05 Nisan 2010

Alışmamış şeyde şey durmuyor

Hayır cetveli eğip bükemediğin için onunla ancak düz bir hattı ölçebiliyorsun...

Güzellik çok önemli bir şeydir. Bize böyle öğretildi. Öğretilmeye çalışıldı yani.
Ben pek barbi bebek oynamadım. Denemedim değil, ama çok sarışındı barbi. Hiçbir şekilde özdeşleşemiyordum kendisiyle.
Bütün gün uğraşıp onun o upuzun sarı saçlarını bir türlü şekle sokamamamda, benim simsiyah saçlarımın bir de üstüne kısacık kesilmiş olmasının da etkisi vardı kesin.
Barbicik gülümseyen Stepford suratıyla sürekli üstünü başını değiştirip prenses olmak istedikçe, içim kıyılıyordu.
Benim mantığıma göre kafasında taç olan biri savaş planları yapmalıydı. Pembe çay takımlarının etrafında öteki sapsarı arkadaşlarıyla bütün gün oturmak yerine, diğer politik liderlerle görüşmeliydi.
Kızlarının evcilik oynamaktansa gece yarılarına kadar sokaklarda çamur içinde koşmayı tercih ettiği gerçeğiyle boğuşmaktan vazgeçen annemle babam, en sonunda bana o çok istediğim BMX bisikleti aldılar.
Deliriyorum zannettim.
Mahallenin bütün çocukları bacaklarımız kopana kadar pedal çevirerek şehrin her köşesini turlayıp, bahçelerden meyve çalıp kaçarken, kendimden son derece hoşnuttum.
Ta ki, bizi kovalayan bir yetişkin bana arkamdan “Oğlum gel buraya!” diye bağırana kadar.
Annem, eve hışımla girip “Ben saçlarımı uzatacağım,” diye bağırıp sonra da odama kapanıp ağladığım o gün başıma bunun gelmiş olduğunu yıllar sonra öğrendiğinde, saçlarım belime kadardı ve artık dışarı çıkarken harçlığımı pantolonumun ceplerine tıkıştırmak yerine, cepsiz elbise giyiyor, püsküllü kırmızı bir çanta taşıyordum.
O gün bugündür, dişi olmak ne gerektiriyorsa yapıyorum. Hani o her şeye “farketmez” diyen ve sonra da gülümseyen kızlar olur ya, bazen onu bile deniyorum.
“Kırmızıyı mı keseyim, maviyi mi?” “Farketmez, ehe ehe.” Boooom!
Her durumda gülümse, rejevunelle microfiber long lasting mascara’yla iyice uzattığın kirpiklerini “kling kling” diye kırpıştır.
Ama yetmiyor. Bu güzellik işi, özellikle de benim gibi alışverişten falan nefret eden, en büyük dileği “Eve biri gelse, o gün ne giysem, saçıma n’apsam süper olur, söylese” olanlar için gün geçtikçe zorlaşıyor.
Neyse efendim. Internet diye bir şey var. Girdim, ünlülerin saç modellerini inceliyorum.
Yüz şeklimi bilirsem, bana uygun saç modelini de bulabilirmişim. Tıkladım.
“Inch cinsinden yüzünüzdeki mesafeleri ölçün” dedi. “Mezura’yla mı ölçeyim, cetvelle mi?” Yanıt yok.
Hayır cetveli eğip bükemediğin için onunla ancak düz bir hattı ölçebiliyorsun. Mezura bütün tümsek ve çukurlara temas edebildiği için, mesafe uzuyor.
Mezura arabayla gitmek gibi, cetvel uçakla. Yüzölçümümü kuşbakışı mı alayım, yoksa geze geze, etrafı göre göre mi.
Evde mezura diye bir şey olmadığı gibi basit bir gerçeği hatırlayarak bu dertten kurtuldum. Çeneden alına, bir yanaktan diğer yanağa, burnumun ucundan koltuğun kolçağına, enseden küvetin oraya kadar, istenen bütün ölçüleri cetvel yardımiyle tek tek aldım.
1 inch = 2,5 cm’miş, onu öğrendim. Ama hesap makinesini bulamadım. Mezura gibi onu da ölçü aletlerimi çok seven yeşil canavar yemiş. Internette bir “converter” buldum, her bir cm’yi inch’e çevirttirdim. “Sonuç” butonuna tıklayıp heyecanla beklemeye başladım.
“Sizin yüz şekliniz... Uzun!”
Saçmalama be! Benim yüzümün neresi uzun! Yanaklarımı bıraksan ne kadar genleşiyor hiçbir fikrin var mı? Kahkaha attığımda yüzüm bütün odayı enlemesine kaplıyor benim! Bu yanaklar, zamanında “Amca, kapıya kafam sıkıştı” diye dolmuş kapısına suratı sıkışmış çocuk şakasını yaparken ne çok işime yaradı benim biliyor musun. Deli mi ne.
“Yüzünüz uzunsa, saçınızı bööööyle fırt fırt fırt diye kırkarak arkaya doğru kabartın. Hareketli buklelerle doğal görünüm yaratırken, verev verev tarayın.”
Yaw...
“Yok eğer yüzünüzün başka bir şekli olduğunu düşünüyorsanız, tıklayın, o şekli seçin.”
Bu mu yani? Tıkladım, uygun şekli elimle seçtim. Yüzümü inch’lerken alnımda bıraktığım cetvel izlerine mi yanayım, kaybettiğim zamana mı.
Sonra ne saç şeklimi değiştirdim, ne de ordaki diğer tavsiyelere uydum.
Alışmamış şeyde şey durmuyor. Farketmez’ci kızlar saçlarını trimlerken, ben de “Hazır deilim”cilerden olmaya karar verdim.
-Beni sevior musun?
-Çok seviorm ama uzun bi ilişkiye hazır deilim.
-Sana en çok uyan saç modelini yüz şekline göre oluşturmaya ne dersin?
-Ona da hazır deilim. Hayatıma bi fön çekeyim, düzelsin, sonra bakarız.
Alıştığınız rovon rejenuvelle revitalit mascara’yla, size yakışan günler dilerim. Kling kling!

Yazarın Diğer Yazıları

Aşkım, Nur'um, Yengi'm

Gelişmiş bir deliydi bu, bana sorarsanız. 30 yaşlarında -veya 20’dir belki...

Bir şey soracağım, sen ağladın mı?

Canı istemeyen erişkin insanlar bilsinler ki son fırsat, çıksınlar sinema salonundan...

Hişt, beyaz yaka, bak bu da bizim en uzun gün

Yanağım sarkmasın diye sırt üstü uyumaya çalıştığım bir gecenin sabahıydı. Dolayısıyla firavun gibi altın sarısı ve elimde mızrakla gözlerimi açtım.

"
"