bir kere değil bin kere, yüz bin kere işleniyor bu suçlar) hafifsiyor, gözden ve adaletten saklamaya çalışıyor. Faillere arka çıkıyor, paravan oluyor.

Bu zihniyete göre babanın dokuz yaşındaki kızına “şehevî hislerle yaklaşması” yani küçücük  kızıyla cinsel ilişkiye girmesi sorun değil de, Diyanet’in ilgili dairesinin soruya verdiği cevaba göre bu durumda baba olacak herifin karısıyla nikâhının düşüp düşmeyeceği sorun.

Bu zihniyet kız çocuklarının dokuz yaşında evlenebileceği fetvasını veriyor,  tecavüze uğrayan çocuğu, kadını tecavüzcüsüyle evlenmeye zorlayarak tecavüzcü erkeği kurtarıyor.

Bu zihniyetin bugün vardığı noktadaki ahlâk anlayışı; her an tahrik olmaya hazır erkeğin, kadın ve çocuk bedenine cinsel tahakkümü üzerinde yükseliyor. Erkeğin cinsel organıyla kadının iki bacağı arasına sıkışıp kalmış ahlâk anlayışı, din sosuna da bulanarak topluma empoze edilmeye çalışılıyor.

Evet; bu toplumda birilerinin değerler eğitimine ihtiyacı var ama bu eğitimi görmesi gerekenler beşikteki bebeler, okuldaki çocuklar, gençler değil; öncelikle sizlersiniz: gerçek insanî ve ahlâkî değerleri yitirmiş olan beyler! Evet, gerçekten de başta sizlerin ve de vicdanını, ahlâkını, masumiyetini kemirdiğiniz, çürüttüğünüz bu toplumun gerçek değerler eğitimine ihtiyacı var. O değerler ise, iktidar ve siyaset yollarında kendi karanlık kafalarınızın ve emellerinizin kalıbında ürettiğiniz sözde dinî, sözde İslamî “fetva”lar değil İslamın, dinlerin ve insanlığın binlerce yıllık pratiğinden kaynaklanan evrensel değerlerdir.

Değerler eğitimine önce bu eğitime önayak olmaya yeltenen sizlerden başlamak gerekir. Kart dimağlarınız ve kartlaşmış yürekleriniz eğitime müsait olursa tabii…

Yazarın Diğer Yazıları

Romanını yazamadığım kahramanım Nazar

İnsan benim yaşıma gelip de birlikte yol yürüdüğü,  onlarla zenginleştiği dostlarını, arkadaşlarını yitirdiğinde sadece onların matemini tutmuyor, sadece onlara ağlamıyor. Her giden bizden bir parça koparıp gidiyor. Eksiliyoruz

Bir yazamama yazısı

Yazıyoruz, söylüyoruz, bağırıyoruz, feryat ediyoruz da ne oluyor, ne değişiyor! Anlamsızlık, yetersizlik, boşuna çaba duygusu

Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet

ÇEDES'in amacı çocuklarda çevre duyarlılığını geliştirmek ise, ormanlarımızın, tarım topraklarının, doğal zenginliklerimizin nasıl yok edildiğini, açgözlü vahşi talan düzeninin doğal yaşamı nasıl katlettiğini öğretin

"
"