05 Eylül 2021

Seçimlerin kaderini 'endişeli muhafazakarlar' belirleyebilir; Babacan ikna edebilir, ama çok yavaş

Babacan ve DEVA anketlere henüz yansımasa da az da olsa mesafe almaya başlamış. Bu hız onları seçimlerde nereye taşır göreceğiz

'DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan İstanbul'daki ilk ilçe binasının açılışını yapacak ve sokakta halkımızla buluşacak gelir misiniz' diye sorduklarında kabul ettim. Anketler kadar sokaktaki vatandaşın nabzı da önemlidir diye düşünmüşümdür hep. Ve hemen her partinin etkinliğini de takip etmeye çalışıyorum. Üstelik geçen yıl Babacan ve ekibini Diyarbakır kongreleri için izlemiştim, yakın ekibindeki, parti örgütündeki farkı da görmek açısından iyi olur diye düşündüm.

Gideceğimiz yer AKP'nin güçlü olduğu Sultanbeyli idi. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan'a yüzde 68.7 (en yakın takipçisi yüzde 15.4 ile Selahattin Demirtaş idi, Muharrem İnce yüzde 11.4 almıştı) oranında oy çıkmıştı. 2019 yerel seçimlerinde AKP'ye (Binali Yıldırım) yüzde 65.98, CHP'ye (Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti doğrudan, HDP aday çıkarmayarak desteklemişti) yüzde 32.95 oy çıkmıştı.

Sultanbeyli'nin bir diğer önemli özelliği İstanbul'un Anadolu Yakası'nın en çok Suriyeli bulunan ilçesi olması. Yaklaşık 31 bin Suriyeli bu ilçede yaşıyor. (İstanbul'da en yüksek sayıda Suriyeli 129 bin kişi ile Esenyurt ilçesinde, onu 82 bin ile Fatih, 80 bin ile Bağcılar takip ediyor.) Sultanbeyli'deki Suriyelilerin yüzde 47'si 18 yaş altı ve yüzde 85'i Halep'ten gelmiş. Sultanbeyli'nin AKP'li belediyesi göç üzerine çalışan STK'larla yaptığı işbirliği ve bölgedeki sığınmacılara yaptığı yardımlarla tanınan bir belediye. 'Saat 11'de Ali Babacan'ın katılımıyla otobüs Pendik çıkışından hareket edecek' yazıyordu programda, Babacan neredeyse saniye sektirmeden otobüse bindi, kendisini bekleyen araçlarla birlikte Sultanbeyli'ye doğru yola çıktı.

İlk izlenimim; gerek otobanda araçlarından inip bayraklarıyla bekleyenler, gerek araç konvoyunun sayısı oldukça mütevazi kalmıştı. Otobüs geçerken el sallayanlar da fazla değildi.

(Burada bir parantez açmam gerekiyor. Ekim 2020'de Diyarbakır'da yaptığımız söyleşide ağırlıklı olarak uygulanan medya-görünürlük ambargosunun etkisiyle bilinirlik anlamında şöyle bir bilgiyi paylaşmıştı bizimle:

"Arkadaşların sahadan aktardığına göre: 'Ali Babacan ve arkadaşları parti kurmuş haberiniz var mı?' dediklerinde kabaca toplumun yarısı haberdar. Bu kimi yerlerde 20 ile 40 arasında da değişiyor. DEVA Partisi kurulmuş bilgisi daha da düşük. Diyarbakır'da DEVA Partisi kuruldu bilgisi yüzde 50'ye yakın, Babacan DEVA eşleştirmesi yarısı kadar. Eskişehir, Kütahya'da DEVA Partisi kurulduğuna dair bilgi yüzde 30'larda."

Eylül 2021 itibariyle bilinirlik oranlarının yüzde 65'e ulaştığını söyledi. Hem bu bilgiye bakarak, hem de sokakların gösterdiği, hâlâ alınması gereken ciddi bir yol var.)

Babacan, partisinin İstanbul İl Başkanı Erhan Erol ve Sultanbeyli İlçe Başkanı Orhan Aktaş'a ilk olarak esnaf ve halkla buluşma için ne kadar zaman ayrıldığını sordu. Ve esas talebinin yüz yüze konuşma olduğunu anlattı. İlçe binasının olduğu yere gelince de doğrudan konuşma yapması için ayrılan alana değil binanın yakınındaki komşu esnaf ile sohbetle başladı güne.

Daha önceki ziyaretini izlemiş bir gazeteci olarak iki gözlemim var. Birazdan daha detay vereceğim, öğleden sonraki ziyaretleri dahil gördüğüm manzara şu: Özellikle genel merkezden gelen yakın çalışma ekibi (genel başkan yardımcıları ve danışmanları) organize bir şekilde genel başkanları girmeden bir önceki dükkana girip bir nevi hazırlık yapıyor. Seçilmiş esnafa gitmiyorlar, rastgele gidiliyor ama önden giden bir ekip var. Bu arada genç bir kadro 'DEVA Partisi Genel Başkanı burada sizlerle tanışmak, konuşmak, dertlerinizi dinlemek, çözüm önerilerini anlatmak istiyor' diye broşür ve çiçek veriyor. İki görevli kalabalık kaldırımı tıkamasın, gelip geçen rahatsız olmasın diye sürekli bir koridoru açık tutmaya çalışıyor.

Diğer gözlemim, Babacan alanda, insanlarla diyalogda rahatlamış. Kalabalığa yaptığı konuşmada da, hitabeti dinleyenleri eskisine nazaran daha sık heyecanlandırır hale gelmiş.

Peki yolda konuştuğu insanlar ne söylediler, Babacan konuşurken nerelerde olumlu tepki aldı?

Halkın derdi öncelikle ekonomi. Çoğunlukla gençler gelip 'işsizlikten, torpilsiz iş bulamamaktan' yakınıyor. Hatta Babacan KPSS'de 59. olup atanamayan bir genci kürsüye çıkardı ve o gencin doğaçlama yaptığı konuşma (haklı isyan) öyle büyük alkış aldı ki… Esnaf ziyaretlerinde zaman zaman yolunu kesip 'adaletsizlikten, hatta dinin siyasi çıkar için kullanılmasından' yakınan, bunu açık ve tansiyonu yüksek dille getirenler de oldu.

Dikkatimi çeken başka bir ayrıntı. Artık insanların 'konuşma korkusu' (yazarken utandım, konuşmaktan-eleştirmekten korkulur mu ama memleket şartları) neredeyse yok olmuş. Kameraların ve kalabalığın önünde 'en sert dille' (hakaret etmeden) görüşlerini dile getiriyorlar. Sultanbeyli'de küçük bir su satıcısı çocuğun üstündeki t-shirt'deki şu yazı belki de ortamı özetliyordu: Korku sadece diğerleri gibi sıradan bir duygudur.

DEVA yöneticileri ile yaptığım konuşmalar da açılışa gelen kişilerle yaptığım sohbetler de, mütedeyyin kesimde giderek daha fazla duyduğum bir duygunun aslında yaygın olduğuna dair görüşümü pekiştirdi. O da dikkatle dinlenmesi gereken bir kitleyi işaret ediyor: Endişeli muhafazakarlar…

Bu kitle; AKP ile çözüldüğünü düşündüğü başörtüsü konusundan kamusal alanda var olmaya, 'sorunlarının', AKP seçimleri kaybederse yeniden 'olumsuz anlamda gündeme gelebileceğini' düşünmeye başlamış. Yine-yeni-yeniden bir rövanş olabileceğini düşünüyorlar. Zaten ülkede gücü eline geçiren 'ötekini' (son 10 yıldır AKP'nin yaptığı gibi) silmek, kendini dayatmak için uğraşmıyor mu? Bu noktada gücü eline geçiren kim olursa olsun hedefte olan, hiç değişmeyen bir grup var ki o da Kürtler. Ama o bu yazının konusu değil.

Babacan'ın yakın çalışma ekibi de alandan bu geri dönüşleri almış. Ekipten konuştuğum bir isim 'endişenin giderilmesi için çaba sarfedilmesi gerektiğinin şart olduğunu' söylüyor. Bu yüzden 'Babacan'ın ve partilerinin bu kitleyi (Gelecek Partisi'ne de atıf yapıyorlar) ikna etme konusunda kritik önemde olduğunu' anlatıyor. Aksi takdirde 'Erdoğan'ın belki MHP'den de vazgeçerek bu kitleyi yeniden AKP'ye oy verme konusunda ikna edebileceğinden' bahsediyor. Ana ekipten, yakın çevresinde olmayan partili bir isim 'biz sınıfın çalışkan çocuğuyuz, iyi hazırlanıyoruz ama yavaş gidiyoruz, diğer partilerle en azından demokrasiye geçiş sürecinde daha fazla yan yana gelip daha fazla fotoğraf vermemiz gerekiyor' diye konuştu.

Benim gördüğüm Babacan ve DEVA anketlere henüz yansımasa da az da olsa mesafe almaya başlamış. Bu hız onları seçimlerde nereye taşır göreceğiz. İttifak konusuna gelince. DEVA Sultanbeyli İlçe Teşkilatı'nın açılışını takip eden Habertürk'ten gazeteci Nihal Bengisu Karaca ile birlikte yaptığımız söyleşiyi, T24'te yarın yayınlayacağız.

Günü, not defterime kaydettiğim şu notla bitiriyorum:

'Endişeli modernlerden', 'endişeli muhafazakarlara' memlekette herkes endişeli, herkes mutsuz. Giderek desteğini kaybeden bir isim iktidarda kalsın diye…

Yazarın Diğer Yazıları

Murat Karayalçın: CHP Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı ile görüşmesini doğru buluyorum

"Anayasa yapım süreci önemlidir. Bu konuda da karşılıklı birbirini dinleyerek, geniş toplum kesimlerinin de görüşü alınarak bir süreç işletilebilir. Burada partiler üstü ortak bir devlet aklı inşa edilebilir"

Kurtlar sofrasında bir ‘Özel CHP’si; Bahçeli’nin mesajı kime, yol ayrımı mı var?

Şu an karşılıklı satranç hamlelerini izliyoruz. Siyasette adeta bir ‘kurtlar sofrası’ kurulmuş

Yerli, milli, helal Rolex’li, ticarete gelince İsrail’e ‘eyvallah’lı iktidar

Her fırsatta ‘yerli ve milli’ olmayı öne çıkartıp, Gazze’de İsrail’in ortaya koyduğu zulmü ‘sözle’ kınayanların, gerçek hayatta kişisel lükslerinden ve ‘ticaretten’ vazgeçmediklerini görüyoruz