Van’da psikolojik rahatsızlığı bulunan F.G. adlı kadının, mide ağrısı şikayetiyle kaldırıldığı hastanede bağırsağından vana kolu çıktı.
Vana kolu mu?
Doktorlar, F.G.’nin girdiği bunalım sonucu vana kolunu yutmuş olabileceğini söyledi.
Vana kolunu yutmuş olabilmek.
Yetkililer, hastanın lohusa döneminde girdiği bunalım yüzünden metal cismi yutmuş olabileceğini belirtti.
Ama yani, doğumdan sonra böyle şeyler olabiliyor mu? Öyle, rastlanır bir şey mi bu? Onu mu demek istiyorsunuz?
“Hmm, kızımız girdiği lohusa bunalımı sonucu vana kolunu yutmuş olabilir. Normal. Bunlar oluyor. Bu durumdaki kadınlarda vana kolu yutmak, çelik kapı yemek, göbek deliğinden elektrik direği sokmak, perde çiğnemek, saksıya dikilmek, bunlar hep görülebiliyor yani. Doğurmamakta fayda var.” Bu mu?
Lohusa bunalımı söz konusu olunca, o vana kolunu ağzına yaprak sarma gibi sokup güzelce yuttuğun anı hayal edebiliyor muyuz yani?
Sakince yapmış olsan mesela, o akıl alır gibi bir görüntü değil. Yok, sakince değil, delirmiş bir vaziyette eline geçirdiğin vana kolunu hızla ve sinirle ağzına atsan, kendine hemen o an zarar verme niyetiyle yapsan yani, o zaman da iş vana koluyla bitmezdi gibi geliyor bana.
O kadar çıldırmış haldesin ve vana kolunu eline geçirdin, bir şekilde yutmayı başardın diyelim. Musluğu da söker, onu da bir güzel yutarsın, sonra da yığılır kalırsın, öyle değil mi?
F.G. vana kolunu yuttuktan sonra arada bir zaman dilimi var. Mide ağrısı başlayınca doktora gitmiş, falan. Vana kolunu yuttuktan sonra bebeğe mi baktı bu kadın, nasıl oldu o olaylar... Yok arkadaş, hiçbir şekilde gözümün önüne getiremiyorum. Burada başka bir hikaye olmalı.
Demem o ki, eğer haber doğruysa, lohusa çıldırması insana vana kolu yutmak ve bir süre o şekilde durmak gibi bir delilik yaptırıyorsa, ey haberciler, bilin ki biz doğurmamış kadınlar, dehşet içindeyiz.
F.G.’nin yaşadıklarını detaylarıyla bilmek istiyoruz. Bu bizim en doğal hakkımız.
Ey haberciler, bilirsiniz, hayat bir tetris oyunu gibi.
Biz bu haberi okuyup kulağından ateş çıkmış kadınlar, hali hazırda hayatı bir tetris oyunu gibi ‘gören’ kadınlarız.
Her sabah işe giderken, arabaların boşlukları nasıl doldurduğunu seyrediyoruz. Trafikte çeşitli manevralarla boşlukları doldururken, tepeden her şeyin tetris gibi olduğunu ‘görüyoruz.’ Gaza basıp ilerlemekle kalmıyoruz, farkına varıyoruz, şaşırıyoruz, düşünüyoruz, yargılıyoruz.
Evinde kurulu dijital platformda Jay Leno’yla Conan O’Brien’ın yaşadığı saçmalığı izlemiş kadınlarız. Jay Leno konuyla ilgili diyor ki, “TV işi böyledir, her zaman sizin yerinizi doldurmayı bekleyen birileri vardır.”
Biz bu vana kolu olayından dehşete kapılmış kadınlar, sadece TV işinin değil, ‘hayatın’ boş bulduğun yerin bir koşu şeklini almakla geçtiğini ‘bilen’ kadınlarız.
Erkekler hayatı tetris gibi görmez, ‘doğru yere konuşlanarak rekabet etme’ içgüdüleriyle düşünmeden yaşarlar. Biz görürüz, çünkü biz, kendine göre, bu kadar çalışabilecek kadar zekiyiz, bu yüzden her an, doğurganlığımızla ters düşen bu tetris işini apışmış surat ifademizle garipseyen bir farkındalık yaşıyoruz.
Hep söylerler, kafamıza kakarlar, bilirsiniz. Doğamız bu değil, eve gidip doğurmak, you know? Tetris olayının farkında ola ola, bunu göre göre kariyer yapmakta olan kadınlarız.
Bundan kelli sevgili haberciler, karnından çocuk çıktıktan sonra o boşluğu vana kolu yiyerek doldurmuş kadınların haberini yaparak, bizim ödümüzü patlatmayın.
Çocuk içinden çıktıktan sonra doğa dengesini buluyor, boşluklar kendi kendine doluyor deyin bize.
Yok efendim ‘doğurmuş sonra vana kolu yutmuş,’ efendim ‘sehpa yemiş sonra da çocuğuna bakmış’ diye hikayeler anlatmayın.
Yoksa vallahi zaten doğayla, içgüdülerimizle savaş halindeyiz, zaten erkelerin oyun oynaması gibi değil çelik gibi durmaya çalışa çalışa dolduruyoruz boşlukları, bir de bu tetris deliliği doğurunca da bitmiyorsa, yerine ne yutacağını şaşırıyorsan... Game over, anadın mı.
F.G.’nin tam hikayesini bekliyoruz sevgili haberciler. Mideden çıkan o vana kolu “çocuk doğdu diye” olarak açıklanamaz, üzmeyin bizi. Hadi bakayım, biraz araştırsanız elinize yapışmaz. Vana kolu gibi yemeyin bizi.