Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, şampiyonluk kutlamaları sırasında Sezen Aksu’nun “Şinanay” şarkısını sloganlaştıran taraftarlara eşlik etti:
“Şinanay da yavrum şina şinanay! Ananızı s... Galatasaray.”
Okan Buruk ve taraftarlar, tüm kadınları aşağılayan ve kadın bedenini intikam nesnesi olarak gören eril küfür dilini coşkuyla tekrarlayıp durdular o gece. Telefonlarla çekilen görüntüler de birçok taraftarın sosyal medya hesabından da paylaşıldı.
Maalesef Okan Buruk’un küfrü, futbol medyasında gereken tepkiyi görmedi. Taraftarlık yine devreye girdi; sosyal medyada Fenerbahçe taraftarlarının yanısıra sadece Youtube’daki bazı yayınlarda Teknik Direktör Ümit Özat gibi isimler tarafından eleştirildi Okan Buruk.
Futbol medyası dışında ABC, Habertürk, Oda TV, Internet Haber, Türktime, Yeniçağ gibi az sayıda sitede “Ölçüyü kaçırdı” haberleri yapıldı. Ertesi gün eski MHP Antalya Milletvekili Nesrin Ünal ile Eşitlik için Kadın Platformu, Okan Buruk’u kınayarak, tüm kadınlardan özür dilemesini istedi. Platformun açıklamasında, “Okan Buruk şampiyonluk kutlamasında Sezen Aksu’nun Şinanay şarkısını kirleterek, tecavüz kültürünü yüceltmiş, kadınların onuruna, bedenine ve tüm annelere sözlü tecavüz etmiş ve küfürlü saldırıda bulunmuştur” deniliyordu.
Fakat platformun açıklamasını Artı Gerçek, Bianet, Birgün, Diken, Evrensel, Gazete Duvar, Gazete Pencere, Gerçek Gündem, Serbestiyet, Yurt dışında bir yerde de görmedim. Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Sözcü gibi yaygın medya kuruluşları bu açıklamaya da itibar etmediler. Sadece Günaydın’da Mevlüt Tezel, Cumhuriyet’te de Bedri Baykam yazılarında Okan Buruk’u eleştirdi. Sonradan FB’lilerin suç duyurusunu ve Mahmut Uslu’nun sözlerini verenler oldu ama kısacıktı.
Güçlü biçimde karşı çıkmayıp görmezden geldiklerine göre, Okan Buruk’un eril tecavüz dilinden rahatsız değil medyamız ve futbol yazarları. Küfürlerin futbol camiasında bu kadar olağanlaşmasında ve taraftarların birbirine düşmanlaştırılmasında onların da günahı büyük.
Altı aylık araştırmayı yeni gibi yazdılar
Sokaklarda yaşayan köpeklere karşı iktidar medyasında başlatılan kampanya tüm hızıyla sürüyor. Akşam, Sabah, Türkiye, Yeni Akit ve Yeni Şafak’ta neredeyse her gün birinci sayfadan hatta çoğunlukla da manşetten yayımlanıyor köpek düşmanı haberler. Fakat arada öyle abartılı, dayanaksız ifadeler kullanılıyor ki, insan okurken hayretler içinde kalıyor.
Örneğin, Ankara’da bir lise öğrencisinin bacağını köpek ısırmış. Anadolu Ajansı, TRT Haber ve Global TV’de kullanılan haberde baba Hakan Tanrısever, “Oğlunun asker olmak istediğini ancak bacağında iz kalması nedeniyle askerlik mülakatından elenme ihtimali olduğunu” söylüyordu. Bacaktaki iz, neden askerliğe engel olsun ki? Bu abartılı bir kaygı…
Türkiye gazetesinin kimin hazırladığı belli olmayan bir rapora dayanan “Yakalaması ve bakması ekonomiyi vuruyor” başlıklı haberinde de garip bir cümle vardı:
“Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, önceki gün yaptığı açıklamada Türkiye’deki başıboş köpek sayısının 4 milyona yakın olduğunun tahmin edildiğini söyledi ama bazı uzmanlara göre bu rakam 10 milyon bile olabilir.”
Bakan Yumaklı, 4 milyon diyor; TBMM’deki teklifte de sokak köpeklerinin sayısı 2 milyon olarak belirtiliyor. Türkiye’nin haberinde ise “bazı uzmanlar”a dayanarak sokak köpeklerinin sayısı birden 10 milyona çıkarılıyor!
Üstelik haberdeki o cümle “Sayı 10 milyon olarak kabul edildiğinde” diye devam ediyor; yakalama, besleme ve kısırlaştırma maliyeti de buna göre çıkarılıyor. Önyargı ve düşmanlık, bilginin önünde gidiyor bu haberde.
“Sokak köpekleri kamuoyu araştırması” haberi önce TRT Haber’de yayımlandı; ardından iktidar medyasına yayıldı. İletişim Başkanlığı’nın yaptığı belirtilen bu araştırmaya göre, soruları yanıtlayan “gönüllüler”in yüzde 80,4’ü “Barınaklara yerleştirilmeli, sahiplenilmeyen ve hasta olanlar uyutulmalı” görüşünü savunmuş. Fakat araştırma 18 Ekim-8 Kasım 2023 tarihlerinde yapılmış, aradan altı ay geçmişti. İletişim Başkanlığı’nın değerlendirmesi altı ay sürmüş de olamaz, nihayetinde beş soruluk kısa bir anket…
Başkanlık mı yeni açıkladı, yoksa iktidar medyası mı eski araştırmayı yeni gibi yayımladı bilemiyorum. Ama altı ay önce ve köpeklerin “uyutulması”nı yani öldürülmesini içeren teklif ortada yokken yapılan bir araştırmanın yeni gibi tedavüle sunulması da düşmanca.
Bu örneklerden anlaşılacağı gibi, gazetecilik, sokak köpeklerinin öldürülmesine rıza üretmek için araçsallaştırılıyor. Oysa gazeteciler, insanların doğru karar verebilmesi için eksiksiz ve nesnel bilgi aktarmakla yükümlüdür.
Haftanın davetli gazeteci gezileri
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 37 gazeteciyi Avrupa Olimpiyat Oyunları imza törenini izlemek üzere Roma’ya götürmesi vesilesiyle “davetli gazeteciliği” tartıştık. İyi de oldu, yıllardır yaygın biçimde süren bir yanlışa dikkat çekildi.
Ancak tartışmalar “davetli gazeteciliği” pek de etkilemedi; davetli geziler tüm hızıyla sürüyor. O nedenle bundan sonra bu köşede öğrenebildiğim kadarıyla davetli geziler ve katılan gazetecilerin listelerini yayımlamaya karar verdim.
Son günlerde Barcelona, Madrid, Leipzig ve Şanlıurfa’ya davetli geziler düzenlendi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu’nun Uluslararası Ulaşım Forumu’na katılmak üzere bir inşaat şirketinin özel uçağıyla çıktığı Leipzig gezisine gazeteciler Ahmet Ergen (NTV), Fevzi Çakır (Habertürk), Dicle Canova (CNN Türk) ve Orhan Sali (A Haber) de katıldı.
THY, Madrid’de düzenlediği “Türkiye gecesi” için bir uçak dolusu iş insanı, sanatçının yanısıra gazetecileri de davetli götürdü. Gazeteciler Fulya Soybaş (Hürriyet), Şirin Sever (Posta), Ömer Karahan (Günaydın) ve Cansu Canan Özgen (TV100) de gezideydi.
Limak Holding, Palau de la Música Catalana'nın (Katalan Müzik Sarayı) sponsoru olması nedeniyle düzenlenen töreni izlemeleri için gazeteciler Feride Cem (Sabah), Hacer Boyacıoğlu (Hürriyet), Toygun Atilla (Patronlar Dünyası), Faruk Şüyün (Ekonomim) ve Ertuğrul Özkök’ü Barcelona’ya götürdü. Sadece Hacer Boyacıoğlu ve Toygun Atilla haberlerinde gezinin davetli olduğu bilgisine yer verdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Şanlıurfa’daki “Kültür Yolu Festivali”nin açılışına gazeteciler Akif Bülbül (Türkiye), Ece Ceyhun (Dünya), Gizem Türemen (Habertürk), Gonca Şenay (Hürriyet), Hüseyin Likoğlu (Yeni Şafak), Pınar Aktaş (Milliyet) ve Verda Özer (Posta) ile birlikte gitti.
Deterjan ve yatak reklamı yapan gazeteciler
Bir deterjan firması, zincir marketlerden biriyle anlaşarak, “tüketicilerin boş sıvı deterjan şişelerini mağazada doldurma” uygulaması başlatmış. Uygulamayı yaygınlaştırmak için de sosyal medyada ünlülerle reklam görüntüleri çekiyorlar.
Oyuncuların reklamda oynaması doğal ama boş sıvı deterjan şişesi elinde markette uygulamanın reklam oyunculuğunu yapanlar arasında iki de gazeteci var; Tele 1’den Özlem Gürses ve Posta’dan Şirin Sever.
Gazeteci Balçiçek İlter de sosyal medyada paylaştığı videoda bir yatak markasını “Şahane bir yatak buldum, çok da mutluyum. Size bütün bilgileri alta yazacağım. Sonra paylaşacağım da yatağın görüntülerini” diye uzun uzun övdü. Tanıttığı yatak markası da İlter’in bu görüntüsünü web sayfasında “W… kullanıcı yorumları” başlığı altında yayımladı.
Daha önce defalarca yazdım, bir kez daha tekrarlayayım; Gazetecilerin reklamda oynaması, mesleğin temel ilkelerine aykırı. Gazeteci, gerçekleri aktarır. Kim para verirse onun isteğine göre konuşmaz; bedeli karşılığında bir ürünü övemez.
Reklam yapan gazeteci, mesleğinin güvenilirliğini, inandırıcılığını para karşılığında bir şirketin çıkarlarını korumaya tahsis etmiş olur.
Tek cümleyle:
- Karar, BirGün’ün Diyanet’e dokuz yeni lüks araç alınması haberini kaynak göstermeden ve metindeki “BirGün” sözcüklerini de özenle ayıklayarak yayımladı.
- Bir kamu kuruluşu olan Emlak Konut, yeni konut satış projesi için Akşam, Aydınlık, Diriliş Postası, Dünya, Hürriyet, Milat, Milliyet, Ekonomi, Posta, Sabah, Takvim, Türkgün, Türkiye, Yeni Akit, Yeni Şafak gazetelerine aynı gün tam sayfa ilan verdi.
- Korkusuz, marş söylenirken özel giysi gerekirmiş gibi, “Hadise’ye tepki yağdı: 10. Yıl Marşı’nı mayoyla söyledi” haberi yaptı; kendi görüşünü vatandaşın tepkisi gibi yazdı.
- Hürriyet’in, “Utanmaz iki adam” haberinde cinsel istismar olayını ortaya çıkaran Müge Anlı ve ATV’den söz edilmeyerek, “programda” ve “canlı yayında” demekle yetinildi.
- Sözcü TV, “RTÜK’ün yıllık ceza bilançosu” haberinde ANKA’yı kaynak göstermediği gibi, RTÜK’ün henüz açıklanmayan raporunu açıklanmış gibi aktardı.
- Akşam, oyuncu Anıl Altan’ın, korumak amacıyla kızlarının yüzünü göstermeme kararını anlattığı “Kızlara fotoğraf yasağı” haberinde çocukların yüzleri açık fotoğrafını kullandı.
- Yeni Şafak, “Liman rekabetinde Türkiye atağı” haberinde gazetenin sahibi Albayrak Holding’in başka ülkelerdeki liman yatırımlarını haberleştirdi.
- Show TV ve 24 TV, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan söyleşi programını KRT TV’yi kaynak göstermeden aktardı.
- Cumhuriyet, Financial Times’da yayımlanan Türkiye ekonomisine ilişkin analizi Dünya gazetesine dayanarak alıntıladı.
- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinayeti hakkında haberleri nedeniyle Halk TV, Now TV ve Sözcü TV’ye hakaret etti ve hedef gösterdi.
- SETA'nın AB'den fon aldığı bilgisi “Gazeteci fişleyen vakfa rekor hibe” başlığıyla ilk olarak Eylül 2023’te BirGün’de ortaya çıkarılmıştı.
- KRT TV, Dubai Kraliyet İş Konseyi Başkanı Süleyman Taşçılar’ın, iş insanı Murat Sancak’a temsilcilik belgesi vermesini yarım saati aşkın canlı yayınla duyurdu.
- Milliyet’in “Buruk’a dev maaş: 75 milyon lira” başlığı atılmıştı ama Okan Buruk’a verilen “maaş” değil, “yıllık ücret”.
- Kelebek yazarı Ömür Gedik, Doğan Holding Yönetim Kurulu Murahhas üyesi Soner Gedik’in yazdığı romanı üst üste iki yazısında tanıttı.
ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]
Faruk Bildirici kimdir?
Faruk Bildirici Gaziantep'te doğdu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni (BYYO) bitirdi. Gazeteciliğe, Haziran 1980'de Cumhuriyet'te başladı. 12 Eylül askeri döneminde sıkıyönetim ve eğitim muhabirliği, 1983 seçimlerinden sonra da Başbakanlık, siyasi parti ve parlamento muhabirliği yaptı. Bir süre Haber Müdürlüğü görevinde bulunduğu Cumhuriyet'ten, Nisan 1992'de ayrıldı.
Sabah Gazetesi'nde beş ay süren parlamento muhabirliğinden sonra Ekim 1992'de Hürriyet'e geçti. Yaklaşık beş yıl Hürriyet Ankara Büro Şefi olarak görev yaptı. Bu dönemde yazı dizileri hazırladı; portre yazıları kaleme aldı. Araştırma kitapları yayımladı.
Bir süre yine Hürriyet'te araştırmacı-yazar olarak çalıştıktan sonra Mart 2002'de Ankara Temsilci Yardımcılığı'na getirildi. 2002-2003 yıllarında Tempo dergisinde "Kırlangıç Yuvası" köşesinde yazdı.
31 Ağustos 2004- 14 Mart 2005 tarihleri arasında "Anlatsam Roman Olur" başlığıyla Hürriyet gazetesinde gerçek yaşam öyküleri kaleme aldı. Bu dizide kaleme alınan öykülerden hareketle hazırlanan aynı adlı televizyon programı Kanal D'de yayımlandı.
TV8'de "Çuvaldız" (1999-2001), Cine-5'te "Üç artı Bir", Tv 8'de "Nerede kalmıştı?" (2009) adlı programlar yaptı. Hürriyet Pazar'da "Puzzle portreler" başlığıyla yayınlanan portre söyleşileri hazırladı.
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nda üç dönem "Araştırmacı gazetecilik", Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde de iki dönem (2014-2015) "Parlamento muhabirliği", Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde de üç dönem (2016-2019) "Medyanın güncel sorunları" dersleri verdi.
19 Nisan 2010'dan Mart 2019 tarihine kadar Hürriyet gazetesinin Okur Temsilciliği (Ombudsman) görevini yürüttü. 3.5 ay kadar Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliği yaptı; Başkan Ebubekir Şahin'in birkaç yerden maaş almasına karşı çıkması üzerine AKP ve MHP kontenjanından gelen üyelerin oylarıyla RTÜK üyeliğine son verildi.
Halen bağımsız "Medya Ombudsmanı" olarak, T24'ün yanı sıra bu misyonunu kabul eden ANKA, Gazete Duvar, Gazete Pencere, Gazete Kapı, Gerçek Gündem, BirGün, 12 Punto, Muhalif'te ve kendi web sitesinde medyadaki etik sorunlara dair yazılar kaleme alıyor.
Yayımlanan kitapları:
Gizli Kulaklar Ülkesi (Şubat 1998), Maskeli Leydi: Tekmili birden Tansu Çiller (Temmuz 1998), Üniforma Slogan Biber (Şubat 1999), Kuzum Bülent: Ecevit'e aileden mektuplar (Şubat 2000), Siluetini Sevdiğimin Türkiyesi (Temmuz 2000), Anıtkabir Racon Zambak (Nisan 2001), Hanedanın Son Prensi: Mesut Yılmaz ve ANAP'lı yıllar (Aralık 2002), Yemin Gecesi: Leyla Zana'nın yaşamöyküsü (Şubat 2008), Serkis bu toprakları sevmişti (Ekim 2008), Günahlarımızda yıkandık (2018) Medyanın ombudsmanı Saray’ın medyası (2021)
|