08 Ekim 2009

Pasif-agresif oyunlar

Sokakta donduğunuz, duvar görünce daraldığınız o mel’un zamanlara hoşgeldiniz...

Merhaba Sevgili Okurlar.
Eveeet. Arkadaşlarınızla buluştuğunuzda konuşacak bir planınızın kalmadığı, iki sohbet edelim-bir kadeh kıralım-felekten bir gece çalalım diye kapalı mekanlara girmeyi gözünüzün yemediği, sokakta donduğunuz, duvar görünce daraldığınız o mel’un zamanlara hoşgeldiniz.
Kuaförünüz çoktan “Saçlarınıza bir bakım yapalım,” diye mırıldanmaya başladı, siz “Yok, mok” diyerek, çizme giymeye başlayan hemcinslerinizi kesiyorsunuz. (Öyledir, moda ikonları mevsimleri birbirinden bıçak gibi kesip ayırırlar. Siz kafanızı takmayın.)
Bugünkü programımda, bu şaşkınlık ve boşluk aylarında sosyal ortamlarda bulamadığınız mutluluğu sessiz dünyanızda yaşamanıza imkan tanıyacak bir takım oyunlara yer vermek istiyorum.
Günlük yaşamınızda alacağınız basit pasif-agresif eğlence tedbirleriyle, sonbaharın şaşkolozluğunu kılınızı bile kıpırdatmadan, kendi kendinize pis pis sırıtarak üzerinizden atabilir, sık sık yaşayacağınız keyifli farkındalıklarla battaniyenin altına yumuşak bir geçiş yapabilirsiniz bence.
Mesela:
Pasif-agresif kapı tutma oyunu: Kapıyı tutarak masum bir yabancıyı ne kadar uzaktan koşturtacağınıza bakın.
--
Pasif-agresif huzursuz sessizlik oyunu: Çok samimi olmadığınız bir insanla başbaşa kaldığınızda susup bekleyin. Sorulara içten ama kısa yanıtlar verin, yeni bir konu açmayın. Bir sonraki dahiyane cümlesini tahmin etmeye çalışın.
--
Pasif-agresif kültürel gezi oyunu: Bir arkadaşınızla müzeye-sergiye gittiğinizde saçmasapan bir eserin önünde uzun uzun durun. Arkadaşınız etrafınızda sessizce dolanmaya başlayınca hiç oralı olmayın. Başka bir tarafa giderek sizi uzaktan kesmesinin ne kadar süreceğine bakın.
--
Pasif-agresif mod bozma oyunu: Enerjik bir şekilde evinize gelmiş arkadaşınıza aynı enerjiyle “Sana nefis bir şey dinleteceğim,” deyin. iPod’unuzun kulaklıklarını onun kulağına takın, o dünyanın en iç burkucu slow şarkısını dinlerken siz ‘ne güzel değil mi’ bakışlarıyla seyredin.
--
Pasif-agresif kısaltma oyunu: İşyerinde kalabalık bir gruba e-mail atarken herkesin bildiği bir kısaltma kullanın. E-mail’in geri kalan kısmında gereksiz yere kısaltma kullanmaya devam edin. Pazarlama Departmanı yerine PD yazın. Piyasa fiyatı yerine PF yazın. Öğle yemeği randevusu yerine ÖYR yazın. Kimse soracak mı, bekleyin.
--
Pasif-agresif yavru kedi oyunu: Tek bir kişinin özel e-mail adresine, ‘konu’ kısmında kendi isminin olduğu, onlarca yavru kedi fotoğrafı ihtiva eden bir e-mail gönderin. İçine “Bak ne kadar şirinler değil miiii?” yazın. Yanıt vermezse “Sen bunları gördün müüüü...” yazarak tekrar gönderin. Bekleyin.
--
Pasif-agresif yol tarifi oyunu: Gideceğiniz istikameti sadece sizin bildiğiniz kalabalık bir arabada, sapılacak yerleri her seferinde fazlaca önceden tarif edin. Şoförün hiçbir sohbete katılamayışını, dikiz aynasından bir size bir yola bakarak fırıldayan gözlerini seyredin.
--
Pasif-agresif yaşama oyunu: Ya. Yok size bunla ilgili sosyal mesaj canlarım. Siz bunları yapın, hoşçakalın, pasif-agresif kalın.

Yazarın Diğer Yazıları

Aşkım, Nur'um, Yengi'm

Gelişmiş bir deliydi bu, bana sorarsanız. 30 yaşlarında -veya 20’dir belki...

Bir şey soracağım, sen ağladın mı?

Canı istemeyen erişkin insanlar bilsinler ki son fırsat, çıksınlar sinema salonundan...

Hişt, beyaz yaka, bak bu da bizim en uzun gün

Yanağım sarkmasın diye sırt üstü uyumaya çalıştığım bir gecenin sabahıydı. Dolayısıyla firavun gibi altın sarısı ve elimde mızrakla gözlerimi açtım.

"
"