17 Ocak 2023

Önümüzdeki seçimlerde ‘sokakta vurulmadan gezebilecek miyiz’i de oylayacağız

Seçimlere giderken ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyleşisinin altına SADAT ilanı gelmesi de tesadüf değildir. Parti genel merkezlerinde mafya ile verilen fotoğraflar da. O yüzden seçmenin de muhalefet partilerinin de yanlış yapmaya, sen ben hesabına girmeye hakkı yoktur

Hani hep söylüyoruz ya…

Önümüzdeki seçimler…

Otokrasi mi demokrasi mi,

Özgürlükler mi baskı rejimi mi,

Hukuk mu hukuksuzluk mu

Eşitlik mi eşitsizlik mi…

Referandumu olacak aslında diye…

Tabii bu saydıklarımdan memlekette sanki demokrasi, özgürlük, hukuk, eşitlik varmış gibi sandığım düşünülmesin. Elbet yok. Ancak durumun vahameti her geçen gün büyüyor. Çok ciddi bir ekonomik buhran, ertelenmiş, halının altına süpürülmüş-süpürülen, seçim sonrası toplumun başta emek kesimi bedelini ağır ödeyeceği harcamalar…

En vahimi;

Her geçen gün sokakta, şehrin merkezinde, sıradan insanların bulunduğu yerlerde çetelerin ki bunların çoğu uyuşturucu çeteleri silahlı çatışmalarının artıyor olması. Son olarak şehrin en işlek yerlerinden Haliç Köprüsü üzerinde uzun namlulu silahlarla birbirini vuranlar. O anlarda köprüden geçen sıradan insanların arabalarında panik halinde nasıl kaçacaklarını şaşırdıkları video görüntüleri.  Daha önce Vadi İstanbul’da ondan önce İstinye Park’ta ondan önce Sarıyer’de ondan önce Şişli’de çatışan çeteler…

Haliç Köprüsü'nde bir kişinin öldüğü çatışmada saldırganların ‘Daltonlar’ adlı bir çeteyle bağlantılı olduğu öne sürüldü

‘Yerli ve milli’ olanını mı ararsın mafyanın, yabancısını mı seç beğen al… Ana muhalefet liderini tehdit edenden marketçi için mezar kazana. Siyasi cinayete uğrayan, bir zamanlar kendi partisinden olan isme dair ithamlarda bulunarak racon kesene. Afla çıkarılmakla kalmayıp parti genel merkezlerinde kol kola fotoğraf verenlere.

Adını bile anmadıkları, ailesine bir başsağlığını çok gördükleri ismin, Sinan Ateş cinayetine karışan 17 kişiden 14’ünün uyuşturucu çeteleriyle bağlantılı olmasına.  Uzun yıllardır siyasi liderler tarafından adeta kahraman edebiyatıyla gözümüze sokularak ezberlediklerimizin yanına adlarını ilk kez duyduklarımızın eklenmesine: Daltonlar, Anacur, Gündoğmuş…

Ya yabancı mafya? Sondan yani dünden başlayalım. Sözcü Gazetesi’nin haberine göre Trabzon’un Yomra ilçesinde Gürcistan uyruklu Revaz Lordkipanidze Bulgaristan plakalı otomobilden inen kişinin silahlı saldırısıyla öldürüldü. Öldürülen ismin Rezo Tiflis namıyla anılan mafya üyesi olduğu ortaya çıktı. Yanlış okumadınız cinayet yeri Trabzon, saldırı yapan araba Bulgar plakalı öldürülen Gürcü mafyasından bir isim.

Daha önce İstanbul Şişli’de Sırbistan kökenli uyuşturucu çetesi, Skalaria’nın lideri Joyan Vukotiç öldürülmüştü. Öldürenin Karabağ kökenli Kavac çetesi olduğu ortaya çıkmıştı. Yakalananlar, yakalanıp bırakılanlar, sözde ev hapsindeyken sokakta adam vuranlar,  yıllarca şehrin merkezinde ünlü bir sitede rahat rahat oturanlar…

Örnek çok şurası aşikâr: Başta İstanbul Türkiye’nin dört bir yanı; Rus, Balkan, Azeri çetelerin savaş alanına döndü. Bu çetelerin, liderlerinin Türkiye’de bulunması, yerleşmesi memleketin uyuşturucunun geçiş rotası halinden başka bir noktaya döndüğünü gösteriyor.

Çatışmalarda kullanılan silahlar tabanca gibi ‘sıradan’ ölüm makineleri de değil. Artık kalaşnikof diye bilinen AK 47’leri de görüyoruz.  

Öldürme, suikast gibi operasyonlarda, narko-devletlerde (eskiden haberlerde filmlerde ne yazık ki şimdi sokaklarda) sıklıkla görülen motosikletle gelen çete üyeleri var artık. 2022’nin son günlerinde Nurtepe’de motosikletle gelip bir kafeyi kurşunlayanlar, Eyüp ve Kağıthane’de çatışanlar… Seken kurşunla ölenler… (Kur-an kursu hocası Ramazan Aslan gibi). Daha ‘küçük’ mafyaların özellikle şehrin daha fakir bölgelerinde 'metin amca' mahlasıyla ‘metamfetamin’i çocuklara bile satması. Video haber ekibi Voys’un belgeselinde bu uyuşturucuya Telegram üzerinden bile birkaç dakika içinde ulaşılabileceğini gösteren kareler.

Bitirirken…

Dünyanın herhangi bir ülkesinde mesela Fransa’da mesela Paris’te

Pont Alexandre III’te (3. Alexandre Köprüsü) iki çete uzun namlulu silahlarla çatışsa o ülkenin içişleri bakanı bırakın suskun kalmayı görevinde kalabilir mi?

Yerli-yabancı mafya sokaklara egemen hale gelirse sadece o bakan değil tüm iktidar bunu suskunlukla geçiştirebilir mi?

Bir memlekette mafya sokağa dökülmüşse en azından devletin bir kısmından destek görmeden bu kadar rahat etrafta gezebilir mi?

Unutmayın…

Memlekette hukuk yoksa mafya olur.

Memlekette başta güvenlik bürokrasisi kurumlar yok edilirse mafya olur.

Memlekette özellikle seçim süreçlerinde korkutulmak istenen gruplar-seçmenler olursa mafya ortaya salınır. (Sedat Peker’in itirafları).

Ama ister iktidar taraftarı olsun ister muhalefet herkes bilsin ki o mafyanın kör kurşunu bir gün her birimize ya da ailelerimize rastlayabilir.

Seçimlere giderken ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyleşisinin altına SADAT ilanı gelmesi de tesadüf değildir. Parti genel merkezlerinde mafya ile verilen fotoğraflar da.

O yüzden seçmenin de muhalefet partilerinin de yanlış yapmaya, sen ben hesabına girmeye hakkı yoktur. Seçime kadar geçecek süre, seçim gecesi ve sonrası popülistlerin yönettiği diğer ülkelerden biliyoruz ki (Trump-Bolsanaro) risklidir. Demokrasi ve gelecek için yan yana soğukkanlılıkla durup seçime-sandığa sahip çıkılmalıdır. 

Önümüzdeki seçimlerin en önemli sorularından biri ‘özgürce-üzerimize serseri bir kurşun gelmeden, çocuklarımız uyuşturucu çetelerinin radarına girmeden, sokakta önümüz kesilmeden yaşayıp yaşayamayacağımızdır. Yanıtı hep birlikte vereceğiz.  

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Barışın yolu Edirne’den de geçiyor: Özgür Özel’in Demirtaş ve Meclis vurgusu, ‘ilk 100 yıldaki hatalar’ kritiği önemli

Yıllardır çözülmemiş sorunlar için farklı düşünceler ortaya konulması zor. Bunun için mücadele önemlidir. Özgür Özel’in Kürt sorunu, barış konusunda aldığı inisiyatif değerlidir. 2023 mayıs ayında aktif siyasetten çekildiğini açıklayan Demirtaş yeniden siyasete dönmüş oldu

Kürt sorunu çözümünde CHP ve Özgür Özel kritik önemde, seyreden mi aktif katkı sağlayan mı olacak?

Diğer partiler aşağı yukarı duruşunu belli etti. CHP ve Özgür Özel sürecin en önemli aktörlerinden biri olabilir. Ortaya koyacağı manifesto, süreçteki duruşu dikkatle izlenmeli

‘Devlet desteğinde-bilgisinde’ çözüm mü, Hakan Fidan yine devrede mi, hemen önemsizleştirilmeli mi?

MİT Başkanı iken çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden olan Hakan Fidan’ın şu anda Dışişleri Bakanı olmasının, bu ülkelerdeki zemini-gelişmeleri, elbette içinde bulunulan coğrafyayı takip ediyor oluşunun bir katkısı var mıdır? 

"
"