09 Şubat 2009

Burdan Böyle

Bazı günler herşeye sardırmak istersin. Sardırmak ikiye ayrılır.

Bazı günler herşeye sardırmak istersin. Sardırmak ikiye ayrılır. Birinci çeşitte gördüğün her hareketi, duyduğun her lafı yayık yayık uzatıp hepsiyle dalga geçersin. Herşeye gülersin, tüm uyaranlar beynindeki kikirdeme mekanizmasına çalışır.
İkinci çeşit sardırma ters yönde işler. Herşey sana batar. Mesaiden sonra iş konuşan birini dinlerken “Ya bir dur ya,” dersin içinden. Her telefon açışında ilk lafı “Nerdesin?” olan arkadaşına o gün “Sana ne?” demek istersin. “Sa-na-neee?” Gülerken “Hiç güleceğim yoktu” diyen biri seni deliye döndürür. Niye ya? Ne demek hiç güleceğin yoktu? “Bugün gülmeyeceğim, hayır hayır ısrar etmeyin, hayır hayır gülmeyeceğim, hahahahahahah!” Hiç güleceği yokmuş. Deli mi ne.
Ofisin kapısından girersin. Odana doğru yürürsün. Allahım n’olur bugün kimse bana bulaşmasın, lütfen... Sanki tam tersini dilemişsin gibi, sanki aranmışsın gibi, evren sana o dakika birini gönderir. Sekmez. Alt katta çalışan, sen onun ne iş yaptığını bir türlü öğrenemezken senle ilgili herşeyi bilen, her daim şen şakrak, sarışın kız.
“Tam sana göre bir elbise buldum! Bak nasıl biliyor musun? Burdan böyle...”
Anlatacak. Elbiseyi anlatacak. Yapacak bunu. O kadar görsel birşeyi anlatacak uzun uzun. “Burdan böyle geliyor, burda bir parçası var böyle aşağı kadar iniyor, ama tam da inmiyor, böyle burda böyle tutturulmuş gibi, hani böyle düğüm atılmış gibi ama iğneyle tutturulmuş gibi.”
Mümkün mü anlamam, mümkün mü?
“Yakasında böyle bir çiçek var, böyle yapraklı falan, ama güzel.”
Ama güzel. Hiç itiraza tahammülü yok. Anlayıp anlamadığımı ölçerek gözlerimin içine bakıyor.
Mümkün mü anlamam?
“Burdan böyle farklı bir kumaştan bir parça var, ama nasıl biliyor musun...”
Eliyle para sayıyor gibi yaparak etrafa bakıyor, ben de bakıyorum. Ne arıyoruz?
Yok burda ona benzer birşey, ona benzeyen birşey bulmak imkansız. Öyle türünün tek örneği birşey anlatıyorsun, dünyada ona benzeyen hiç birşey yok. “Burasından böyle yakadan başlayan yeri kıvrılıyor tamam mı, arkaya kadar geliyor ama birleşmiyor...”
Aniden “Böh!” desem beyni hasara uğrar mı?
“Ama böyle birleşmiş gibi, ipek bir parça var, biraz degrade.”
İstiyor, anlamamı, beğenmemi, giymemi, hepsini istiyor.
“Ya böyle belinde küçük küçük metaller var, elbisenin havasını değiştiriyor ama yanda böyle hiç göze batmıyor, ancak dikkatli bakarsan.”
Bakarsın. Güzel kız aslında...
“Böyle eteği uzun, ama çok uzun değil, böyle öyle bir yerde kalıyor ki tam olması gerektiği gibi, öyle, mükemmel.”
Sen benim aklımdakini bir görsen.
“Ve turuncu!”
Rengi en son söylüyor. Rengi. En son.
“Görmen lazım.”
Biliyorum, ve senin kafanın içinde olmak istiyorum. Burdan böyle gelen, geldiği gibi giden o dünyayı senin gözlerinden görmek istiyorum. Başka türlü geçmez bu gün. Sardırdım bir kere.

Yazarın Diğer Yazıları

Aşkım, Nur'um, Yengi'm

Gelişmiş bir deliydi bu, bana sorarsanız. 30 yaşlarında -veya 20’dir belki...

Bir şey soracağım, sen ağladın mı?

Canı istemeyen erişkin insanlar bilsinler ki son fırsat, çıksınlar sinema salonundan...

Hişt, beyaz yaka, bak bu da bizim en uzun gün

Yanağım sarkmasın diye sırt üstü uyumaya çalıştığım bir gecenin sabahıydı. Dolayısıyla firavun gibi altın sarısı ve elimde mızrakla gözlerimi açtım.

"
"