07 Ekim 2010

Merdivenin Ruhu

Hiç hesapta olmayan talihsiz şeyler döner dolaşır seni en savunmasız olduğun anda yakalar...

Seni kıçından vuran şey, çok az zaman korktuğun şeydir.
Hiç hesapta olmayan talihsiz şeyler döner dolaşır seni en savunmasız olduğun anda yakalar. Başına gelir. Aniden zortlar. Görünmez kazadır. Talihsizliktir. Kalıtımsaldır. İhmaldir... Ama çoğu zaman, korktuğun şey değildir.
-
Fransızca’da, “merdivenin ruhu” diye bir kavram var. Esprit d'escalier yazılır, e-SPREE des-kal-i-YE okunurmuş. Fğansızca bileğnlerin yalancısıyım. 
Biriyle bir atışmaya girdiğinde, o anda veremediğin cevabın, tam da evden çıkarken, merdivenlerden inerken aklına gelmesi... Merdivenin ruhu, merdiven nüktesi.
Geç aydığın o an, merdivende seni duraksatır, “Tüh” dedirtir. “Keşke şöyle şöyle deseydim.” 
Talihsizdir, ama yine de hayat doludur “merdivenin ruhu.” Adrenalin yüklü bir atışmadan jüri karşısında yenik ayrılmışsın. Şu doğru cümle seni haklı kılabilirdi. Tüh! Niye biraz önce düşünemedin?
-
Bazıları, hiç ‘merdivenin ruhu’ durumu yaşamaz. Oysa ki tüm hayatları, durmadan aynı evi merdivenlerden koşarak inip terkediyor olma duygusuyla geçmektedir.
Her merdivenden koşarak iner onlar. Tüh’ler onları duraksatmaz.
Uygun cümlelere aldırmadıklarından değil, yanlış yerde olduklarından. 
“Dünya bir ateş topuydu” demek gelir içlerinden, bir atışmanın ortasında. Sonra da merdivene yönelirler. Tüh! Bunu niye yıllar önce çok iyi düşünmedin...
Başka bir yerde, başka şekilde kendimi ifade ediyor olmalıyım. Bu insana, bu yaptıklarımı değil; başka insanlara, başka yaptıklarımı anlatmalıyım...
-
İşte ben tam böyle hissediyorken, 
Her merdiveni yangından mal kaçırır gibi, başka bir hayatın özlemiyle koşarak inerken,
Çok uzun zamandır kendime vakit ayıramadığımı düşünürken, 
Akşam eve geldiğimde cep telefonumu kapıyla birlikte kapatıp, ‘gün boyu aklımdan geçen her şeyden bir çelik kapı daha olsa da arınsam’ diye düşünürken, 
Kendi düşüncelerimi duymak için gereken sessizliği hiçbir yerde bulamazken...
Ani bir böbrek sancısıyla hastaneye yattım, bir ameliyat geçirdim, bir tane daha geçireceğim.
Beni kıçımın biraz üstünden vuran şey, vır vır dır dır uğraştığım başkalarının hayatları, başkalarının işleri, başkalarının dertleri olmadı. Korkuyla izlediğim, boğum boğum üzerime gelen günlük anlatımlar, günlük konuşmalar, günlük tartışmalar olmadı. 
Kalıtımsal oldu.
-
Diliyorum ki şu aralar sizi oranızdan buranızdan dürtükleyen şey her ne ise, patronunuz mudur artık, karınız mıdır kocanız mıdır, yanlış bir ilişki midir, çok fazla ödün vermek midir, yeteneğinizin kötüye kullanılması mıdır, hiç kullanılmaması mıdır, evin kirası mıdır... 
Sizi asıl vuran şey... 
Amaan... Bilmiyorum sizi nerenizden ne vurur. Ama korktuğunuz şey olmaz. Onu biliyorum. 
-
Korktuklarınız, yüzleşmek istemedikleriniz, merdivenin ruhunu falan iplemeden, geç aydığınız durumlara tüh’lemeden topuklayıp kaçmak istedikleriniz,
sizi kovalamazlar. 
-
Eğer iyi bir kaçış planınız yoksa, 
siz tıpış tıpış onlara geri dönersiniz... 


Yazarın Diğer Yazıları

Aşkım, Nur'um, Yengi'm

Gelişmiş bir deliydi bu, bana sorarsanız. 30 yaşlarında -veya 20’dir belki...

Bir şey soracağım, sen ağladın mı?

Canı istemeyen erişkin insanlar bilsinler ki son fırsat, çıksınlar sinema salonundan...

Hişt, beyaz yaka, bak bu da bizim en uzun gün

Yanağım sarkmasın diye sırt üstü uyumaya çalıştığım bir gecenin sabahıydı. Dolayısıyla firavun gibi altın sarısı ve elimde mızrakla gözlerimi açtım.

"
"