04 Şubat 2019

Ülkeyi demokratik kenetlenmesinden bile bölmek; sahi oy için buna değer mi?

"Erdoğan ülkeyi 15 Temmuz üzerinden bölmeye çalışmasının ne büyük bir risk olduğunu görmüyor mu?"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan özellikle seçim dönemlerinde kendine oy verenleri ‘bir araya toplamak’ için diğer görüştekileri ötekileştirme yöntemine sık başvurur. 16 yıllık pratik bunu gösteriyor. Giderek bu yöntemin halktaki karşılığının azaldığını görse de yanına MHP’nin oylarını da almış olmanın rahatlığıyla mart seçimlerine de bu yöntemle gidiyor.

Erdoğan pazar akşamı TRT’de yine AKP ve MHP’ye oy verenler hariç ‘diğerlerine’ verdi veriştirdi. Ancak konuşmasında bir yer vardı ki, bu gerçekten riskli bir noktayı kaşımak anlamına geliyordu: 15 Temmuz kanlı darbe girişimi. Erdoğan ülkeyi 15 Temmuz üzerinden bölmeye çalışmasının ne büyük bir risk olduğunu görmüyor mu/bilmiyor mu? Şöyle dedi Erdoğan bu konuda:

"Biz çağrımızı, davetimizi yapmıştık. O gecenin katılımcıları AK Parti tabanı ile MHP tabanıdır. Ben her zaman bir şey söylüyorum; bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. Diğerleriyle böyle bir müştereğimiz yok. Diğerleri ise bırakın azami müşterekleri, CHP'nin HDP ile azami müştereği olabilir. Ama ne İYİ Parti'yle, ne Saadet'le böyle bir birlikteliğinin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Ama çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir. Sayın Bahçeli 'zillet' diyor, ben de 'illet ittifakı' diyorum. 7 Ağustos'tan itibaren başlayan bir ittifak bu."

Yani 15 Temmuz’u sadece AKP ve MHP tabanı engellemiş. Sokaklarda bu görüşteki insanlar varmış.

Peki bu doğru mu?

Değil, ama bunun doğru olmadığını, yani her görüşten insanın bu girişime karşı çıktığını benim ya da başkasının söylemesinden çok Erdoğan’ın söylemesi önemli değil mi?

Bu tezi ortaya atan isim olarak... Söylemiş mi ‘farklı görüştekilerin direndiğini...'

Söylemiş...

Ne zaman?

Darbe girişiminden birkaç hafta sonra, 7 Ağustos 2016'daki büyük Yenikapı mitinginde.

Ne demiş bakalım:  

"5 Temmuz gecesi sokakları ve meydanları dolduran kardeşlerimizin her birinin vatanımızın, demokrasimizin, özgürlüğümüzün korunmasında katkısı vardır, payı vardır, rolü vardır. Onun için diyorum ki; 79 milyon olarak hepimizin gazası mübarek olsun, İstanbul’un gazası mübarek olsun, Ankara’nın gazası mübarek olsun. Darbe girişimine maruz kalan her şehrimizin gazası mübarek olsun. Darbe girişimine karşı tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla her kökenden, her meşrepten insanıyla dünyayı kendine hayran bırakan tüm vatandaşlarımızın gazası mübarek olsun."

"Darbe girişimine karşı tüm farklılıklar bir kenara bırakılmış..." Öyle demiş Erdoğan. Yetinmemiş aynı konuşmada ‘her görüşe’ bir daha vurgu yapmış:

"Şimdi bugün burada Genelkurmay Başkanıyla, Yenikapı Meydanı’nda Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanlarıyla, 81 vilayetimizdeki her görüşten, her meşrepten insanımızla verdiğimiz şu görüntü var ya, işte bu görüntü, inanın bana ülkemizin düşmanlarını en az 16 Temmuz sabahı kadar üzmüştür, kahretmiştir. Onun için her zaman ne diyoruz? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız."

"Her görüş, her meşrep" diyerek halkın tamamının duruşuna vurgu yapmış Erdoğan. ‘Kardeşlik’ten bahsetmiş.

Peki aradan geçen sürede darbe girişimine direnenleri niye sadece şu an ittifak yaptığı MHP ile AKP seçmenine indirgiyor?

Eğer yanıtı sadece ‘seçim süreci’ diye veriyorsa, kendisi ve ekibine bunun çok tehlikeli bir yol olduğunu söylemek gerekir.

Bir zamanlar ortaklık ettikleri, devlete yerleşirken görmedikleri/görmezden geldikleri/önünü açtıkları yapı ülkede darbe yapmaya teşebbüs etti. Memleketin evlatları katledildi, Meclis’i bombalandı. Bu ortaklığın siyasi hesabı sorulmazken gazetecisinden hak savunucusuna hemen hemen tamamı AKP muhalifi insanlar iftirayla hapislerde yatırıldı, ağır cezalar aldı. Ortaklığın memlekete verdiği ağır tahribat her alanda sürüyor. Ve Erdoğan bu konu üzerinden hâlâ politika yapıyor. Halkı ayrıştırmaya devam ediyor.

Ülke insanlarının 15 Temmuz'da bir arada ortaya koyduğu demokratik kenetlenmeyi bile oy uğruna yok saymaktan geri durmuyor.

Milyonlar bu ayrıştırıcı dilden yoruldu, eleştiriyor. Ancak bir isim var ki onun tepkisi hâlâ ‘birlik-vicdan’ için umut veriyor. 15 Temmuz'da hayatını kaybeden Yeni Şafak gazetesi foto muhabiri meslektaşımız, Mustafa Cambaz'ın oğlu Alpaslan Cambaz Twitter’dan Erdoğan’ın sözlerine şu yorumu yaptı:

"O gece kimseden emir beklemeden canını ortaya koyanlar arasında her kesimden insan vardı, HER KESİMDEN. Güzel olan buydu zaten. Yazık..."  

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"