03 Haziran 2019

Mutluluktan ağlamayı özleyenlerin memleketi…

Haksızlığa uğrayanlara kafasını çeviren, sıra kendisine gelene kadar susan ne çok insan var…

Mayısın son günü…

Bir salon dolusu insan…

Değişik zamanlarda, değişik şekillerde devletin zulmüne uğramışlar…

Evlatlarını, babalarını, kardeşlerini, eşlerini  kaybetmişler…

O gece orada…

Bir perdeye gözlerini dikmişler…

Ortak bir hikâyeye şahitlik ediyorlar…

Bir Cumartesi İnsanı’nın, Besna Tosun’un hayatının anlatıldığı ‘Bıraktığın Yerden’ belgeseli…

Yönetmen Volkan Günay Eker’in ‘Benim Annem Cumartesi’ şarkısından etkilenerek çektiği kısa bir film bu…

Tüm ‘Cumartesi İnsanları’nın ortak hikâyesi-acısı üzerinden Besna Tosun’un hayatını izliyoruz.

-Evin önünde beyaz bir araba…

-Yanında 3-4 kişi var, kapılar, bagaj açık…

-O adamların yanındaki babam değil mi?

-Biz yaklaşınca 2 kişi babamın koluna girip bahçeye atlıyor…

-Yaklaşınca geride kalan adamla göz göze geliyorum, gülümsüyor bana…

-Eve çıkıyoruz… Anneme ‘babamın arkadaşları gelmişler’ diyorum…

-Balkondan bakıyor, babamı götürüyorlar.

-Hepimiz yalın ayak, çığlık çığlığa koşuyoruz ardından…

O gün Fehmi Tosun’un kızı Besna  12 yaşında bir çocuk…

Anlatmaya devam ediyor…

-Çığlıklara, bağırmalara komşular camlara, kapı önlerine çıktı…

-Ama kimse müdahale etmedi, kimse bir şey demedi.

Başkasının acısına kayıtsız kalan insanlar…

Bugün de haksızlığa uğrayanlara kafasını çeviren, sıra kendisine gelene kadar susan ne çok insan var…

Besna;  babasının izini sürmeyi hiç bırakmıyor  ve ülkedeki  çoğunluk gibi sadece kendi acısının değil tüm acıların peşinden giden bir anne olarak mücadelesini sürdürüyor.

Cumartesi Anneleri’nin arasına katıldıkları gün…

Şöyle anlatıyor:

-Bir gün annem bir yere gideceğiz, babanın fotoğrafı yanımızda olacak, orada ne sorarlarsa söyle diyor…

-Bir meydana gidiyoruz. Ne kalabalık. Herkes babamı arayacak. Sonra bir an geliyor. Torbalardan fotoğraflar çıkıyor. Babam değil sadece… Ne çok baba, abi, kardeşin fotoğrafı çıkıyor…

Bugün ‘Cumartesi  Anneleri’nin yıllardır kayıplarını aradığı Galatasaray Meydanı  annelere kapalı…

Etrafı polis yazan bariyerlerle çevrilmiş durumda…

25 yıla yaklaşan bu barışçı direniş ilk kez engellenmeye çalışılmıyor…

Daha önce de annelere ‘kayıplarının peşini bırakmadıkları için’ şiddet uygulandı, gözaltılar yapıldı.

Ama onları yıldıramadılar…

Ve yıldıramayacaklar…

740 haftadır sürüyor eylemleri…

  1. haftadan beri yine yasak onlara  Galatasaray Meydanı…

Besna Tosun anlatıyor:

-O kadar çok kez sokakta benzetip ‘babam mı diye peşinden gittiğim adam oldu ki…’

Yarın bayram…

Cumartesi Anneleri’nin ellerinden öpüyorum…

Onlar benim de annem…

Maside, Besna, Faruk…

Onlar benim de kardeşlerim…

Sevgiyle kucaklıyorum…

Bu yazıyı bir kahvede yazıyorum…

Üzerime yağmur yağıyor…

Kendi kendime söyleniyorum..

Memleketin insanları mutluluktan ağlamayı özledi…

 Farklı görüşlerde olsak da birbirimize sarılıp acılarımıza merhem olmayı diliyorum…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"