04 Temmuz 2023

Merkez Bankası’nın yeni başkanı ‘Erdoğan’ın yanlış politikasını’ tarihe not düştü

Türkiye’de iktidar sorunları hala ayrı ayrı görerek çözebileceğini sanıyor; inatla yanlış ekonomi politikası uyguluyor, enflasyon patlıyor, kurlar tutulsun diye Merkez Bankası’nın rezervleri harcanıyor, geçici isimler-çözümler üretiliyor, bir süre idare ediliyor sonra yeni baştan başlanıyor

Merkez Başkanı Hafize Gaye Erkan

Arjantin’in 1980-1997 ve 2014-2017 döneminde uluslararası kabul gören bir enflasyon verisi yok. IMF ve Dünya Bankası veri tabanında yok yazıyor. Çünkü güven duyulmuyor açıklanan verilere. (Fatih Özatay 2001-2006 Merkez Bankası Başkan Yardımcısı/sosyal medya paylaşımı)

Takip eden sezonlara ilişkin sözleşme bedelleri için Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıklayacağı ÜFE ve TÜFE oranlarının ortalaması alınarak artış oranı belirlenecektir. (Galatasaray Spor Kulubü Kamuoyu Aydınlatma Platformu sponsor sözleşme metni paylaşımı.)

Kurul, mevcut para politikası çerçevesinin enflasyon görünümü ve yukarı yönlü riskler göz önüne alındığında yüzde 5 enflasyon hedefini gerçekleştirmekten çok uzak olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Fiyat istikrarındaki bozulmanın makroekonomik istikrarı ve özellikle finansal istikrarı tehdit ettiğine dikkat çekilmiştir. (Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti Madde 32)

Dolar TL’nin 26 TL’yi geçmesi üzerine kamu bankaları öğlene kadar yaklaşık 1 milyar dolar sattı. Ekonominin başına Mehmet Şimşek’in Merkez Bankası’nın başına Hafize Gaye Erkan’ın gelmesinden sonra rasyonel politikalara dönüş olacağı söylenmiş, kura doğrudan müdahaleden vazgeçilmişti. (Bloomberg)

Gece yarısından itibaren benzine 2.11 TL zam geldi. Sigaraya 5 TL zam geldi. Ekmek 7 TL, simit 10 TL’den satılıyor. (Ajanslar)

Yıllık, aylık, haftalık, hatta günlük değil saatlik değişen haberler. Konu ekonomi gibi gözükse de esası demokrasi-yönetim. Bir dönem Merkez Bankası’nda üst düzey görev almış ve enflasyonun tek haneye inmesinde çabası dikkate değer isim Fatih Özatay başını bir türlü krizlerden kurtaramayan Arjantin’e gönderme yapıyor.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 21 yıllık iktidarın özellikle son iki yılda zirveye çıkan yanlış politikalarını adeta ‘enkaz devir alındı’ mantığıyla-deşifresiyle; ‘fiyat istikrarındaki bozulma makroekonomik istikrarı tehdit ediyor’ diyor.

Üstelik Para Politikası Kurulu, Başkanı Hafize Gaye Erkan hariç ‘eski politikaları uygulayan ekipten’. (Emrah Şener-Mustafa Duman-Taha Çakmak-Elif Haykır Obikoğlu). Yeni başkan hala kendi ekibini kuramadı. Yani ‘yapanlar’ aynı zamanda eleştiri metnine imza koyarak, kendi dönemlerinde yaptıklarını adeta gelecek nesiller için, nasıl yapılmamalı tarzında not düşüyor.

‘Fiyat istikrarını bozan formülün’ talimatını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan vermiş (faizlerin hızla indirilmesi-nas), eski başkan Şahap Kavcıoğlu ve ekibi de uygulamıştı. 

Türkiye’nin en büyük spor kulüplerinden Galatasaray ülkenin veri açıklayan devlet kurumuna güvenmeyip, ENAG’ı da devreye sokarak bir sözleşme yapıyor. Pek muhtemel iktidar tarafında gelen uyarılarla ilerleyen saatlerde içeriği değiştiriyor. Merkez Bankası kamu bankaları aracılığıyla döviz piyasalarına yeniden müdahaleye başlıyor, arka arkaya zamlar geliyor.

Merdan Yanardağ ifade özgürlüğünü kullandığı, gazetecilik yaptığı için bir haftadır tutuklu. Gezi Davası’nda daha önce beraat etmiş isimler hapse gireli bir yılı geçti. Ne yazık ki medyanın çok az izlediği Kobani davası sürüyor, savunmalar yapılıyor duyan yok. Can Atalay milletvekili seçildi içeriden çıkamıyor.

Ekonomi-hukuk-barış-umut hepsi birbirinin tamamlayıcısı. Masanın bir ayağı kırık oldu mu tüm yapı aksıyor. Türkiye’de iktidar sorunları hala ayrı ayrı görerek çözebileceğini sanıyor. İnatla yanlış ekonomi politikası uyguluyor, enflasyon patlıyor, kurlar tutulsun diye Merkez Bankası’nın rezervleri harcanıyor, geçici isimler-çözümler üretiliyor, bir süre idare ediliyor sonra yeni baştan başlanıyor. Ancak her yeni kriz daha ağır daha kalıcı bedeller ödetiyor topluma. Tüm bunların dışında muhalefet iktidarın yarattığı bu düzenin karşısında bir yeni yol öneremediği, halka anlatamadığı için ümitsizlik büyüyor.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

"İtibardan tasarruf olmaz" ama memurun ulaşım, gencin iş, halkın hizmet hakkından olur

2021’den 2024’e baktığımda ilk sorum şu; üzerinden iki seçimin geçtiği bu sürede başta lüks araç alımları ya da seçim dönemlerine özel devlette açılan kadrolar dahil genelgenin hangi noktasına uyuldu?

16 Mayıs’taki Kobani davası kararı, normalleşme olup olmayacağını ya da kapsama alanını işaret edecek

Bu davada alınacak kararlar elbette Türkiye’nin gideceği yöne dair de mesaj verecek. Uzun süredir militarist-milliyetçi bir dil belirlemiş iktidarın ‘normalleşme-yumuşama’ söyleminin kimleri kapsadığına dair belki de ilk önemli işaret olacak

Kürtler kimliklerinden vazgeçmeden ‘Türkiyeliliği’ destekliyor, Demirtaş simge sivil lider

Kürtler kimliklerinden vazgeçmiyor. Bu Kürt meselesinin her şeyden önce kimlik ve tanınma meselesi olduğuna işaret ediyor. Bir yandan kendini Kürt milliyetçisi olarak tanımlayan kesimlerde de bir yükseliş var. Kendini “Türkiyeli” olarak tanımlayan kesimlerdeki yükselişle birlikte değerlendirilmeli