13 Nisan 2015

'330 milletvekili için kaç şehit gerek?'

Daha kaç çocuğumuzun, kaç askerimizin, kaç insanımızın ölmesi gerekiyor iktidar hırsınızı tatmin edebilmeniz için?

Öğlen haberlerinde okunan TSK açıklamasını duyduğum anda göğsüme bir yumruk oturdu. Ağrı’nın Diyadin ilçesi Yukarı Tütek Köyü’nde ağaç dikme ve bahar şenliğinde “örgüt propagandası yapılacağı, seçimde desteklenen adaylara oy vermeleri konusunda baskı uygulanacağı duyumu alınması üzerine Ağrı İl Jandarma Komutanlığı’ndan 15 timin bölgeye gönderildiği”; ateş açılması üzerine bölgeye komando birlikleri sevkedildiği, havadan IHA ve helikopter destekli operasyonun devam ettiği bildiriliyordu.

Partilerin adayları belli olmuş, genel başkanlar televizyon ekranlarında, meydanlarda boy göstermeye başlamış, tartışmalar hızlanmıştı. HDP’nin barajı aşmasının, AKP’nin milletvekili sayısını ve Erdoğan’ın başkanlık hayallerini ciddi biçimde etkileyeceği biliniyor, herkes herkesi provokasyonlara karşı uyarıyordu. “Dakka bir, gol bir!” diye geçirdim içimden. Tayyip Erdoğan’ın TSK açıklamasının hemen ardından neredeyse eş zamanlı konuşması, yakın avenesinin tweetleri, beyanları hep aynı hedefe vuruyordu:  çözüm sürecini baltalayan PKK’ye ve HDP’ye…

 

Tendürek Dağı’nın eteklerinde neler oldu?

 

O gün orada neler olduğunu anlayabilmek, gerçeğe biraz yaklaşabilmek için resmî açıklamaların çarpıtma ve karartmalarını, provokasyon planının ayrıntılarını, Kürt hareketinin haklı mağduriyet psikolojisini ve bölge halkının vicdanı isyan ettiren çaresizliğini, çırpınışını, öfkesini birlikte değerlendirmek gerekiyor.

Bölgede PKK gerillalarının bulunduğu, ordunun, devletin ve de herkesin bildiği bir gerçek. Bahar şenliği de her yıl aynı mevsimde, çevre yerleşmelerden halkın katılımıyla yapılıyor. Bu yıl HDP’nin milletvekili adaylarının da şenliğe katılması bekleniyor. Tabii ki parti ve adaylar seçmenlerinden oy isteyecekler, destek isteyecekler. Tıpkı AKP adayları gibi, tıpkı AKP adına toplu açılış bahanesiyle il il dolanan ve AKP’ye 400 milletvekili isteyen Erdoğan gibi, diğer muhalefet partileri gibi. Ama “örgüt propagandası yapılacağı ve desteklenecek adaylara oy isteneceği” duyumu alınması bile -ki bu duyumu Ağrı Valiliği iletmiş- TSK’nın bölgeye özel timler göndermesi, daha sonra da ateş açıldı diye operasyon düzenlemesi için yeterli bir gerekçe. Bölgeden tanıkların iddiasına göre, PKK’lilerin bulunduğu noktaya çok sayıda asker bir gün önce indirilmiş. Herhalde bahar şenliğine, ağaç dikimine katılmak için değil.

Fiilî bir ateşkes varken, barış sürecinin herşeye rağmen devam ettiği taraflarca ifade ediliyorken, gerillanın üslendiği ne zamandır bilinen bir bölgeye, hem de tam bahar şenliği günü asker göndermenin anlamı, maksadı nedir sizce? PKK’lilerin hadi gelin bizi temizleyin demeleri, göğüslerini açıp teslim olmaları mı bekleniyordu yani?

Bölgeden tanıkların ve HDP’nin olaylara ilişkin iddiası; çatışma çıktığı, 15 askerin çatışma mahalinde bilerek bırakıldığı, bunların bir bölümünün yaralı olduğu, aralarında eski Diyadin HDP ilçe başkanının da bulunduğu yöre halkı yaralıları kurtarmaya çalışırken havadan, helikopterlerden ateş edildiği... Nitekim, ilçe başkanı ve bir PKK’li bu ateş altında ölüyor.

HDP, elinde görüntüler olduğunu ileri sürüyor. İddia çok ciddi; bir o kadar da vahim ve ürkütücü.

 

Provokasyon başarıya
ulaşsaydı kime yarayacaktı?

 

Provokasyonları kim/kimler tertiplediyse ona/onlara yarar. Şu günlerde çatışmadan, şehit cenazelerinden, savaştan, kavgadan en fazla zarar görecek olan Kürt siyasal hareketidir, HDP’dir. AKP-Erdoğan iktidarı, bu aşamada planlarını bozacak güç olarak HDP’yi görüyor ki, doğru. Bu durumda iktidar HDP’yi kitlelerin gözünde terörle, şiddetle, çatışmayla, bölücülükle özdeşleştirecek hiçbir fırsatı kaçırmayacaktır. Ağrı’dan şehit cenazelerinin gelmesinden oy devşirecek olan: tartışmasız şekilde AKP ve Tayyip Erdoğan’dır.

Ağrı olayı ülke adına, hepimiz adına ucuz atlatılmış, planlı programlı bir provokasyon denemesiydi. Belki hemen değil ama ilerdeki günlerde gerçekler mutlaka ortaya çıkacak. Ortaya çıkarılması; kendine demokratım, namusluyum, bu ülkenin esenliğini istiyorum, temiz siyaset istiyorum diyen herkesin boynunun borcudur.

Ağrı provokasyonu; çözüme gerçekten inanmış, barışa, huzura susamış Kürt halkının basiretiyle tam başarıya ulaşamadan püskürtüldü. Yine de önümüzdeki günlerde benzerlerinin denenmemesi için hiçbir neden yok. Ne var ki artık eskisi kadar inandırıcı olamayacaklar, çünkü mızrak çuvala sığmayacak kadar uzun. Biraz düşünen, olayları birbirine bağlayabilen, ilk andan itibaren TSK’dan, Hükümetten, Cumhurbaşkanı’ndan gelen açıklamaları, kimin ne söylediğini değerlendiren her aklı başında insan gerçeği bir kenarından görüyor.

Zaytung; yazmaya, anlatmaya çalıştıklarımı vurucu üslubu ve acı mizahıyla şöyle özetlemiş: “Yüksek Seçim Kurulu, 330 milletvekili için gerekli şehit sayısını belirlemek üzere toplanıyor.”

Daha kaç çocuğumuzun, kaç askerimizin, kaç insanımızın ölmesi gerekiyor iktidar hırsınızı tatmin edebilmeniz için?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir yazamama yazısı

Yazıyoruz, söylüyoruz, bağırıyoruz, feryat ediyoruz da ne oluyor, ne değişiyor! Anlamsızlık, yetersizlik, boşuna çaba duygusu

Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet

ÇEDES'in amacı çocuklarda çevre duyarlılığını geliştirmek ise, ormanlarımızın, tarım topraklarının, doğal zenginliklerimizin nasıl yok edildiğini, açgözlü vahşi talan düzeninin doğal yaşamı nasıl katlettiğini öğretin

Devletin birliğini bütünlüğünü bozan hainler kimler?

Dikkatimi çeken, Demirtaş'a devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaktan, Figen Yüksekdağ'a da devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yardımdan ceza kesilmiş olması. Soruyorum: Devletin bütünlüğünü, milletin birliğini bozanlar Kobane davasında mahkûm edilenler mi, onları mahkûm ettirenler mi?

"
"