09 Mayıs 2022

Seçilmiş gazeteciler ve canlı yayınlar

Eleştirel kanallar, iktidar TV’lerinin Erdoğan ve AKP sözcülerine yaptığı gibi halkla ilişkiler faaliyeti yürüttü iki gün boyunca

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşurken iktidar yanlısı haber televizyonlarının apar topar yayını kesip canlı yayına geçmesi artık alışıldık bir görüntü.

Erdoğan, nerede bir açılış yapsa, bir toplantıda mikrofon başına geçse o an ekrandaki yayına ya da konuğa aldırmaksızın kameralar hemen oraya yöneliyor; 10-15 televizyon ortak Erdoğan yayınına geçiyor. Hem de baştan sona yayımlanıyor her konuşması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayram namazı çıkışındaki açıklamaları sırasında da aynı uygulama yinelendi. CNNTürk, Habertürk, A Haber, TV100 ve TRT Haber’in de olduğu birçok TV kanalı, sabahın 07.40’ında Büyük Çamlıca Camii önünden canlı yayına geçtiler.

Tabii bunu haberciliğin gerekleriyle açıklamak mümkün değil. Amaç salt habercilik olsa Erdoğan’ın sözleri özetlenir, haber değeri taşıyan önemli cümleleri aktarılır. Ama canlı yayına geçince mikrofona gelişinden başlayıp, konuşması bitene kadar izleyiciye aktarılıyor.

İktidar kanalları Erdoğan dışındaki AKP sözcüsü, yönetici ve bakanlarının konuşmalarını da canlı bağlantılarla yayımlıyorlar. Aynı şekilde Halk TV, KRT ve Tele1 gibi eleştirel haber kanalları da muhalefet liderleri ve yöneticilerinin konuşmalarını canlı yayınlarla aktarıyor. Konuşmalar ve basın toplantıları ne kadar uzarsa uzasın baştan sona canlı yayımlanıyor.


Son örnek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi. 3 Mayıs’ta Halk TV, KRT TV ve Tele1, İmamoğlu’nun gezisini canlı yayınlarla aktardı izleyicilerine. Fakat en sık canlı yayına bağlanan Tele1’di. Oturdum, saydım. Tele1, sabah saat 10.18’de “İmamoğlu Karadeniz turunda” anonsuyla başlayan canlı yayınları akşama kadar 10 kez tekrarlanmıştı; gün boyu toplam 82 dakika canlı yayın yapılmıştı. Biri ana haberde olmak üzere dört kez de izleyen muhabire bağlanılmıştı.

Bazı bağlantılarda İmamoğlu’nun otobüs üzerindeki konuşmaları aktarılıyordu ama bazen de neden bağlanıldığı bile belli olmuyordu. Örneğin 11.23’te gazeteci İbrahim Kahveci’nin sözü kesildiğinde 2 dakikalık bağlantıda sadece bir kalabalık ve karmaşa göründü. 17.32’de Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun sözlerine ara verildiğinde İmamoğlu, Trabzonspor forması imzalıyor, yanındakilerle sohbet edip, çay içiyordu.

4 Mayıs’ta İmamoğlu’nun Trabzon’daki basın toplantısına bağlanıldı. 14 dakikalık yayının son 7 dakikasında gazeteci soruları vardı ama sorular anlaşılamıyordu. İmamoğlu yanıt vermeden de bağlantı kesildi. Ardından İmamoğlu’nun Trabzon’da otobüs üzerinden yaptığı konuşma da 28 dakika boyunca yayımlandı; sonra da muhabire bağlanıldı.

KRT, İmamoğlu’nun Trabzon konuşmasını 20 dakika süreyle canlı yayımladı. Halk TV de İmamoğlu’nun Trabzon’daki basın toplantısını canlı yayımladı; İmamoğlu ardından kendisi için düzenlenen Serhan Asker’in “Görkemli Hatıralar” özel programına katıldı.

İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi, bir siyasetçinin her adımının canlı yayınlarla izleyiciye aktarılmasının abartılı bir örneği oldu. Eleştirel kanallar, iktidar TV’lerinin Erdoğan ve AKP sözcülerine yaptığı gibi halkla ilişkiler faaliyeti yürüttü iki gün boyunca.

Erdoğan’ın her konuşmasını canlı yayımlayan haber kanallarına yönelik onca eleştiri varken, eleştirel kanalların da bu kadar sık canlı yayına geçmek yerine “haber değeri”ni ölçüt almasında yarar var. “Seçilmiş gazeteciler”in davet usulüyle, harcamaları karşılanıp, ağırlanarak siyasetçileri izlemeleri gibi gazeteciyi PR’cı konumuna indirgeyen yöntem de artık terkedilmeli. Nitekim bu kadar gazeteci İmamoğlu’nu izledi ama gezinin masraflarının ne kadar olduğunu ve kimin karşıladığını bile tam olarak öğrenemedik…

Ajans haberciliğinin çöküşü

Anadolu Ajansı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun sözlerini önce “Mühendis ihraç eden ülke olduk” diye geçti ama birkaç saat sonra Bakan’ın sözlerini “mühendislik ihracı” diye düzeltti. Ama AA düzeltene kadar “mühendis ihracı” sosyal medyada ve internette iyice yayılmıştı. Yanlışlığı fark edenler değiştirdi ama Cumhuriyet, Haber Global, Karar, Sol Haber ve Yeniçağ haberi hâlâ düzeltmedi.

Geçen hafta yaşanan bir ajans vakası da AKP Genel Başkan Yardımcısı Binali Yıldırım’ın sözleriyle ilgiliydi. DHA’nın geçtiği haberde, “Doların artması tepeden tırnağa her şeyi etkiledi” cümlesi vardı. FOX TV ana haberlerinde bu cümlenin AA, DHA ve İHA tarafından sansürlendiği, DHA’nın sadece metinde bu cümleye yer verdiği ifade edildi.

Ancak Yıldırım’ın 26 Nisan’da yaptığı konuşmayı dikkatle dinledim. Kesilen bir cümle yoktu. Yıldırım, “Şimdi tam işleri yoluna koyduk derken bu sefer de hemen kuzeyimizde bir savaşla karşı karşıyayız” diyor; sözlerini “Bunlar ne oldu, tepeden tırnağa her şeyi de etkiledi” diye sürdürüyordu. Anlaşılan “bunlar” sözcüğünü “dolar” olarak anlamıştı DHA muhabiri.

DHA, haberdeki bu hatayı düzeltmediği gibi Milliyet’in de aralarında olduğu bazı sitelerde “dolar” yanlışı aynen kaldı. Daha enteresanı, Hürriyet ve İHA’da o bölüme iki cümle eklenmişti:
“Hemen kuzeyimizde bir savaşla karşı karşıyayız. Şimdi ocak ayında 150 dolar olan doğalgaz bin 500 dolara çıktı, bir ara 3 bine kadar yükseldi. Petrol 55 dolardan çıktı 130 dolarlara. Bunlar tepeden tırnağa herşeyi çok etkiledi, fiyatları artırdı.”

Yıldırım’ın konuşmasını dinledim, bu cümleler yoktu. Arayınca Hürriyet’teki bu eklemenin, AKP’nin internet sitesi ve İHA’da da olduğunu gördüm. Kim nasıl ekledi bilemiyorum.

Belli olan şu ki, medyanın haber kaynağı ajansların geçtiği haberlerin güvenilirliği tartışmalı. İktidarı zor durumda bırakacak haberlerin verilmemesini geçtik, iktidar mensuplarının sözlerinde bile hatalar yapılıyor, sonra düzeltilmiyorsa gazetecilik refleksleri iyice körelmiş demektir.

“Şehit” mezarlıklarını ziyaret

Her bayramda olduğu gibi bu bayramda da şehit mezarlıklarını ziyaret haberleri yayımlandı. Dikkat ettim, mezarlık ziyareti haberleri, “şehit” haberlerinden daha genişti medyada…

Oysa sadece yılbaşından bu yana yurt içi ve yurtdışı operasyonlarda 18’i asker, 9’u polis, toplam 27 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi. Gencecik insanların ölümü medyada ağırlıklı yer almıyor. Her gün birer ikişer cenaze haberleri oluyor ama toplam sayı bile yayımlanmıyor. Onun yerine Sabah’taki “Pençe-Kilit operasyonunda 63 terörist öldürüldü” gibi haberler yayımlanıyor. Gencecik insanların birbiri ardına ölüp gitmesi bu kadar sıradanlaştırılmamalı.

Tek cümleyle…

Takvim internet sitesi, bu kez de “50 bin liraya kadar olan kredi ve kredi kartı borcu devlet tarafından karşılanacak” diye yalan haber yayımladı.


Akşam, Sabah, Yeni Şafak gibi iktidar yanlısı gazeteler, Zelenski’nin, Türkiye’nin Rus turistleri kabul etmesine yönelik eleştirilerini haber yapmadı.

Sabah, “1 Mayıs müjdesi açıklanıyor” haberini yayımladı ama ertesi gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in emeklilere müjde vermediğini haber yapmadı.


TGS, “Basın özgürlüğü herkes için / YANYANA” kampanyasını Birgün, Evrensel ve Karar gazetelerine tam sayfa, Cumhuriyet’e çeyrek sayfa paralı ilan vererek duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın S. Arabistan gezisine katılan gazeteciler, umre yaparken çektirdikleri fotoğrafları sosyal medyada yayımladılar.

Zam haberlerini kullanmayan Yeni Şafak, bu ayın ilk gününde “Doğalgazda mayıs tarifesi değişmedi” diye haber yaptı.

Sözcü, sığınmacılarla ilgili abartılı sayılara yer veren ve ayrımcılık içeren “Sessiz İstila” filmine “Türk milliyetçiliği ırkçılık değildir” manşeti atarak sahip çıktı.

Hürriyet’in “Rakam rakam sığınmacılar” manşetinde “rakam” yanlış kullanılmıştı; “sayılarla” denilmesi gerekirdi.

 

Okur Görüşleri

İsmail Yüksel: Bildiğiniz gibi, John Keane’in “Medya ve Demokrasi” kitabında aktardığı gibi akvaryumun filtresi gibidir özgür basın; düşünce ve ifade özgürlüğünün en önemli uygulayıcısıdır. “Gazeteciler” de bu anlayışın temsilcisidir. Bu girizgahın nedeni, konu bölümüne ismini yazdığım şahsın (Ertuğrul Özkök), dijital mecra gazeteciliğinin ülkedeki en önemli temsilcisi olan T24’te neden kendisine bir yer bulduğu sorusunun cevabını aramaktır.
Söz konusu şahıs günümüz “yandaş medya” olarak tanımlanan olgunun taşlarını bizzat kötü niyetle döşemiştir. Onlarca örneği de vardır yaptıklarının. Son birkaç gündeki yaptıkları da bu görüşümü teyit eder niteliktedir. Tam bir işveren temsilcisidir. Keza genel yayın yönetmenliği gibi bir görevi ne amaçla kullandığı da yaşattıkları ile ortadadır.
T24 gibi oluşumların reklam gelirleri dışında okur destekleri de olmaktadır.
Çünkü benim de bir katkım olmuştur. Bu -küçük bile denemeyecek- katkıda bulunmamın nedeni T24 gibi oluşumların daha iyi, daha bağımsız, daha güçlü ve etik bir anlayışa sahip olmalarını istememdir. Ama bu şahsın etik ile olan ilişkisi sadece kitaplarda yaptığı kavramsal okumadır. Bu sadece bir okur tepkisidir. Umarım T24 umut olmayı yitirmez.

T24’ün yanıtı: T24’ün yayına başladığı 1 Eylül 2009’dan itibaren, hiçbir ayrım yapmadan medyanın bütün kesimlerinden yazarların yazılarını alıntılarla paylaştık, paylaşmayı sürdürüyoruz. Bütün medyayı örnekleyen yazıları paylaşmamız, içeriğindeki görüşleri veya ilgili mecralarda icra edilen gazeteciliği benimsiyor olmamızdan değil, o dünyalarda dile getirilen görüşleri okurlarımıza duyurma amacından kaynaklanıyor.

Hiçbir yorum yapmadan paylaştığımız yazılar ve yazarlar konusunda karar, elbette okurların. Ertuğrul Özkök de Hürriyet yıllarından bugüne yazılarını paylaştığımız yazarlar arasında bulunuyor. Yazılarını paylaşmayı sürdürdüğümüz Özkök’ün Hürriyet yıllarına ilişkin olarak hiçbir sorunun esirgenmediği en kapsamlı söyleşinin T24’te yayımlandığını da hatırlatmak isteriz.
Okurumuz Sayın İsmail Yüksel’e; T24’e ilgisi, güveni ve eleştirisi için teşekkür ederiz. T24, hiçbir kişi, kurum, şirket, dernek, oluşum, devlet ve fon kaynağı kullanmadan, finansal ve ideolojik takıntılardan bağımsız olarak yayınlarını sürdürecek.

Koray Pekeriçli: T24’ü severek takip ediyorum. Biraz eski model cep telefonum var. Web sitesinin tasarımı küçük ekranlar düşünülerek yapılmadığı için bir yazıyı okumak çok zor oluyor. Ekranın üçte biri T24 banner’ı ve bir boş alana gidiyor. Üçte birinde haber var, geri kalan üçte biri ise reklam. Web browser üzerinden reklamlı da olsa daha rahat okunacak bir tasarım yapılamaz mı?

T24’ün yanıtı: Hiçbir dış kaynak içermeyen bütçemizi tutturmak için okurlarımızı reklamlarla yorduğumuzu biliyoruz. Ciddi bir bütçe gerektiren yeni bir yazılım/tasarım üzerinde imkânlarımız ölçüsünde çalışıyoruz. Biz sayfalarımızdaki reklam yoğunluğunu azaltmayı sağlayacak çalışmaları sürdürürken Sayın Koray Pekeriçli ve benzer haklı eleştirileri olan okurlarımıza, telefonları imkân veriyorsa, çok daha az reklam yayını olan ücretsiz T24 uygulamasını kullanmalarını öneriyoruz.

ELEŞTİRİ, ŞİKAYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]

Yazarın Diğer Yazıları

Fetih çılgınlığı sardı medyayı

Ülkesini, insanını ve barışı gözeten gazeteciliğin tam zamanı…

Teğmenlere ceza telaşında düşülen komiklik

Elbette iktidar aleyhine propaganda yasak olamaz ama etik olarak gazeteci propaganda yapmaz; analizini ve yorumunu aktarır, bilgi verir, eleştirir, sorgular

Eylemlere şaşı bakan medya

Malum, otosansür sansürden beter bir zehirdir gazetecilikte...

"
"