26 Ocak 2022

Bürokrasi yönünü gerçekten muhalefete çevirdi mi ya da MOBESE skandalı

Suçu tespit, suçluyu takip için kullanılması gereken kameraların muhalefetin en önemli isimlerinden birinin yaptıklarını izlemesi, servis etmesinin nasıl bir durum olduğu demokrasi ve hukuk anlamında önemlidir

Yaklaşık bir yıl önce. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın bir danışmanı ve bir siyasi analist ile bir görüşmedeyim. Danışmanı konuşmanın bir yerinde şöyle bir not aktarıyor:

Biliyor musunuz bürokrasinin her alanından bize bilgi yağıyor. Daha da önemlisi yargıdan güvenlik bürokrasisine tarafsızlık konusunda haber yollayanlar var. AKP’nin devletteki egemenliği zayıflıyor.

Bu görüşmeden bir süre sonra ekim 2021’de Kılıçdaroğlu evinden yayınladığı bir videoda şöyle dedi:

Bu ülkenin bürokratlarına sesleniyorum, halkımızı şahit olmaya davet ediyorum. Vazife namına mafyatik düzene hizmet edemezsiniz. Kanun dışı işleri emir telakki edemezsiniz. Siz Erdoğan ailesinin değil bu devletin şerefli memurlarısınız. 18 Ekim itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacak. Bu Kılıçdaroğlu abinizin size son çağrısıdır.

Ve dün Kılıçdaroğlu’nun akşamüstü saatlerinde attığı tweet ile ortalık hareketlendi. CHP Lideri saat: 22’ye randevu verdi ve önemli bir açıklama yapacağını söyledi. Randevu saatinde önce ‘milletini seven bürokratlardan geldiğini söylediği onlarca belgeyi gösterdi’ ardından 6 milyar liralık ek yük ile verilen bir ihaleyi anlattı. 

2018 yılında 3.2 milyar TL’ye yapılan ihalenin iptal edilip aynı işin 2 yıl sonra 9.2 milyar liraya nasıl verildiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu söylemese de verilen tarihler Bandırma-Bursa Yüksek Hızlı Tren ihalesi olduğunu kolayca anladılar. Üstelik yüksek fiyata ihaleyi alan ekip Kılıçdaroğlu’nun tanımlamasıyla ‘beşli çete’nin üyeleri oldu. Ve ikinci ihale 21 B usulüyle yani nokta atışı davetle gerçekleşti. (ancak savaş, afet gibi olağanüstü hallerde başvurulacak 21 B yöntemi-Çiğdem Toker bu maddeyi tüm Türkiye’ye öğreten isim…) Kılıçdaroğlu böyle pek çok belge olduğunu söyledi, elbet önemliydi. Ama ben baştaki konuya yani ‘bürokrasi yönünü muhalefete döndü mü’ konusuna dönmek istiyorum.

Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabından bu açıklamayı yaptığı aynı saatte Erdoğan NTV’de soruları yanıtlıyordu. Hedefi adını vermeden İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu idi. Pazartesi günü İstanbul’da yaşananları ‘basiretsizlik’ olarak nitelendiriyor ve sorumlu olarak İmamoğlu’nu işaret ediyordu. Ne ulaşılamayan havaalanı, ne orada mahsur kalan binlerce insan, ne koordinasyonu reddeden devlet kurumları…Sorumlu İmamoğlu idi. 

Zaten salı akşamı bir saat Rumelikavağı’nda İngiliz Büyükelçisi ile yediği yemek yüzünden hedef haline gelmişti. Erdoğan bunu kendi yorumlarıyla pekiştirmeye çalıştı. 

Bu arada İmamoğlu’nun afet günü yemeği iptal etmemesinin ve uzun süre bu konuda açıklama yapmamasının hata olduğunu düşünüyorum. Sabaha kadar AKOM’da ve sokaklarda işin başında dursa da bu yemek olayı sıkıntılı.

Ama orada dikkate almamız gereken başka bir konu var. İmamoğlu’nun yemeğe giden aracının  görüntüleri güvenlik bürokrasisinin elinde bulunan MOBESE kameralarından kayıt birkaç saat içinde alınarak iktidar yandaşlarına servis edildi. Suçu tespit, suçluyu takip için kullanılması gereken kameraların muhalefetin en önemli isimlerinden birinin yaptıklarını izlemesi, servis etmesinin nasıl bir durum olduğu demokrasi ve hukuk anlamında önemlidir.

CHP Lideri’nin bürokrasinin muhalefete döndüğüne ilişkin iddiaları ile MOBESE olayı beraber düşünülmelidir.

Gece yarısına doğru yazıyı bitirirken Erdoğan’ın geçen cuma günü cami içinden Sezen Aksu’yu, bir şarkısının çarpıtılmasından sonra  hedef alarak yaptığı ‘dillerini koparırız’ açıklamasına NTV’de yaptığı ‘açıklamayı’ okudum: Benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu Türk müziğinin önemli bir ismidir..’ 

Erdoğan bu konuda büyük bir geri adım atmış oldu. Peki bu tip çıkışları bitecek mi?   

Onu da Hürriyet Gazetesi’nde Çarşamba günü çıkan bir kulis haber ile yanıtlayalım:

AKP MYK toplantısında Sedef Kabaş ile ilgili sosyal medyada yapılan paylaşımların da gündeme geldiği öğrenildi. Verilen veriye göre, televizyonda yaptığı açıklamanın ardından Kabaş ile ilgili 380 bin tweet atıldı, bu paylaşımlar 18 milyon kez görüntülendi. Erdoğan’ın bu konuda teşkilat ve vekillerin daha duyarlı olmasının önemini vurgulayarak, “Gündemi belirleme konusunda güzel ivme yakaladık. Bunu devam ettirelim” talimatı verdiği öğrenildi. 

Erdoğan ne diyor ‘gündemi belirleme konusunda yakalanan ivmeye devam.’ Nedir iktidara yakın isimler, gazeteciler, troller vasıtasıyla köpürtülen gündem. Sezen Aksu’nun şarkı sözünden RTÜK’ün iktidara muhalif gördüğü kanallara ceza kesme süreci-cezalarına kadar bir dizi konu. Demek ki neymiş? İlerleyen günlerde bu tip konular ‘devam ettirilecekmiş’…

Seçimlere az bir süre kala; hedef göstermeler, belgeler, yasa dışı takipler…Ne yazık ki zor bir süreç…

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"