Geçen yıl 7 Ekim’de Hamas- İsrail savaşı başladıktan sonra İsrail Devleti, Gazze’ye gıda dâhil, dışarıdan temel insani ihtiyaç malzemeleri gönderilmesini önlediğini, önce Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın (9 Ekim’de) yaptığı şu açıklamayla itiraf etmişti:
“Gazze Şeridi'nin tamamen kuşatılması emrini verdim. Elektrik yok, yiyecek yok, gaz yok-her şey kapalı.”
Ardından, Enerji Bakanı Israel Katz, “kaçırılan İsrailliler evlerine dönene kadar hiçbir elektrik düğmesi ya da hiçbir su musluğu açılmayacak ve hiçbir yakıt bölgeye kamyonu girmeyecek” diye yazılı olarak bunu teyit etmişti.
“Yardıma izin veriyoruz çünkü başka seçeneğimiz yok!”
Birkaç gün önce, İsrail Maliye Bakanı Smotrich, bir konferansta Gazze’ye gönderilen yardımların engellenmesi konusunda ve tepkilere neden olan daha vahim şu açıklamayı yaptı:
“Yardıma izin veriyoruz çünkü başka seçeneğimiz yok. Mevcut küresel gerçeklikte hiç kimse, haklı ve ahlaki olsa bile, rehinelerimiz iade edilene kadar iki milyon sivilin açlıktan ölmesine neden olmamıza izin vermez. Bugün belli bir gerçeklikte yaşıyoruz, bu savaş için uluslararası meşruiyete ihtiyacımız var, bu yüzden yardımları engellemiyoruz.” (1)
Bakan’ın açıklaması, dünya kamuoyunun tepkisi olmasa İsrail devletinin 2 milyon Filistinliyi aç bırakarak öldürmekten çekinmeyeceğini gösterdi.
Gazze’nin kuşatılması, aslında 4. sözleşmenin 55, 56 ve 59. maddeleri ile “sivil halkın hayatta kalması için vazgeçilmez olan nesneleri” koruyan 2. Protokolün 14. maddesini de ihlal ediyor. (2) Bu nedenden dolayı da dünyada çok sayıda hükümet sözcüsü İsrailli bakanın bu açıklamasını kınadı.
“Filistin halkına karşı kasıtlı ve hedefli bir aç bırakma kampanyası yürütülüyor”
Nitekim insan hakları savunucuları İsrail'in Gazze Şeridi'ne yardımı sınırladığını, geciktirdiğini ve hatta açlığı bir “savaş silahı” olarak kullandığını ortaya koyarak, bu durumu protesto ediyorlar.
Birleşmiş Milletler yetkilileri de bu ayın başlarında kıtlığın tüm bölgeye yayıldığı uyarısında bulunarak, bunu “Filistin halkına karşı kasıtlı ve hedefli bir açlık kampanyası” ve “bir tür soykırım şiddeti” olarak nitelendirdi.
Özetle
Siyonist İsrail Devleti, 1920’li yıllardan bu yana dünyada ve bölgemizde tanık olduğumuz faşizmin iğrenç yüzlerinden birini daha sergilemekten çekinmiyor: Doğrudan ve/veya aç ve susuz bırakma yoluyla öldürüyor, soykırım uyguluyor ve milyonlarca insanı kendi yurtlarından zorla sürgün ediyor.
Nitekim Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre 7 Ekim 2023 ile 8 Ağustos 2024 tarihleri arasında devam eden savaşta en az 39 bin 699 Filistinli hayatını kaybetti ve 91 bin 722 kişi yaralandı. 2,3 milyonluk Gazze nüfusunun yüzde 90’ından fazlası birçok kez yerlerinden edildi BM İnsan Hakları Ofisi'nin 4 Temmuz'dan bu yana tuttuğu kayıtlara göre, sadece bu tarihten beri her biri sığınak olarak hizmet veren okullara yönelik en az 21 saldırı düzenlendi. Bu saldırılar sonucunda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 274 kişi hayatını kaybetti. (3)
Belli ki Siyonizm, faşizm ve onu besleyen kapitalizm (emperyalizm) ortadan kaldırılana kadar mazlum halklara rahat ve huzur yok!
Dip notlar:
Mustafa Durmuş kimdir?
Akademisyen, yazar, ekonomi politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş, 1956 yılı Kelkit'te doğdu. 1977 yılından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu.
'Güney Kore'de İhracata Dönük Kalkınma Modeli' üzerine doktora tezi yazdı (1989).
TÜRK-İŞ'e bağlı YOL-İŞ Federasyonu'nda eğitim uzmanı, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde asistan, Birleşik Krallık York Üniversitesi'nde misafir araştırmacı, Gazi Üniversitesi İİBF'de öğretim üyeliği ve özel sektörde üst düzey yöneticilik yaptı.
Halen Hacı Bayram Veli Üniversitesi İİBF Maliye bölümü öğretim üyesi ve T24 yazarı. Makalelerini yayımladığı 'Alternatif Akademi' adlı bir bloğu ve Kapitalizmin Krizi (2009), Kriz Darbe Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi (2018), Büyük Değişim-Popülist Otoriterlik (2019) adlı kitapları var.
Yaşamın Temel Ekonomisi (2021), Dünya Ekonomisini Anlamak I (2021) ve Siyasi Ekoloji (2022) editörlü kitapların da yazarları arasında.
|